Viyanalı Muhlis Akarsu’dan K.H. Grasser’e
Eşim, bir cilt uzmanına gitmişti. Doktorun bulunduğu binanın kapısını fotoğraflayıp bana göndermişti. Hem onun hem de benim, sanat eseri gibi işlenmiş kapılara -ister ahşap, ister demir veya çelik olsun- özel bir ilgimiz vardır. Bu nedenle, kapının işlemeleri dikkatimi çekti. “Güzelmiş,” dedim ama üzerinde fazlaca durmadım.
Bir gün sonra eşim, fotoğrafla ilgili ne düşündüğümü tekrar sordu. “Çok güzel,” dedim yine. Ancak ardından gelen, “Dikkatini isim çekmedi mi?” sorusu beni tekrar fotoğrafa yöneltti. Daha dikkatli bakınca, doktorun ismini gösteren tabelanın altında bir başka isim daha göze çarpıyordu: Dr. Muhlis Akarsu – Diş Hekimi
O an, içimde bir kıpırtı oldu. Gençliğimin ozanlarından, kara sevdanın, yoksulluğun, göçün ve halkın sesi olan Muhlis Akarsu ile yeniden karşılaşmış gibiydim. Hem de onu kaybedişimizin üzerinden 32 yıl geçtikten sonra, bu kez bir ozan değil, bir sağlık çalışanı olarak; hem de Viyana’nın göbeğinde.
“Kimdir, gerçekten aynı kişi midir?” diye sormadım. Zaten cevabını da biliyordum. Ama ismin kendisi bile o kadar güçlü bir çağrışım yarattı ki, bu rastlantıyı hem hüzün hem sevinçle sosyal medya sayfamda paylaştım. Amacım, bu güzel tesadüfü dostlarla paylaşmak, biraz da eski bir dostla karşılaşmış gibi hissettiklerimi anlatmaktı.
Bu paylaşımımı, Türkiye Cumhuriyeti'nin Viyana eski Büyükelçisi Sayın Ozan Ceyhun, “Muhlis Bey çok iyi, hem de çok iyi bir diş hekimidir. Mutlaka tanışın,” yorumu ile onurlandırdı. Kendisine, en kısa zamanda tanışmak için kapısını çalacağımı söyledim.
AVUSTURYA’DAKİ SAĞLIK SİSTEMİ
Ancak sağlık sistemindeki zorlukları düşünerek, hekimlerin başlarını kaşıyacak zamanlarının olmaması Dr. Muhlis Akarsu ile görüşmeye izin verir mi bilmiyorum şimdilik. Avusturya sağlık sistemine kısa bir göz atmakta fayda var. Avusturya’da sağlık sistemi –başka ülkelerle kıyaslandığında hâlâ iyi işliyor olsa da– giderek daha zor bir hale geliyor. Bugünlerde bir uzmana muayene olmak için aylarca beklemek gerekebiliyor. Geçenlerde bir kulak burun boğaz doktoruna gittim. Muayene sadece iki dakika sürdü, kaç hafta beklediğimi hatırlamıyorum. Ve doktor bu iki dakika içinde, “Keşke daha çok hasta olsa da daha çok para kazansam,” demeyi de ihmal etmedi.
Bekleme salonu kalabalıktı, iki dakikada bir hasta girip, diğeri çıkıyordu. Seri üretim bandı gibi. Doktorların başını kaşıyacak vaktinin olamadığı imajı surata çarpıyor. Ürolojik bir sorun için üç-dört ay bekleniyor, bu süre çok kısa diyerek “normal” bulanlar bile var. Benim gittiğim KBB doktoru, bir tıbbi müdahale için randevu almak istesem bir ile bir buçuk yıl arası beklemem gerektiğini söyledi. Üstelik “Eskiden daha da uzundu,” diyerek bu süreyi bir tür ilerleme olarak sundu.
Maddi durumu yerinde olanlar, özel hastanelerde sağlık sorunlarını çözmeye çalışıyor. Böylece sağlık sisteminin adım adım özelleştirilmesinin önü açılıyor. Her şeye rağmen, Sayın Ceyhun’un “Tanışın” dediği Viyanalı Diş Hekimi Dr. Muhlis Akarsu’yu en kısa zamanda ziyaret edecek, onunla isimdaş olduğu büyük ozanı konuşacağım.
GRASSER’E VERİLEN CEZA
Yazımın başlığındaki Muhlis Akarsu’dan Grasser’e okurken, bunların ne ilgisi var, nedir diye soran okurumuz olmuştur şüphesiz. Hiçbir ortaklıkları yoktur. Aşık Muhlis Akarsu, Sivas Yangınında katledildiğinde, Karl Heinz Grasser henüz tıfıl bir gençtir. Büyüdü, siyasete atıldı ve günün birinde ülkenin maliye bakanlığına getirildi. 6 Nisan 2025 tarihli “Bakanlar da Hapis Yatar” yazısında anlatmıştık. Avusturya'nın eski Maliye Bakanı Karl-Heinz Grasser, Buwog davası kapsamında 2020 yılında sekiz yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Ancak, Yüksek Mahkeme (OGH) 25 Mart 2025 tarihinde, uzun süren yargılama sürecini de göz önünde bulundurarak cezasını dört yıla indirmişti.
15 Nisan 2025 tarihinde Kurier gazetesinde Raffaela Lindorfer imzasıyla yayımlanan bir haberde, hapis cezasına çarptırılan K.H. Grasser ile ilgili dikkat çekici bilgilere yer verildi.
Haberde Grasser'ın cezasının infazı yakında başlayacağı, bazı koşullar altında cezasının süresi daha da kısalabileceği yazılmaktaydı. Grasser hapiste iyi hal gösterirse, birkaç hafta içinde açık cezaevine geçebilir. Bu durumda, cezasının bir yılını hapiste, diğer yılını ise elektronik kelepçe ile ev hapsinde geçirme olasılığı bulunmaktadır. Planlanan bir yasa değişikliği hızlı bir şekilde yürürlüğe girerse, Grasser'ın her iki yılı da ev hapsinde geçirmesi mümkün olabilir. Ancak, bu değişikliğin zamanında gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belirsizdir denilmekteydi haberde.
GRASSER’İN AVUSTURYA EKONOMİSİNE KATKISI
Ülkenin geneli için için önemli olan Grasser, Buwog satışından elde ettiği 9,6 milyon avro komisyon ve Linz Terminal Tower'ın kiralanmasından sağladığı 200.000 avro geliri, faizleriyle birlikte, toplamda yaklaşık 13 milyon avro devlete geri öderse, bu durum cezasının daha da hafifletilmesine katkı sağlayabileceği de ayrıca okuyucuya aktarılmaktaydı.
Ayrıca gazete haberinde, Grasser’in nasıl hapis yatacağını da etkileyebileceği, beklenenden daha az hapiste kalacağı belirtiliyordu. Buna göre eski bakan, hafta içinde sadece geceleri cezaevine kalacağı, cezaevinde uyuyacağı, sabah olunca da tekrar günlük normal yaşama dönebileceği, bunun yanında hafta sonunu tümüyle hapiste geçireceği ifade edilmekteydi.
Avusturya`da artık bambaşka gözle bakılan eski bakan ülkenin ekonomisine katkıda bulunabilir. Grasser hapis yatarsa, Avusturya’da tüketime herhangi bir katkısı olmayacaktır. Halbuki, zengin adam dışarıda olmalı, sürekli para harcamalı! Yoksa yıllık lüks tüketim harcamaları, restoran rezervasyonu ve şampanya alımı nasıl devam eder? Grasser’in hapis yattığı süre zarfında, Avusturya ekonomisinin ciddi şekilde sekteye uğrayacağından eminim. Ne olabilir mesela? Avusturya’nın kahveleri boş kalacak, lüks mağazalar kapanacak, o pahalı arabalar hiç sokaklarda dolaşmayacaktır! Bu kadar zengin, bu kadar yüksek harcama alışkanlıklarına sahip bir adamın hapis yatması, sadece adaletin değil, aynı zamanda ekonominin de zarar görmesine neden olacaktır!
Peki, Grasser’in "Geceleri cezaevine gidip sabahları özgürlükle uyanması" durumu, Avusturya'nın en büyük ekonomistlerinin de kafasını karıştıracaktır. Hangi ekonomi teorisi, gece hapiste uyumayı, gündüzse şık restoranlarda yemek yemeyi doğru bulur acaba? Muhtemelen "bu kadar keyifli bir hayat" kapitalizmin özüdür diyenler de çıkacaktır. Ama Grasser, akşamları hapiste, sabahları ise Viyana'da café latte içip “ekonomiyi döndüren adam” olma misyonuyla geziyor olacaktır.
Zengin adamın hapis yatması, sadece bir ceza değil, ekonomiyi de felce uğratma girişimidir! Nitekim Grasser’in lüks yatlarında geçirdiği o mutlu günlerin yerini, günümüzde altın varaklı duvarlarda uyuyan gardiyanlar alacaktir. Onun hapis yattığı sürede Avusturya ekonomisinin kaybı, kaç yıl sonra telafi edilir hem. Sosyal medya işte tam da bu noktada devreye girecektir. Grasser’in "hapiste ama zengin" durumu, yeni bir yaşam tarzı haline gelebilir. Düşünsenize, bir gün "Hapisteyim, ama yine de zengini oynuyorum" diye bir akım başlarsa kimse şaşırmasın! Kim bilir, böyle giderse belki de önümüzdeki yıllarda "hapisteki zenginler" yeni bir sosyal sınıf olabilir.
Hadi bakalım, Avusturya hükümeti bu durumu nasıl çözecek, merak ediyorum. Belki de tek çözüm, Grasser’i "hapiste çalışıp ekonomiye katkı sağlasın" diye yollamaktır. Ama tabi o da ne kadar şık olur, ayrı bir tartışma konusu!