Yandex
17 Haziran 2025 Salı
İstanbul 28°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Üç Deniz Girişimi’nin jeopolitik şifreleri-II

Halil Özsaraç

Halil Özsaraç

Gazete Yazarı

A+ A-

Geçen hafta, Türkiye’nin "stratejik ortak"lığa kabul edildiği, yani "yatırımcı ülke" statüsünü elde ettiği bir emperyalist proje olan “Üç Deniz Girişimi”nin kuruluş ve gelişme öyküsüne değinmiştim. Bu noktada bir parantez açmak gerekirse, Baltık-Karadeniz-Adriyatik'in arasında oluşturulan "Girişim"i simgeleyen "Üç Deniz", 2023'te Yunanistan'ın da katılmasıyla Baltık-Karadeniz-Adriyatik-Ege'ye evrilmiş; yani, deniz sayısı -mantıken- üçten dörde çıkmıştır.

AB'nin kurucu devletlerine göre jeopolitik dezavantajları olan ve göreceli ekonomik gerilikten kurtulamayan Doğu Avrupa, modern altyapı gereksinimlerinin karşılanmasında AB desteğinin beklenti altında kalması üzerine, ulaştırma, enerji ve telekomünikasyon altyapı eksikliklerini ABD'nin motivasyonu üzerinden tamamlamayı denemektedir. Anlayacağınız, AB'nin çıkarları ile ortaklaşmak için çıktığı yolda Doğu Avrupa, kulvar değiştirdi ve ABD'nin çıkarlarına hizmet eder duruma düştü. Geçen hafta "Ne oldu da Türkiye, bir ABD projesi olan 'Üç Deniz Girişimi'ne 'stratejik ortak' olmak için çaba gösterdi?" sorusunu sormuş, Türk Hükûmeti’nin de Asya’dan Batı’ya doğru makas değiştirdiği izlenimimi dikkatlerinize sunmuştum.

“Üç Deniz Girişimi”nin kendi açıklamalarından;

- Ekonomik büyüme,

- Bölgeye yatırımcı çekme,

- Enerji güvenliği,

- Jeopolitik iş birliği,

- Akıllı bağlantısallık (connectivity),

- İklimi koruma sorumluluklarını birlikte yerine getirme çabasında olduğu anlaşılmaktadır.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın Doğu Avrupa’da “yatırımcı” role soyunmasını, yukarıdaki Doğu Avrupa hedeflerinden “akıllı bağlantısallık” ile gerekçelendirdiğini görebiliyoruz. Somut olarak ifade etmek gerekirse, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı;

- Doğu Avrupa ülkelerini birbirine bağlamaya çalışan ve henüz tamamlanmamış bir proje olan “Üç Deniz Girişimi”ni,

- Orta Asya ile Türkiye’yi birbirine bağlamaya çalışan ve henüz tamamlanmamış bir proje olan “Orta Koridor”a ve

- Irak ile Türkiye’yi birbirine bağlamaya çalışan ve yine henüz tamamlanmamış bir proje olan “Kalkınma Yolu”nu birbirine eklemleme niyeti sergilemekte ve bunu hem iç kamuoyuna hem de dış kamuoyuna pazarlamaya çalışmaktadır.

Türkiye’ye “jeopolitik merkez” rolü biçerek Doğu Avrupa ile Orta Asya ve Orta Doğu’nun kara bağlantısını sağlamak, ilk bakışta “anlamlı” gözükse de, jeopolitik açıdan mantıklı değildir. Zira, dış ticarete konu olan her türlü hammadde ve ürün, en kısa yoldan kendisine deniz arar ve alıcısına en kısa karayolu ile ulaşacağı bir limana kadar denizden devam eder. Bu söylediğim, tüm insanlık tarihi boyunca bir doğa kanunu gibi, bir dış ticaret kanunu olarak süregelmiştir ve böyle sürüp gidecektir. Deniz yolları dış ticaret için birer otoban, kara yolları ise birer köy yolu gibidir.

Anlayacağınız, zaman zaman duyduğunuz Pekin’den Londra'ya veya Basra’dan Londra’ya kara veya demir yolu taşımacılığı meselesi, barış dönemleri için fantezidir; uzun sürebilecek savaşlar gibi zorunluluk hâlleri dışında pek de uygulama alanı bulamayacak türden "pahalı ve zor" bir seçenektir. Aktarmasız deniz seçeneği dururken, eklemlemeli binlerce kilometrelik kara taşımacılığına yatırım yapmak, yani altyapı yatırım gücünü çarçur etmek, emperyalist akla hizmet etmektir.

“Üç Deniz Girişimi” de Orta Koridor da Kalkınma Yolu da denizi olmayan bölgelerin dış ticarete konu olan mallarını, en yakınındaki denize çıkaracak ve denize çıkıncaya kadar olan karayolu dışında başka herhangi bir karayolu taşımacılığı ile maliyetlerini astronomik düzeyde artırmayacaktır. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, “Üç Deniz Girişimi”ne harcayacağı para ile Avrupa-Orta Asya-Orta Doğu arasında karadan -bağlantılı ve kesintisiz- hammadde ve ürün taşımakta güçlük çekeceğe benzer; olsa olsa zararına yolcu ve turist taşır. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na, emperyalist ABD projesi olan “Üç Deniz Girişimi”ne para kaptırmak yerine, “Mavi Vatan”a ve “hiçbir zaman zaman zarar etmeyen ve kârlılığı yüksek olan” deniz yollarına, tersanelere ve yurt içi/yurt dışı limanlara yatırım yapmasını öneririm.

Hiç olmayacak şekilde Asya-Avrupa kara koridorlarını birbirine bağlama çabasındaki Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nı, “Üç Deniz Girişimi” altyapı ihalelerinde de bazı “ekonomik” ve “siyasi” sorunlar beklemektedir. Ayrıntısını haftaya bu köşede okuyabilirsiniz…

Karadeniz Ege