Köybaşı kayıp Gönül kazanç mı?

İsmail Köybaşı, Gaziantepspor'dan Beşiktaş'a transfer edildiği zaman geleceğin büyük sol beklerinden biri olacağı düşünülüyordu. Ataklara çıkıştaki cesaret ve kararlılığına gelişmesi olası tekniğini de ekleyebildiğinde, İsmail'in futbolumuzda en üst düzey noktalara ulaşmasının önünde pek bir engel kalmayacaktı. Ne var ki, İsmail Köybaşı geçirdiği sakatlıklar ve özellikle de ön çapraz bağ ameliyatı sonucunda neredeyse başlangıç noktasında kaldı. Futbolcu için 'ikinci ölüm' şeklinde nitelendirilen bu sakatlığı yaşamak ne denli büyük talihsizlik ise, yaşadıklarından sonra yeniden büyük bir takımın şampiyon kadrosunda bulunmak ve ulusal takım formasını giymek de o denli büyük bir başarı hatta önemli bir 'yaşam öyküsü'dür. İsmail Köybaşı neredeyse küllerinden yeniden doğdu.
Gel gelelim, 19 yaşında Beşiktaş formasına ulaşan İsmail Köybaşı ulaştığı yerde tam 8 yıl sakatlıklarla boğuştu. Doğaldır ki bu süre içerisinde bir üst aşama futbola geçemediği gibi başlangıçtaki başarımgücüne ulaşması da çok zor oldu. Ben değil, bu işin bilimiyle uğraşanlar çapraz bağ ameliyatı olanların bir daha belini doğrultamayacağını söylüyorlar. Bu ameliyatı geçiren 5-6 futbolcu önceki yıllarda Beşiktaş kadrosunda buluştu. Beşiktaş'ın iki sezon üst üste şampiyonlukları son anda kaçırmasının bir nedeni de, bu tür oyuncuların takıma katkısının sınırlı olmasıyla ilişkilendirilebilir. İsmail Köybaşı'da 'sınırda kalan futbolu' ile Beşiktaş'tan ayrılıp Fenerbahçe'ye gitti. Gittikten sonra ise daha heyecanlı bir ortamda futbol oynayacağından söz etti, bu söylemi ile futbolu gibi düşünceleri de sınırda kaldı kanımca.
Geçen iki sezon içerisinde Fenerbahçe'nin sol tarafını savunan Caner Erkin ve Hasan Ali Kaldırım ile İsmail Köybaşı'nı karşılaştırın. Bu üç oyuncu da son yıllarda takımlarının şampiyon kadrolarında görev yaptılar. Caner ile Hasan'ın ataklardaki katkısı ile İsmail'in koşu hızının dışında kalanları düşünün. Geçen yıl Beşiktaş şampiyonluğa ulaşırken İsmail Köybaşı'nın akılda kalan bir tek atağı var mı? Dolayısıyla İsmail daha heyecanlı bir futbol ortamından değil, yeni sezonda Beşiktaş'ta forma giyemeyeceği endişesiyle Fenerbahçe'ye gitti. Son iki sezon şampiyonluğu son anda yitiren Fenerbahçe'nin heyecanlı olacağı açıktır ama İsmail'in bu heyecan içinde ne kadar fırtına koparacağı kuşkuludur.
Gökhan Gönül'e gelince... Genç oyuncuların takıma kazandırılmasının duyarlı bir iş olduğunu bilenlerdenim. 2006 yılında Moskova'da oynanan CSKA -Fenerbahçe maçını tribünde izliyorduk. Moskova temsilcisi Brezilyalı oyuncusu Jo ile Fenerbahçe'nin sağ kanadını çökertip 2-0 öne geçti. Fenerbahçe teknik direktörü Zico oyuna Gökhan Gönül'ü aldı. Genç Gökhan, Jo'nun etkinliğini kırdı ve maç 2-2 sonuçlandı. O zorlu ortamda Zico, Gökhan Gönül'ü Fenerbahçe'ye kazandırdı. Tersi durumda Gökhan yitirilebilirdi de...
10 sezon boyunca Gökhan Gönül'ün Fenerbahçe ve futbolumuza yaptığı katkıya şapka çıkartılır. Gökhan kadar devamlılığı ve yararı olan çok az oyuncu vardır futbolumuzda. Ancak Gökhan'ın Fenerbahçe'deki son fotoğraflarını belleklerinizde canlandırın. Daha çok sakatlık halleri olan durumlar karşınıza çıkacak. Bunca yıl her türlü başarıyı yaşayıp 30 yaşını aşmış bir yerli oyuncuyla dört yıllık sözleşme yapmak ve bu sözleşme karşılığında İsmail Köybaşı'ndan esirgenen paraları ona vermişseniz bu sorunun yansımaları sezon içerisinde kendini gösterir. Bu alışverişten ne Fenerbahçe ne de Beşiktaş kazançlıdır. Parasal anlamda kazançlı çıkan iki oyuncudur...