Yandex
09 Kasım 2025 Pazar
İstanbul 21°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Zarfların içindeki şairin dünyası

Nadir Temeloğlu

Nadir Temeloğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

Mektup, sanallaşmanın gündedüne (nostaljiye) çevirdiği türlerden biri. Artık hayatında hiç mektup yazmamış kuşaklar var. Biz ara nesil için ise, elektronik mektuplarda o lezzetleri bulamadığımızı itiraf etmek durumundayız. Birkaç yüzyıl sonra, şimdi mağara duvarlarına nasıl bakıyorsak, mektuplara da böyle bakacağımızı öngörmek mümkün. Fakat mektuplar, edebiyat tarihimizde dönemi anlamak için okunmaya devam edecek.

Zarfların içindeki şairin dünyası - Resim : 1

HURDACININ DEPOSUNDAN EDEBİYAT DÜNYASINA

Kaynak Yayınları, 17 Kasım 2021 günü “Attilâ İlhan / Kardeşime Mektuplar”ı okuruna sundu. Benim de uzunca kitaplığımda kaldıktan sonra, nihayet okuyabildim. 10 Ekim, büyük şairin aramızdan ayrılışının yıldönümü. Bu sebeple, kitabı yeniden hatırlatmak istedim.

Kitap, ünlü şairin kardeşi Cengiz İlhan’a İstanbul ve Paris’ten gönderdiği mektuplardan oluşuyor. İşin ilginç yanı şu, bu mektuplar bir kitap hurdacısının deposundaki yığınların arasında bulunmuş.

Kitapta hem mektupların dökümü hem de görselleri yer alıyor. Yayınevi, bazı isimleri özgün mektuplarda silikleştirmiş. “Yayıncılık ilkelerimiz, özel yaşam mahremiyetine saygımız ve İlhan ailesinin hassasiyetini paylaşmamızın gereği, mektuplarda adı verilen üç şahsiyetin isimlerinin yalnızca ilk harfini kullandığımızı belirtelim.” diyorlar. Bu da yayıncılığımız için örnek bir tavır.

KAPTANLAŞMA VE SERSERİLEŞME

Attilâ İlhan’ın şiirlerinde karşımıza çıkan sisli, karamsar, boğuk, baskıcı havası ve kendinden kaçma eylemi mektuplara da yansıyor. Kardeşine, “Ben, şahsen 21.ci asrın inkârıyım, ve bu sebepten beş para etmem.” diyen İlhan, hayatının zannettiğinden çok daha karışık olduğunu belirterek kendine kaptan sıfatını kazandıran dünyayı keşfe çıkışının sebeplerini aktarır: “İklimler ve limanlar boyunca bir rota. Eğer, ben bir küfürsem, yalnız bir şehrin veya bir ülkenin suratına değil, bütün arz ve tul dairelerinin suratına savrulmalıyım.”

İlhan kardeşine arzusunun insanı keşfetmek olduğunu da yazar: “Bütün cereyanların, kavgaların dışında; ama hepsini ihata ederek, tabiatı, cemiyeti ve insanı fethetmek istiyorum. Büyük laf deme!” Fakat bu keşfetme arzusunda, çelişkiler de yaşar. Yüreği ile kafası arasında zıtlıkları şöyle anlatır: “Benim kafam mükemmel bir inanış numunesidir. Fakat kalbim kafama ihanet ediyor. Ve ben böylece gebertici bir tenakuzu yaşıyorum.”

İlhan’ın kaçma serüveni, bir nevi serserileşme eylemidir. “Şahane serseri” olmaya doğru giden bu süreç onun hayatını olduramama durumuna da getirir. Bunun da huzursuzluk yarattığını kendi cümlelerinden okuyabiliyoruz: “Lamı cimi yok, hâşâ huzurdan serseriyim. Aksini iddia etmek eşeklik. Günde üç kere hayatımı kuruyor, üç kere yıkıyorum. Ve elimde hiçbir şey yok. Eğer şimdiyse, Hay-Layf’taysam, önümde it gibi bir kadeh vermut-cin duruyorsa, işte onlar var diyebilirsin. Bu da benim serseriliğimi ancak teyid eder.”

Şair, kendi hayatını da şöyle eleştirir: “Eğer bu yaşamaksa en mükemmel yaşayan zebanilerdir.”

İlhan, edebiyat piyasasının “hınk deyiciliğini” şu sözlerle gözler önüne serer: “Edebiyat meselesine gelince, benim kanaatim, gerçek edebiyatın, hiçbir zaman kağıt üzerinden aktarılamadan şifahi ve başıboş sokaklarda ve dünya yüzünde kaldığı merkezindedir. Ötekiler, edebiyatçılık değil, hınk deyicilik ediyorlar. Piyasada geçen de budur.”

Zarfların içindeki şairin dünyası - Resim : 2

‘ZAMANI BİR LİMON GİBİ SIK’

Attilâ İlhan kardeşine de hem hayata dair öneriler yapar hem de edebiyat ve üretim konusunda teşvik eder. Büyük edebiyatçının bu önerileri aslında sadece kardeşine değil, bu alanda emek vermek isteyen herkes için yüreklendirici tavırlar içermesi için önemlidir. Kitap bu yüzden, bir yazarın deneyimlerini aktarması açısından da okunmalı ve incelenmelidir.

Kardeşine “Aklına geleni yap. Aksi halde, hayatın bir pişmanlıklar cetveline girer.” diyen İlhan, biraz da içimizdeki şeytanı aramanın gerekliliğinden bahseder: “Sosyal mücadelenin içinde öylesine kavrulmuşuz ki ve dünya idrakimiz öylesine materyalist teşekkül etmiş ki biz bizzat senin şu senin bahsettiğin şeytan olmuşuz ve artık Allaha inancımız kalmamış. Onun için sana da tavsiyem bu. Bizzat şeytan olmaya bak.”

“Zamanı bir limon gibi sık ve usaresini keyfince kullan.” ifadelerini kullanan İlhan, kardeşine edebiyat üzerine yönlendirmeler yapar. İlhan kardeşine eser yayımlatmanın da ciddi bir mücadele ürünü olduğunu ifade ederken, en önemli şeyin çalışmak olduğunu vurgular. İlhan özetle şunları söyler:
-“Romantizmi o*****laştırmadan yaşa ve yaz.”
-“Sanatı karınmış gibi sev, metresinmiş gibi değil.”
-“Şekli veya konuyu mücerret kafanda tasarlayıp kağıda dökmeyi düşünme. Önce sadece bir köprü başı bul ve oradan yola çık; hem muhteva ve hem şekil yolda kendisini sana kabul ettirecektir. Bana sorarsan; her şeyi önceden tasarlayıp işe başlamak, sanatçının heyecan unsurunu ciddi suretle tehdit eden bir metoddur ve heyecan unsuru hesaba katılmadıkça ortaya çıkan eser daima; sanat eserinden fazla tetkik eseri karakteri taşır.”
-“Senin için mesele tembelliğin hakkından gelmektir. Mamafih günde bir hikaye yazman gerekmez. Sende üç hikaye yazsan da hikayeci olursun. Mesele bunu iş edinmende.”
-“Halktan tiksinme. Eğer o âdi ve bayağı ise bu onun kabahatı değil. Âdi ve bayağı olmayanların da insan olduğunu düşündün mü, hiç onun kabahatı değil, kalbinin kanıyla yaz. Ve yaz. Yaşamak ve çalışmak demişsin. Evet! Yaşamak ve çalışmak.”
-“Avukatlığını sanatçılığınla beraber yürüteceksin. Çaresiz. Çok mu çalışmak lazım, çok çalışacaksın. Trende, otomobilde, vapurda. Ve her zaman çalışmak sali tabiatın haline gelecek.”

TAMAMLAYACI BİR ESER

Kaynak Yayınları, mektupları yayımlayarak çok önemli bir iş yapmış. Çünkü bu basit bir mektup türü değil, anılar hiç değil. Bir biyografi değil, şairin bir dönemine tanıklık etmek değil. Attilâ İlhan’ın dünya görüşünü anlayabilmek için şiir ve romanlarının dışında tamamlayıcı bir eser. Biz okurlar içinse büyük bir şairin zihninde gezmenin dört dörtlük zevkine varmak demek…

Şair Atilla İlhan Kaynak Yayınları