25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kozmik ihanette ABD taşeronluğu!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Darbeye, darbeciliğe, faşizme karşı çıkmak her zaman iyi de; son dönemde “asker” diyen herkesin bile “militarist” diye suçlandığı çok vahim ve utanılası bir gaflet süreci yaşıyoruz...

Biliyorsunuz ki bu ülkede, yandaş medyanın “darbe” yalanlarının ardından kendini “solcu” diye yutturan kimi liboş soytarılar bile “Ergenekon” ve “Balyoz” densizliğinin tuzağına düşerek askere saldırma korosuna katılmışlardı...

Başka vahametler de var... Örneğin İlhan Selçuk ve Mustafa Balbay’ı da hedef alan sahte darbe kumpasçılığını ısrarla dillendiren kimi liboşlar şimdilerde, “Ergenekon”da hedef seçilen Cumhuriyet gazetesinde bile baş tacı ediliyor...

Neyse... Konumuz, cemaat sofrasında oturanlarla sansürcülerin yönettiği Cumhuriyet değil... Çünkü Ahmet Altan gibi bir tertip tetikçisine bile sayfasını açtığına göre, o gazete ideolojisinden içeriğine, kadrosundan görünüşüne kadar “yenilik” teranesiyle zaten tükenmeye devam ediyor...

Asıl konu, yandaş medya üzerinden dayatılan çok vahim bir ihanetin geldiği son nokta;

“Bülent Arınç’a suikast” safsatasının, “Ergenekon” ve “Balyoz” üzerinden orduya son darbenin vurulması için hazırlanmış bir “tezgah” olduğu baştan belliydi...

Çünkü o tezgahın hedefi, cemaat kuşatmasındaki TSK’nın en stratejik birimi olan “Kozmik Oda”ya girilmesiydi...

Uyduruk “suikastın dayanaklarını arama” iddiasıyla Kozmik Oda’ya kadar sızan kumpasçıların asıl amacı kısa sürede ortaya çıkmıştı; halkı arkadan vurarak devlete, ulusa ve rejime, ihanet etmek!..

ÜLKEYİ SATMANIN UŞAKLIĞI!..

Çünkü Aydınlık gazetesinin 7 Mart 2013’te duyurduğu gibi, Genelkurmay’ın 2008’de, ülkenin işgal tehdidine karşı halka dayanan savuna planı ve direnişte görev alacak binlerce kişinin listesi, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu eliyle, “Zirve davası”na bakan mahkemeye gönderilmişti...

Ne yazık ki bu listenin bir bölümü, cumhuriyetle ilgili her kişi ve kuruma düşman olan yandaş basın tarafından geçen yıl pervasızca deşifre edilmişti...

Arınç’a suikast iddiası da diğer tertipler gibi fos çıkınca, mahkeme önceki gün dosyayı kapattı... Ve bu sırada Vatan Partisi yöneticisi olan Genelkurmay eski İstihbarat Dairesi Başkanı, emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin çok vahim bir açıklama yaptı... Dedi ki Pekin;

“Kozmik Oda baskınında asıl hedef, olası bir işgalde vatan uğruna sivil savunmaya katılacak kişilerin tam listesini ele geçirmekti... Genelkurmay buna karşı önlem almıştı. Ancak liste ele geçirilseydi ABD’ye gönderilecekti!..”

HALKI ARKADAN VURMAK!..

Genelkurmay’ın; devletin en kritik merkezine polisleri sokması tam bir skandaldı ama Pekin’e göre alınan önlemler, çok yaşamsal bir sivil savunma listesinin Pentagon’un eline geçmesini engellemiş...

Peki, o liste ABD’nin eline geçseydi ne olurdu?.. Ne yazık ki Türkiye’nin dış tehditlere karşı korunma zırhı delinecek ve belki emperyalist “gladyo” yurt içinde, sivilleri sindirme suikastlarına bile girişecekti...

Sözün özü şudur; Yunan işgali sırasında bile bu ülke böylesine alçakça ve arkadan vurulmamıştı...

O halde yalnızca, devletin kozmik merkezinin bağrından vurmayı hedefleyen “kumpas”çıların değil, onlara katkı sunarken; “Mehmetçik” diyen en masum yurttaşı bile “militarist” diye damgalayan liboş soytarıların da kanında bir sorun var!..

Söyler misiniz; Ordusuna, ülkesine, geçmişine ve halkına bu kadar ihanet eden böyle bir tayfa başka nerede vardır acaba?..

URFA’DA KARANLIK CİNAYETLER!..

Salih Tekinalp, Urfa’nın Suruç ilçesinde SHP’den belediye bakanlığı yapmıştı... Bölgenin sevilen simalarından olan Tekinalp, geçen yılın haziran ayında, Suruç’un bir köyünde silahlı saldırıya uğrayarak yaralanmıştı...

Tekinalp’in avukat oğlu Fikret bu saldırının izini sürdü ve eylemde kullanılan aracın Mehmet Dal’a ait olduğunu saptadı... Ancak savcılık nasıl olduysa zanlıyı serbest bıraktı!..

Bu olaydan sonra ne oldu dersiniz?.. Salih Tekinalp ve oğlu Sinan, 19 Ekim’de,, ilçe girişinde araçlarında uğradıkları silahlı saldırıda öldürüldü...

Cinayetle ilgili, Mehmet Dal tutuklandı... Peki, Güneydoğu’da gazetecilik yaparken yakından tanıdığım ve çevresinde çok sevilen Tekinalp ile oğlu neden katledildi?..

TEKİNALP’İ PKK MI ÖLDÜRDÜ?..

Yarış atları da bulunan Tekinalp acaba at yarışı mafyasının kurbanı mı oldu?.. Ancak yakınları, Tekinalp’in kimseyle husumeti ve alacak-verecek meselesinin olmadığını duyurdu?..

İşte bu karanlık cinayet, tutuklu Mehmet Dal’ın şoke eden ifadeleriyle iyice çıkmaza girdi... Dal dedi ki;

“Olayda benim arabam kullanıldı ama eylemi ben yapmadım!.. Cinayeti PKK içinde faaliyet gösteren ağabeyim Sabri ile Mehmet Emin Elçi adlı şahıs işledi. Talimatı Kuzey Irak’taki PKK yöneticilerinden gelmiş. Çünkü Tekinalp’in PKK’ya zarar verdiğini söylediler!..”

Dün Tekinalp’in oğlu Fikret’le konuştum... Dal’ın iddialarının gerçeği yansıtmadığına dikkat çeken Fikret, babasının PKK tarafından öldürülmüş olabileceğine ihtimal vermediklerini söyledi.

Tekinalp, “Görgü tanıkları Dal ve diğer zanlıları teşhis edemedi!.. Dal neden böyle bir ifade veriyor anlayamadık. Babamın kimseyle sorunu yoktu. Bu cinayetlerin işlenmesine de bir anlam veremiyoruz” dedi...

Mehmet Dal’ın “katil” diye suçladığı ağabeyi Sabri ile M. Emin Elçi ise yakalanamadı...

Peki, son dönemde karanlık bombalı eylemlere de sahne olan Suruç’ta neler yaşanıyor?.. Kobani olayları nedeniyle hem PKK hem de IŞİD’in cirit attığı bölgede, Tekinalp gibi kimseye zararı olmayan bir yurttaş oğluyla birlikte, jandarma karakoluna 200 metre uzaklıkta, gündüz saatlerinde, kim tarafından, niçin katledildi?..

Adalet ve İçişleri Bakanlıkları, görevi ihmal edenlerle ilgili işlem yapacak mı?..

Ve en önemlisi de 12 Eylül öncesinde, bölgede yurtseverlere yönelik eylemler yapan PKK, bu iki cinayetle ilgili susacak mı?..