Yaşadığın şehrin kulübünü desteklemek
Ülkemizde sporun ilerlemesi için kuşkusuz yaşadığımız şehirlerde sporun ilerlemesi için çalışmalıyız. Türkiye’de her yerde üç İstanbul takımının taraftarını bulabilirsiniz. Baskette Fenerbahçe ve Efes, kadın voleybolunda Fenerbahçe, Vakıfbank ve Eczacıbaşı; diğer kulüplerimize göre daha başarılı gözükebilirler. Anadolu şehirlerinde yaşıyorsanız; Türk sporundaki başarıyı bu kulüpleri destekleyerek sağlayamayız.
Türkiye’nin herhangi bir ilinde ya da ilçesinde yaşıyorsanız; yaşadığınız şehirdeki çocukların spor yapacağı yer yaşadığınız şehrin spor kulübüdür. Sporu desteklemek için cebinizden çıkan her kuruş; yaşadığınız şehrin kulübü yerine örneğin 3 İstanbul kulübünün ürünlerini satın almak için harcanıyorsa, her hafta yaşadığınız şehrin kulübünün karşılaşmasını izlemek varken İstanbul’a gidip spor bütçenizi başka şehrin takımına harcıyorsanız, ya da çocuğunuzun spor yapması için ayırdığınız bütçeyi şehrinize sırf paranızı almak için gelmiş ve ne zaman gideceği belli olmayan başka şehirlerin spor okullarına harcıyorsanız; önce çocuğunuzun geleceğinden, çocuğunuz yoksa komşunuzun çocuğunun geleceğinden çalıyorsunuz demektir. Şehrinizde sporun ilerlemesini engelleyerek; hem şehrinizde hem ülkemizde sporun ilerlemesine engel oluyorsunuz.
Hiç şüphe yok ki; Türkiye’yi hangi kulübümüz nerede temsil ederse etsin kalbimiz o kulüplerle atar. Ama, ulusal liglerde; yaşadığı şehrin spor kulübünü desteklemek yerine, kulüp binasının dahi nerede olduğunu bilmediği kulübün taraftarlığını yapanları ideolojilerini bırakanlara benzetiyorum. Bazen zordur kazanmak, zordur oyu olmayan bir partiyi iktidar yapmak… Cesaret ister, devrimci olmayı gerektirir. Her yıl şampiyonluğa oynayan kulüplerin taraftarı olmak kolaydır. Asıl taraftarlık; küçük bütçelerle büyük işleri başaran kulüplerin taraftarı olmaktır. Asıl taraftarlık; elini yükün altına koymaktır. Kolaydır şampiyon olmuş takımı tutmak; asıl iş tuttuğunuz takımı şampiyon yapmaktır.
YABANCILARLA ŞAMPİYON OLAN KULÜBÜN OKUL REKLAMI
Bu aralar İzmir’de her yerde bir ilan var; hatta sosyal ortamda her platformda karşıma çıkıyor. “Üst üste iki kere Euroleague Şampiyonu olan Anadolu Efes’in Basketbol okulları İzmir Mavişehir’de” İzmir Mavişehir denilen yer, Karşıyaka’nın basketbol takımının yıllardır basketbol karşılaşmalarını oynadığı Mustafa Kemal Atatürk Spor Salonu’nun bulunduğu yer. Yani, Efes geliyor Karşıyaka Spor Kulübü’nün merkezine spor okulu açıyor. Açarken de kadrosunda yabancı oyuncuların fotoğrafını kullanıyor; İzmirliler neden Anadolu Efes Basketbol Okullarını tercih edecekmiş? Çünkü Anadolu Efes 2 kez Euroleague şampiyonu olmuş. Olmuş da yetiştirdikleri ile mi olmuş?
2022'de, Efes Euroleague şampiyonu olurken sahada Micic, Larkin, Anderson, Moerman, Pleiss ilk beşi vardı. Beaubois, Singleton, Bryant, Dunston kenardan gelen oyunculardı. Bırakın alt yapıda yetiştirdikleri oyuncuyu, bir Türk oyuncu finalde bir saniye bile oynamadı. Önceki yıl 2021'deki finalde istatistik tablosunda yer alan 10 oyuncudan sadece Sertaç Şanlı Türk idi. Sertaç 12 dakika 57 saniye süre buldu, 12 sayı 9 ribaunt ile oynadı. Hakkını yemeyelim istatistiği olmasa da Doğuş Balbay da finalde 12 saniye forma giydi. Efes’in kazandığı iki Euroleague şampiyonluğunda istatistiğe sahip tek Türk olan Sertaç da 15 yaşından 18 yaşına dek Karşıyaka altyapısında yetişti. Efes; Karşıyaka’nın salonun yanı başında spor okulu açıyor. Bunun anlamı Karşıyaka’nın yeni Sertaçlar yetiştirmesini engellemektir.
Türkiye Basketbol Gelişim Ligi’nde yarı finale kalan kulüpler belli oldu. Yarı finalin biri Karşıyaka ile Efes arasında, diğeri Aliağa Petkim ile Beşiktaş arasında. Kısaca; Türk basketbolunun altyapısındaki en güçlü 4 kulübünden ikisi Kuzey İzmir’de. Kuzey İzmir’de Karşıyaka ve Aliağa gibi iki güçlü basketbol okulu varken; Efes’in gelip burada spor okulu kurmasının İzmir’e ne faydası olur? Velilerin paralarının İzmir dışına gitmesinden başka…
Efes’in Avrupa’daki başarıları ile gurur duyuyoruz. Üniversite yıllarımda; Efes’in Avrupa kupası maçlarına gittim. Bugün de; Avrupa’daki Türkiye’yi temsil eden her kulüp gibi Efes’i Avrupa’da desteklerim. Euroleague’de arka arkaya aldığı 8 galibiyet ile yüzümüzü güldürdü. Dile kolay; Euroleague gibi hepsi basketbolun güçlü takımlarının bulunduğu bir ligde 8 karşılaşmayı arka arkaya kazanıp Euroleague play-off’una doğrudan katılan 6 takım arasına girmek zordan zor bir şeydir. Bu takımın bileği bükülür mü? Bükülürmüş demek ki! Efes, bu hafta sonu; ligimizde düşmemek için mücadele eden Denizli Merkezefendi’ye üstelik İstanbul’da kaybetti. Önemli oyuncularını yedek kulübesinde oturttu, bazılarını da tribünde.
Karşıyaka’nın bütçesi Efes’in bütçesinin onda biri değildi, Karşıyaka’daki yabancı sayısı Efes’teki yabacı sayısının anca üçte biri idi. 2013-14 sezonu Türkiye Kupası finalini Karşıyaka 66-65 kazanıp Şampiyon olmuştu. 2014-15 Türkiye Ligi finalinde de Karşıyaka seriyi 4-2 kazanıp Şampiyon olmuştu. Bu sene de; Karşıyaka’nın kadrosu hem Türkiye Ligi’nde hem Avrupa’da Şampiyon olacak bir kadro idi. Bütçesi; Efes’in bütçesinin yanında yine çok küçüktü, yabancıları yine çok azdı. Buna rağmen İstanbul’da son anda 99-96 kaybetti. Şampiyonluğa oynayacak Karşıyaka, anlaşılmaz şekilde sponsor bulamayınca dağıldı. Arka arkaya tüm karşılaşmalarını kaybetti. Türkiye Ligi’nin en uzun süreli Süper Lig kulübü olan Karşıyaka; 1974’ten beri aralıksız oynadığı ligde düşme potasına girdi. İster istemez soruyorum; ligde adaleti sağlamak için Efes Karşıyaka karşısına da Denizli Merkezefendi karşısındaki kadrosuyla mı çıkacak? Bu hafta Karşıyaka-Efes karşılaşması oynanacaktı. Efes’in Euroleague karşılaşmaları nedeniyle bu karşılaşma ertelendi. Efes’in Denizli karşısına as oyuncuları ile çıkmama nedeni; bu hafta Panathinaikos ile oynanacak Euroleague karşılaşmaları ise; Karşıyaka karşılaşması gibi Denizli karşılaşması da ertelenebilirdi. Ya da; Efes Karşıyaka karşısına da Denizli karşısına çıktığı as oyuncularını oynatmadığı kadro ile çıkabilirdi.