Yandex
12 Kasım 2025 Çarşamba
İstanbul 15°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yapay zekâ balonu ve ABD ekonomisi

Michael Roberts

Michael Roberts

Gazete Yazarı

A+ A-

ABD borsası yeni rekor seviyelere ulaşmaya devam ediyor; Bitcoin fiyatı da zirvelere yakın seyrediyor ve altın fiyatı tüm zamanların en yüksek seviyesine fırlamış durumda. Finansal varlık yatırımcıları (bankalar, sigorta şirketleri, emeklilik fonları, hedge fonlar vb.) finans piyasaları konusunda son derece iyimser ve kendinden emin.

Rockefeller International Başkanı Ruchir Sharma’nın ifadesiyle, “Yüksek gümrük tarifelerinden çöken göçe, kurumların aşınmasından artan borçlara ve yapışkan enflasyona kadar ABD ekonomisine yönelik artan tehditlere rağmen, büyük şirketler ve yatırımcılar kayıtsız görünüyor. Yapay zekânın (YZ) o kadar büyük bir güç olduğuna giderek daha fazla inanıyorlar ki, tüm bu zorlukları dengeleyebileceğini düşünüyorlar.”

YZ şirketleri, 2025’te ABD hisselerinde yaşanan kazançların yüzde 80’ini oluşturdu. Bu da YZ odaklı hisse senedi piyasasının dünyanın dört bir yanından para çekmesiyle ABD büyümesini finanse ediyor ve yönlendiriyor. Yabancı yatırımcılar 2025’in ikinci çeyreğinde ABD hisselerine 290 milyar dolar gibi rekor bir miktar para aktardı ve artık piyasanın yaklaşık yüzde 30’una sahip — bu, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemdeki en yüksek pay. Sharma’nın dediği gibi, ABD “tam anlamıyla yapay zekâ üzerine oynanan dev bir kumar” hâline geldi.

MORTGAGE’DAN 4 KAT BÜYÜK

YZ yatırımı “balonu” (bir şirketin piyasa değerinin defter değerine oranı ölçüsüne göre) 2000 yılındaki dot-com çılgınlığının 17 katı ve 2007’deki subprime mortgage balonunun 4 katı büyüklüğünde.

ABD borsasının toplam değerinin GSYİH’ye oranı (diğer adıyla “Buffett Göstergesi”) yeni bir rekor olan yüzde 217’ye ulaştı; bu oran uzun dönemli trendin 2 standart sapma üzerinde.

Sadece hisse senetleri değil, ABD şirket tahvilleri de büyük talep görüyor. Özellikle büyük teknoloji ve YZ şirketlerinin (“Muhteşem Yedili” olarak bilinen grupların) borç senetleri yüksek ilgi çekiyor. Kurumsal tahvillerin “güvenli” devlet tahvillerine kıyasla sunduğu faiz farkı yüzde 1’in altına indi.

ABD EKONOMİSİNİN DAYANAĞI: YZ YATIRIMLARI

Yatırımcılar, YZ’nin hisse ve borç yatırımlarından büyük getiriler sağlayacağını, iş gücü verimliliğini olağanüstü ölçüde artırarak YZ şirketlerinin kârlılığını patlatacağını umuyor. Loomis Sayles portföy yöneticisi Matt Eagan, gökyüzü kadar yüksek varlık fiyatlarının, yatırımcıların “tarihte eşi görülmemiş verimlilik artışları” beklediklerini gösterdiğini belirtti. “Bu, ters gidebilecek bir numaralı şey” diyor.

Şu ana kadar YZ yatırımlarının verimliliği artırdığına dair çok az kanıt var. Ancak ironik biçimde, YZ veri merkezleri ve altyapısına yapılan devasa yatırım, şimdilik ABD ekonomisini ayakta tutuyor.

2025’in ilk yarısında ABD’nin reel GSYİH büyümesinin yaklaşık yüzde 40’ı teknoloji yatırımlarından geldi ve bunun büyük kısmı YZ ile ilgiliydi.

YZ altyapı yatırımları 2022’den bu yana 400 milyar dolar arttı. Bu harcamaların önemli bir bölümü bilgi işlem ekipmanına yöneldi; bu kalem 2025’in ilk yarısında yıllıklandırılmış yüzde 39’luk bir artış gösterdi.

Harvard ekonomisti Jason Furman, bilgi işlem ekipmanları ve yazılıma yapılan yatırımın ABD GSYİH’sinin yalnızca yüzde 4’üne denk geldiğini, ancak 2025’in ilk yarısındaki büyümenin yüzde 92’sinden sorumlu olduğunu belirtti. Bu kategoriler hariç tutulduğunda, ABD ekonomisi yılın ilk yarısında yalnızca yüzde 0,1 oranında büyüdü.

Kısacası, teknoloji harcamaları olmasaydı, ABD bu yıl resesyona girmiş veya resesyonun eşiğinde olacaktı.

EKONOMİNİN GERİ KALANINDA DURGUNLUK

Bu durum hikâyenin diğer yüzünü gösteriyor: ABD ekonomisinin geri kalanında durgunluk yaşanıyor.

ABD imalat sektörü iki yılı aşkın süredir resesyonda (grafikte 50’nin altındaki her değer bunu gösteriyor).

Daha da önemlisi, daha büyük olan hizmet sektörü de zayıflama sinyalleri veriyor. ISM Hizmet PMI endeksi 2025 Eylül ayında 52’den 50’ye düştü ve 51,7 olan beklentinin altında kalarak sektörün durduğuna işaret etti.

ZAYIFLAYAN İŞGÜCÜ VE ARTAN GENÇ İŞSİZLİĞİ

ABD işgücü piyasası da zayıflıyor. Resmî verilere göre, temmuza kadar olan üç ayda istihdam yalnızca yüzde 0,5 yıllıklandırılmış oranda arttı; bu, 2024’te görülen oranların oldukça altında.

Fed Başkanı Jay Powell, geçen ay “düşük işe alım, düşük işten çıkarma” (low-hire, low-fire) bir ekonomide olunduğunu söyledi.

Genç işçiler mevcut ekonomik yavaşlamadan orantısız şekilde etkileniyor. ABD genç işsizlik oranı Nisan 2023’te yüzde 6,6’dan yüzde 10,5’e yükseldi. Gençlerin ücret artışı keskin biçimde düştü. Yeni mezunlar için iş ilanları yüzde 30’dan fazla azaldı.

YZ’ye maruz kalan mesleklerdeki kariyerinin başındaki çalışanların istihdamında yüzde 13’lük göreli bir düşüş yaşandı.

ARTAN EŞİTSİZLİK VE YAŞAM MALİYETİ KRİZİ

ABD’de yalnızca en zengin yüzde 20’lik kesim hâlâ yüksek harcama yapıyor. Bu kesimde yer alanların, özellikle de en üst yüzde 3,3 dilimindekilerin gelirleri güçlü seyrederken, geri kalan halk kesimleri kemer sıkıyor.

Fiyat artışları çıkarıldığında, perakende satışlar son dört yıldır yatay.

Resmî verilere göre ortalama enflasyon oranı yıllık yüzde 3 civarında seyrediyor ve bu, Fed’in yüzde 2’lik hedefinin oldukça üzerinde.

Ancak bu ortalama oran, yaşam standartlarındaki gerçek düşüşü gizliyor. Gıda ve enerji fiyatları çok daha hızlı yükseliyor. Elektrik fiyatları beş yılda yüzde 40 arttı.

Bu artışta YZ veri merkezlerinin enerji tüketimi de etkili. OpenAI, 2024 yazındaki aşırı sıcak dönemde New York ve San Diego şehirlerinin toplamı kadar — ya da İsviçre ve Portekiz’in toplam elektrik talebine denk — elektrik tüketti. Bu, yaklaşık 20 milyon insanın enerji kullanımına eşit.

Google kısa süre önce Indiana’da planlanan 1 milyar dolarlık veri merkezi projesini, yerel halkın “elektrik fiyatlarını artıracağı ve kuraklıkla mücadele eden bölgede su kaynaklarını tüketeceği” yönündeki protestoları nedeniyle iptal etti.

Buna ek olarak, Trump yönetiminin ithalat mallarına getirdiği gümrük vergileri de ABD’ye ithal edilen malların fiyatlarını artırıyor ve bu artış, yalnızca enerji ve gıda değil, genel mal fiyatlarına da yansımaya başladı.

Şu ana kadar yabancı şirketler, genel olarak, gümrük vergilerinin maliyetlerini üstlenmiyor. 2018’deki ticaret savaşı sırasında ithalat fiyatları ağırlıklı olarak yabancı şirketler tarafından düşürülmüştü. Ancak bu kez ithalat fiyatları gerilemedi. Gümrük vergilerini yabancı ihracatçılardan ziyade Amerikalı ithalatçılar ödüyor ve bunun yakın zamanda tüketicilere yansıtılması da muhtemel görünüyor.

Fed Başkanı’nın sözleriyle:

“Gümrük vergilerinin çoğunu, ihracatçı ile tüketici arasında yer alan şirketler ödüyor... Bu aradaki tüm şirketler ve kurumlar, bu maliyeti zaman içinde tüketiciye yansıtma niyetinde olduklarını söylüyor.”

YÜKÜ TÜKETİCİYE YÜKLEME

İthalatçılar, toptancılar ve perakendeciler başlangıçta daha yüksek maliyetleri üstleniyor ve sonunda fiyatları artırarak bu yükü tüketiciye aktarabileceklerini umuyor. Ancak sorun şu ki, tüketiciler zaten zor durumda. Hane bütçeleri artan borç, gecikmiş ödemeler ve yetersiz kalan ücretler nedeniyle baskı altında. Böyle bir ortamda gümrük vergisi maliyetlerini fiyatlara yansıtmak, talebi daha da düşürür. Şirketler bunun farkında; bu nedenle birçoğu maliyetleri kendileri üstlenmeyi tercih ediyor. Ancak bunu yaptıklarında kâr marjları daralıyor ve faaliyetlerini kesinti yapmadan sürdürmeleri zorlaşıyor. Kârlılık baskı altına girdiğinde yönetimin fazla seçeneği kalmıyor: gümrük vergilerini kontrol edemezler, tüketiciyi daha fazla harcamaya zorlayamazlar. Kontrol edebilecekleri tek şey giderlerdir.

Bu genellikle işe alımları yavaşlatmak ve büyüme planlarını kısmakla başlar; ardından çalışma saatleri ve fazla mesailer azaltılır. Eğer gümrük vergileri yürürlükte kalır ve tüketici talebi zayıf seyretmeye devam ederse, bu etkinin dalga dalga işgücü piyasasına yayılması kaçınılmaz olur.

Bir de hükümet harcamaları var. Kongre tarafından dayatılan hükümet dairelerinin şu anki kapatılması, Trump yönetimine bütçe açığını ve artan hükhumet borcunu azaltmak için boşuna bir girişimle federal hükümet istihdamını kısma fırsatı verdi. Bu boşuna bir girişim çünkü Trump’ın artan gümrük vergisi gelirlerinin bu sorunu çözeceği iddiası inandırıcı değil. Ocak 2025’ten bu yana gümrük vergisi gelirleri, 2025 mali yılında 5,2 trilyon dolar olarak öngörülen toplam federal gelirin hala sadece yüzde 2,4’ünü oluşturmaktadır.

ABD Borsa Bitcoin