28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Tarikatların iktidarı ve Eril İslamcılık

Eril İslamcılık, kadın üzerinden dişil sembollerle hayata egemenlik kurmayı denemektedir. Genelleşen şiddetin kadına yönelik şiddete dayanması ve her ikisinin doğru orantılı büyümesinin gizleri buradadır

Tarikatların iktidarı ve Eril İslamcılık

Yaşar Öztürk

Şahin Filiz, yalnız kendi içinde değil, dünyaya da akıl almaz acılar yaşatan İslam dünyasında kanserleşen “Tarikat, cemaat ve kadın” sorunu üzerine çalışmalarına bir yenisini daha ekledi: Tarikat, Cemaat, Kadın. Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın “Sığmazken atalarım güne, yarına, Düşmüşüm vay düşmüşüm ben el kapılarına” dizeleri düşünce kıyılarımıza bıkıp usanmadan çarpıp dururken kimilerinin “lanetli topraklar” olarak damgalayıp üstünü örtmeye çalıştığı coğrafyada kan, gözyaşı, acı durmak bilmiyor.

GERÇEKLERİN EŞİĞİNDE

Sıkışıp kaldığı, göz gözü görmez karanlıkta vahşet çağını İslam düşüncesinin yaktığı meşaleyi onun elinden çalarak atlatan Batı, aydınlanma sürecinde hızla yol aldı; aydınlığın nimetini yaşarken karanlıkta kalan Doğu ne kaptırdığı ışığı alabildi ne de küllenen közü yeniden alevlendirebildi. Bilim, sanat, kültür, düşünce mezarlığından çıkardığı cevherleri, tıpkı petrol, bor, arkeolojik miras gibi değerlerine benzer şekilde durmadan kaptırıyor. Öylesine çelişkili bir süreç ki, petrol Batı’yı ışığa, petrol karşılığında alınan paralarsa Doğu’yu sadece karanlığa değil, kana boğuyor.

Şahin Filiz, bu gerçeklerin eşiğinde, sadece Türkiye’de değil, Doğu’da ve Batı’da okunması gereken bir kitap hazırlamış; okuru geleceğe dönük kaygıların özüne dair düşündürmek ve gerçeklerle buluşturmak istiyor:

“Ülkemiz tarikat ve cemaatler sorununu bütün toplumsal, kültürel ve siyasal alanlarda bire bir yaşamaktadır. Çoğumuz, insanı ve onun ahlaki arınmasını amaçlayan, erdemli bir birey olarak varlığını sürdürmesini isteyen İslam dininin, neden tarikatlar ve cemaatler gibi iki sözcüğe sıkıştırılıp çekişmelerin merkezine yerleştirdiğini merak etmekte, hatta din konusunda bazı şeylerin pek yolunda gitmediğine dair gittikçe artan bir kaygıya kapılmaktadır.”

MÜSLÜMAN’I MÜSLÜMAN’A KIRDIRMAK

Filiz; mezhepler, tarikatlar ve cemaatlerden oluşan aynı din içindeki çatışan güç odaklarının çelişkisini çok açık vurguluyor: modernitenin özgürlük, eşitlik ve mülkiyet ilkeleri karşısında, yitirdiği medeniyetin küllerinden yeniden doğmak ve Batı karşısında kendi gücünü oluşturmak yerine, onun aracı olan saldırgan bir tutumla kendi dindaşlarına zarar verici bloklar oluşturuyor.

Böylece, “Müslüman’ın Müslüman’ı hedef alan bütün kavgaların arkasındaki” (Yeni) Neo-Oryantalist yaklaşımın düğümünü yakalamış oluyoruz: Tarikatlar ve cemaatler felsefe ve bilimle kurulan “iktidarı” anlamak, yeniden üretmek yerine, bu iktidarın temellerini söküp atmakta birleştiler; aklı, felsefeyi ve bilimi, kısacası insanı ve insana dair her şeyi, kurguladıkları iktidar ütopyasıyla karşılarına aldılar. “İnsansız bir din”, “akıl ve düşünceden yoksun bir şeriat”, “ahlaki bir tutarlılık ve derinliği olmayan dindarlık” söylemine dayalı siyasi bir iktidarla kısa yoldan güce ulaşacakları beklentisiyle güç birliği ettiler. Peki ne oldu da damdan düşüldü? Kof güç dağılmaya başladı: Şahin Filiz, FETÖ / PKK / IŞİD diye fışkıran sorunun köklerine iniyor.

Kitabında tarikat ve cemaatlerin tarihsel köklerinden emperyalizmin çıkarlarıyla bütünleşen bir pratiği nasıl ürettiğine yoğunlaşan Filiz, “Eril İslamcılık” anlayışının neyi hedeflediğini de ortaya koyuyor. Akıl ve ruhu tahrip edilmiş dinin iktidar aracına dönüşen “siyasal İslam”ın kısa yolu tercih ederek, özellikle modern zamanlarda kadın ve kadın dünyasına ait semboller üzerinden iktidar arayışının ilmeklerini çözmeye yoğunlaşmış bulunuyor.

ERİL İSLAMCILIK

Filiz’e göre, Eril İslamcılık, kadın üzerinden dişil sembollerle hayata egemenlik kurmayı denemektedir. Bu da bizi, genelleşen şiddetin kadına yönelik şiddete dayanması ve her ikisinin doğru orantılı büyümesinin açıklamasına götürmektedir. Filiz’in kitabı; dünü, bugünü ve yarını daha özünden anlamak isteyenlerin okuması gereken bir çalışma (Tarikat, Cemaat, Kadın / Neo-Oryantalizm’in Kadın Üzerinden Egemenlik Arayışı ve Siyasal İslamcılık, Şahin Filiz, Say Y.).

Son Dakika Haberleri