Yıkanlara sarılıp 'milli ekonomi' kurulur mu?
Cumhuriyet Devrimini yaptık.
Ekonomide önemli atılım gerçekleştirdik.
Devlet kalkınmada öncü oldu.
1929 dünya krizi bu modelle atlatıldı.
Sonrasında dünyanın en büyük büyümesi sağlandı.
Özel sektör devlet dayanışması.
Diğer bir ifadeyle “karma ekonomi.”
Şu anda öne çıkan sektörler…
Otomotiv, beyaz eşya, demir-çelik, …
Hepsi bu modelin eseri.
Devletçilik olmasaydı başarılamazdı.
24 OCAK KARARLARI
Cumhuriyetin kurduğu model,
Atatürk ölünce sekteye uğradı.
1950’den sonra NATO’ya girdik.
“Küçük Amerika” sevdası başladı.
“Her mahallede bir milyoner yaratma” politikası uygulandı.
Arkasından planlı ekonomi hedef alındı.
“Plan değil, pilav istiyoruz” denildi.
Geleceği değil, günü kurtarma çabasına girildi.
Tabi sonuç kaçınılmazdı, öyle de oldu.
Arkasından “24 Ocak Kararları” geldi.
Krizin yükü halkın sırtına yıkılacaktı.
Demokrasilerde olmazdı.
12 Eylül darbesi yapıldı.
Sopayla uygulandı.
KAHRAMANLARI
Bu sürecin kahramanları belli.
Menderes, Özal, Çiller, K. Derviş, Babacan…
12 Eylül sonrası ilk seçim.
Ana tartışma konusu kamu mallarının satışıydı.
Özal, “özelleştirme” bayrağı açtı.
Köprülerden başladı, arkası geldi.
KİT’ler “kara delik” diye suçlandı.
Peşinden gelenler de onu takip etti.
Meclis’te “Özelleştirme Yasası” kabul edildi.
Dönemin Başbakanı Çiller, zafer kazanmış ordu komutanı gibi kürsüye çıktı.
“Son sosyalist devleti yıktık” dedi.
Sonra AK Parti yılları.
Kalan kamu malları da yağmalandı.
Cumhuriyetin kurduklarını, “babalar gibi” sattılar.
Mirasyedi gibi elden çıkardılar.
Şu anda çoğu yabancılarda.
TARIMI ÇÖKERTTİLER
Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri…
Üretici kuruluşlarıydı.
Fındık üreticilerinin örgütü: Fiskobirlik.
Pamuk üreticilerinin örgütü: Çukobirlik, Antbirlik, Tariş.
Ayçiçeği üreticilerinin örgütü: Trakyabirlik, Karadenizbirlik.
Zeytin üreticilerinin örgütü: Marmarabirlik.
İpek Böceği üreticilerinin örgütü: Kozabirlik.
Tiftik keçisi üreticilerinin örgütü: Tiftikbirlik.
Kayısı üreticilerinin örgütü: Kayısıbirlik.
***
Hangi birini sayayım.
HEPSİ YOK EDİLDİ
1991-1995 arasında Sanayi ve Ticaret Bakanlığında basın danışmanıydım.
Hepsini yakından tanıma fırsatım oldu.
Alımlarını, satışlarını, … günü gününe takip ederdim.
Çiftçi sıkışınca imdadına yetişirlerdi.
ABD K. Derviş’i Türkiye’ye atadı.
Özal’ın, Çiller’in isteyip de yapamadığını o yaptı.
Dünya Bankası projesiyle hepsini yok etti.
İşlevsiz kuruluşlar haline getirdi.
Sonucu da sürpriz olmadı.
Tarım çökertildi.
ÇÖZÜM
Şimdi yanlıştan dönme çabası var.
Savunma sanayinde atılan adımlar sevindirici.
Birçok sektörde yerli üretici destekleniyor.
Geçmişte yapılan hatalar eleştiriliyor.
Cumhuriyet dönemine vurgu,
Atatürk’ün yol göstericiliği gündemde.
Ama yapılan hataların faturası ağır.
Hızlı hareket etmemizi engelliyor.
Üretim ekonomisine geçmemizi zorlaştırıyor.
HATA
Türkiye’de herkes milli ekonomiden söz ediyor.
Üretim ekonomisinden dem vuruyor.
İktidar da muhalefet de bunu söylüyor.
Ancak bir sorun var.
Muhalefet Özal’ı övüyor.
“Özal’ın kemiklerini sızlatmayalım” diyor.
ABD’den umut bekliyor.
Londra’daki tefecilerin ayağına gidiyor.
Sıcak para peşinde.
Cumhurbaşkanı Erdoğan,
“Türkiye Yüzyılı” tanıtımında konuştu.
Yine Menderes, Özal vurgusu yaptı.
NASIL OLACAK?
Türkiye’de “milli ekonomiyi” yıkan kim?
Bunlar değil mi?
Milli olan her şeye düşman olmadılar mı?
Türkiye’yi “Küçük Amerika” yapacağız diye, batağa saplamadılar mı?
ABD Büyükelçisiyle,
Çankaya Köşkü'nün mutfağında sandviç yapıp yiyen…
Özal değil mi?
Peki bu iş nasıl olacak?
Yıkanlara sarılıp alınarak,
“Milli ekonomi, üretim ekonomisi” nasıl kurulacak?
Mümkün mü?