20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kudüs: Trump'a 'Sözünün Eri' imparator rolü!

Ali Develioğlu

Ali Develioğlu

Site Yazarı

A+ A-

Pes doğrusu! Bir günde tüm dünyada bu kadar büyük tepkiyi başka kimse yaratamadı yıllardır!

Sadık dostları İngiltere ve Suudi Arabistan bile kaşlarını çatıverdiler Trump`a! Sen misin Kudüs`ü başkent yapacağım diyen?

Türkiye dahil tüm İslam dünyası ayakta, Asya ayakta, Avrupa ayakta, hatta Pentagon`un saldırgan neoconları bile "Pes valla! Bu herif bizi bile geçti` havasında! Öfkenin merkezi Filistin, Hamas, Hizbullah, Suriye, İran ve İrak... Bunu Rusya ve Çin`den gelen sert tepkiler izliyor. Erdoğan Putin`le görüştü, konuyu BM`e taşıyacaklar.

Başkent ilanına dünyanın rekor tepkisine dikkat çeken Putin`in sözcüsü Peşkov şöyle dedi:

" Trump'ın açıklamasının ardından bölgede gerilim yaşanması endişe veriyor. Bu kararın Ortadoğu'da çözüme katkısı olmayaağını, aksine uluslararası toplumda bölünmeye yol açacağını düşünüyoruz". "Ne yapılması gerek?" diye soran Peskov "Sorun ne kadar zorlaşmış olursa olsun siyasi ve diplomatik yollardan çözüm yolu aramalıyız" ifadesini kullandı.

Çin derhal endişesini açıkladı, yorumsuz aktaralım: "Trump, arı kovanına çomak sokuyor!"

"Bu son Trump kararı Filistin ve İsrail arasındaki yılların barış uğraşlarını enkaza dönüştürecektir....Orta Doğu`nun siyasal geleeğine vurulmuş bir darbedir.... İslam ve Arap dünyasından ABD`ye karşı öfkeyi tetikleyerek, Orta Doğu yangınını kesinlikle tutuşturacak bir karardır... Eğer bu karar seçim kampanyasında İsrail`e vermiş olduğu bir sözün sonucuysa, o zaman bu, dünyanın ancak ilk kez şu anda tanık olabildiği anlık bir korku ve kaprisli bir reaksiyon olarak değerlendirilebilir.... Trump önceki ABD başkanlarının cesaret edemediklerini yapmaktan mest oluyor...ABD`nin her şeye kadir bir gücü olduğuna inandığı ortada, muhtemelen ABD dünyada her istediğini yapabilir sanıyor." (Global Times)

Çin ayrıca Trump`ın çelişki bölgelerinde keyfi olarak silahlı güç kullanabileceğinin kanıtlanmış olduğunu, Kore`de kullanmasının da cidden beklenebileceğini düşünüyor.

ABD`de ise, tamamen İsrail yanlısı olmasına rağmen, Clinton döneminden beri Filistin yarasını azdırmamayı BOP çıkarlarına daha uygun gören neocon medya, Kudüs kararının ABD`ye zarar vereceğini savundu! Washington Post: `provoke edici bir karar`.

" Trump böyle yaparak, dünya liderlerinin lanetini üzerine yağdırdı, kendi kendisine zarar veren pervasız bir hamle olduğunu söylemelerine yol açtı. Ayrıca, anti Amerikan bir tepkinin yalnız deniz aşırı ülkelerde hizmet veren diplomat ve birliklerimizle sınırlı kalmayacağı endişesindeki Dış İşleri Bakanı Tillerson ve Savunma Bakanı Mattis ile de ters düştü... Evangelist muhafazakar Hristiyanları ve Adelson gibi koyu İsrail yanlılarını hayal kırıklığına uğratmak seçeneğiyle, bizzat kendisinin barış girişimlerini dahi baltalama pahasına olsa da, müttefiklerimizi ve Arap liderleri ürkütmek seçeneği arasından, destekçilerinin tarafında yer almayı yeğledi."

Washington Post, Netanyahu`nun ABD`deki sağ kolu ve Trump`ın baş sponsorlarından Adelson`un, ekim ayında Beyaz Saray`da Trump ve damadı Kushner ile özel görüştüğünü kaydediyor. Trump`ın baş stratejisti ve Neocon baskısıyla görevinden alınan Bannon da Kudüs`ün başkent olmasını istiyordu. Rusya ve Suriye konusunda yumuşama ve Çin`i ise baş hedef alma doktrini de Netanyahu`cu Bannon`a ait!

CNN : "Seçmene verdiği sözleri gerçekten yapan bir politikacı, gerçekleştirilmemiş vaadler kenti Washington`da, anlaşılabilir bir şey değil. Trump için ise verdiği sözü yerine getirmek özellikle tayin edici önem taşıyor... Bu `sözünün eri` imajını yaşatma ihtiyacı, Rusya soruşturması nedeniyle şimdiye kadar görülmemiş bir baskı altında bulunan Trump`ın, detaylarıyla bilgilendirildiği risklere rağmen çarşamba günü Kudüs`ü neden İsrail`in başkenti olarak tanıdığını açıklamaya yardımcı oluyor. Washington Trump`ın son ilanı üzerine müttefikleri arasında doğan tepkinin, dar gününde kendisini yalnız bırakıp bırakmayacağını şimdi öğrenecektir. `Önce Amerika` kavramına inanan Trump seçmenleri, başkanın ülkemizin dostlarını dünya çapında kızdırmasına aldırmamaktadırlar."

CNN`e göre daha önce dünya iklimi önlemlerinden çekilerek ve İslam ülkeleri vatandaşlarına vizeyi yasaklayarak seçmene verdiği bu sözleri tutmuş olan Trump dünyayı karşısına almaktan çekinmiyor.... "Rusya soruşturması bulutu gittikçe koyulaşırken, Politikalarını onaylayanların oranı yüzde 35`lere düştü! Vergi reformu kararnamesi dışında hiçbir hukuksal başarısı yok. Yani Trump`ın seçmen desteğine ihtiyacı hiç şimdiki kadar büyük olmamıştı!" Seçim vaadlerine sadık başkan rolüne bürünmesi bu nedenden kaynaklanıyor.

Trump da neoconlar da hegemonyacı, çatışmaları iktidar uğruna

Roma imparatorluğu özelikle gerileme döneminde imparatorlar ve imparator adayları arasında kanlı çatışmalarına sahne olmuştu. Kuşkusuz tarafların hepsi imparatorluk çıkarlarının savunucusuydular ama yöntem, strateji ve taktiklerinde aralarında bazı farklar bulunuyor ve Roma imparatoru olma amacı, çatışmalarında temel dürtüyü oluşturuyordu. Bu günümüz ABD`si için de böyle: Şu anki Neocon -Trump iç çatışması! Bunu özellikle Trump`ın emperyalist olmadığını bir aralar ileri sürmüş olanlar için öncelikle belirtelim. İki taraf da hegemonyacı, ayni derecede ahlaksızdırlar, ama aşağıda bazı farklarını özetleyelim:

Önceki yazılarımızda belirttik: Özetle, Cumhuriyetçi ya da Demokrat partili neocon derin devlet savaş zengini personelden oluşuyor. Agresif dış politikaları Bilderberg zenginler klübünce destek görmekte. Bu klüpte Yahudi sermayesi de önemli meblağ tutmakta : Rotschield, Lohman Sachs, Warren Buffet`in Coca Cola`sı...) . Bizzat Hillary`nin kızı Yahudi bir bankerle evli. Ama buna rağmen Neoconlar İsrail-Kudüs meselesinde eski yaraları azdırarak Arap dünyasını tamamen karşılarına almaktan çekiniyor, Trump`la ayni kafada olsalar da başkent ilan etmeyi erteliyorlardı.

Trump`ın arkasında da emperyalist sermaye bulunmaktadır : Rupert Murdoch, emlak tekelleri, demir çelik sektörleri, küresel ısınmayla mücadele hareketinin baş düşmanı Murray Energy Foundation, Fox news, Wall Street Journall... Kızı Ivanka Musevi dinini benimsemiştir. Kumarhaneler kralı Yahudi Adelson baş sponsorlarındandı.

Trump`ın seçmenini 2008 krizinde yoksullaşan ve seçenek arayan eğitimsiz, İsrail dostu ve İslam düşmanı, beyaz ve ırkçı eğilimli Evangelist muhafazakar Hristiyanlar oluşturdu. Onlara şunları vaad etti: Önce Amerika, herkese iş - istihdam, Latinler atılacak Meksika`yla duvar örülecek, lüks çevre yatırımları ve dünyada her tarafa müdahale etmekten kaçınılacak ve Rusya`yla iyi geçinilerek NATO harcamalarından tasarruf edilecek, Esad`la anlaşılarak Suriye batağından çıkılacak ve Çin`e baskı yoluyla eşitsiz ticaret açığı kapatılacak!

Trump`ın iktidarda kalma aracı: zafer yumrukları

Bu politikaları uygulamada Trump bir yıldır neocon duvara çarpmış durumda. Son yazımızda belirttiğimiz gibi neocon rakip karşısında durumu ringte durmadan yumruk yiyerek sersemlemiş bir boksöre benziyor! Ama arasıra da kendisi karşı yumruk atıyor, yani: seçmene verdiği vaadlerden birini yerine getirerek ZAFER sağlıyor! Buna çok önem veriyor. Rusya-NATO, son Asya gezisinde Çin`e karşı tutumu, Suriye`de Cenevre sürecini ve Esad`lı geçişi savunması vs... bu yumruk-zaferlerin bazıları.

Fakat her şeye rağmen nakavt sürecine girdi, büyük ölçüde de neoconlaştı. Hatta bu `hızlı silahşör` sıkıştırıldığı zaman neoconları bile aratabilecek kadar tehlikeli olabiliyor. Örnekler: Kimyasal silah yalanıyla geçen baharda Suriye`ye tomhawk füzeleri atması, Kuzey Kore`yi `yerle bir` etmeye kalkışması, İran`la `Nüklear Deal` anlaşmasını iptal girişimi...

Ve şimdi de Kudüs`ü başkent ilan etmesi!

Üstelik de bir yandan Suriye barışıyla Cenevre`den neoconlara bir zafer yumruğu atma, öte yandan Suriye ve Türkiye`yi İpek Yolu`na set çekmek ve Rusya`ya karşı stratejik mevzi kurmak amacıyla, yeni bir Suudi Arap NATO`su oluşturarak bunu İsrail`le ittifak halinde Lübnan, Suriye ve İran`a saldırtma hesapları içindeyken...

`Sözünün eri` kahraman başkan rolünde

Kudüs`ü başkent ilan etmek iki ucu keskin bıçak, önce kendisine batacak!!! ABD`nin hem Suriye cephesi hem Arap NATOsu-Israil ittifakı cephesi yara alacak!!! Hatta bir nolu `öncelik` haline getirdiği Avrupa cephesini de ABD`den daha da uzaklaştıracak! Olsun, yine de seçmene verdiği vaad öncelik Trump için!

Hem Cumhuriyetçiler hem Demokratlar döneminde uzun yıllar ABD adına Orta Doğu`da arabuluculuk yapmış olan David Miller, Kudüs kararıyla Trump`ın, kendisine `Yapmamalısın, yapamayacaksın, vaadini tutamayacaksın vs" diyen rakiplerine karşı "Görün bakalım yapar mıyım yapamaz mıyım" diye ortaya atladığını belirterek şu tespiti yapıyor : " Bu tavrın bence İsrail- Filistin barış sürecinin ilerletilmesiyle hiçbir ilgisi yok... Trump, kendinin siyasal açıdan rahatlamasını bütünün (ABD`nin) güvenlik çıkarlarının önüne koyuyor."

Kudüs`ü başkent ilan ederken TV`de yaptığı konuşmada kullandığı şu cümle bu gerçeği açıkça ortaya koyuyor: " Önceki başkanlar bunu baş kampanya sloganı yaptılar ama hiçbirisi vaadini tutmadı! İşte bugün, ben sözümü yerine getiriyorum."

Böylelikle `sözünün eri kahraman lider` rolüne soyunan bu ABD başkanı, Bilderberg grubu bünyesindeki neocon Yahudi sermayesini kendi arkasına çekmeyi, Yahudi medyasının desteğini almayı ve en önemlisi de seçmeninin gönlünü hoş tutarak neoconların `Rusya`ya hizmet ettiği` iddiasıyla açtığı soruşturmada kendisini sağlama alabilecek bir ZAFER yumruğu atmayı tercih ediyor.

ABD`nin bir süredir istikrarlı, sabit ve belirgin bir dış politikası yoktur. Washington`daki çok başlılığın getirdiği sürekli değişen güçler dengesine endeksli olarak bazan bazı yerlerde uzlaşıcı bazan da aksine geçmiştekinden daha saldırgan olabilmektedir. Bu durumun en az `Impeachment`, yani Trump`ın yüce divana götürülmesine kadar sürmesi kaçınılmazdır. Washinton`un tepesinde bir iç barış ufukta görülmüyor.

Güzel olan da bu zaten: Dünya halkları için müthiş bir olanak!

Kudüs olayı dünya diplomasisinde ABD`nin `Adaletli oyun bozucu` rolünü bozabilecek olan, kendine batırdıği bir hançerdir! İngiliz Boris Johnson bile hemen anladı bunu ve dünden beri, "Kudüs yarasında hastalanıp kendimizi tecrid emek yerine teröre karşı mücadelenin emniyetli ve bize meşuriyet veren sularında yüzmeyi sürdürelim" diye bas bas bağırıyor!

Trump`ın, şimdiye kadarki diğerleri gibi, Kudüs politikasını da, ABD`nin Büyük Orta Doğu projesinden ziyade, kendi iktidarını sağlama almaya endekslemesi bile, Washington`un Orta Doğu`da düştüğü hazin durumu gözler önüne sermeye başlıbaşına yeterli!