28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Küresel gerginliği artıranların hesapları tutmuyor!

Uğur Civelek

Uğur Civelek

Eski Yazar

Gerek küresel gelişmeler ve gerek ise artması önlenemeyen gerginliklerin görmezden gelinmesi açılarından olağandışılıklarla bezenmiş bir dönemden geçiyoruz. ABD yönetimi, kaosu büyütme amaçlı tehditlerine her gün yenilerini ekleyerek hedef ülkelere geri adım attırmaya çalışıyor. Finansal piyasalar, yaşananları ve beklentilerdeki olumsuz değişimi görmezden gelmeye çalışarak yıkıcı panik eğilimlerin ortaya çıkmasını engellemeye çabalamak dışında pek bir şey düşünemiyor. Özetle ifade etmek gerekir ise, gerginlik ve güvensizlik konularındaki sıçramalar sabır sınırları fazlası ile zorluyor.

***

Gelişen koşullar, dikkatleri bu ay sonunda Japonya’da yapılacak G-20 Liderler Zirvesi'ne odaklanmasına sebep oluyor. Hangi kesimin kime psikolojik operasyon çektiğini anlamak zorlaşıyor, belirsizlik arttıkça sistemik kırılganlık algısı yeni rekorlara koşuyor. Rusya, Çin, İran ve Almanya başta olmak üzere pek çok ülke ABD ve önemsiz taşeronları tarafından tehdit ediliyor. Hiç biri geri adım atmıyor, haksız baskılara boyun eğmiyor; bu durumu değiştirmek adına tatsız provokasyonların devreye sokulmaya çalışıldığı gözleniyor. Ekonomik ve finansal sorunlar, reel politik çıkar çatışmalarındaki yükselişin yanında önemsiz kalıyor.

***

Perşembe günü öğleden önce, iki ticari geminin Umman Körfezi'nde vurulduğu haberi küresel ölçekte etkili ve yetkili kesimlerin alarma geçmesine sebep oldu. Endişe ve korku tüm kesimleri etkiledi, sağduyu çağrıları ön plana çıksa da ABD yönetimi beklendiği gibi İran’ı suçladı; çoğunluk bu görüşe katılmadı. ABD ve az sayıdaki renk veremeyen taşeronu, daha önceki açıklamalarına uygun şekilde cezalandırmak üzere harekete geçmedi; geçemedi!

***

Eğer ABD cezalandırmak adına harekete geçse, İran’ın bu yaklaşıma tepki olarak Hürmüz Boğazını kapatacağını ve küresel ölçekte sistemik çöküşü tetikleyen hamleyi yapabileceğini biliyordu. Devamında yaşanacak gelişmeleri kontrol altında tutmak olanaksızlaşabilirdi! Durum çok hassas, Irak ve Suriye’de olduğu gibi uyduruk gerekçelerle bir şey yapılamıyor!

***

Bir an için Hürmüz Boğazı'nın kapandığını düşünün, ortaya çıkacak yıkıcı panik ve beklentilerdeki hızlı bozulma yozlaşmış düzenin kurumsal yapısını çökertebilir. Bu riski kimse alamaz! İran’ı cezalandırmaya kalkanlar en ağır bedeli ödemek durumunda kalabilir! Diğer tüm ekonomilerde kaçınılmaz olarak ağır bedeller ödemekten kurtulamaz!

***

Petrol fiyatlarında kontrolsüz yükselişe sebep olacak her hangi bir gelişme, riskten kaçınma paniğini devreye sokar ve sermaye piyasalarındaki kontrolsüz kayıplar bilançoları yıpratır; 2008 senesindekinden daha ağır bir küresel kriz yaşanabilir ve parasal genişleme olasılıkları tahribatı artırmaktan başka bir işe yaramayabilir! ABD, hedef ülkeye karşı küresel bir uzlaşı tesis edemediği sürece bu tehlikeli olasılık ciddiyetini korur. Sözel tehditler, eyleme dönüşemez!

***

Dikkat ederseniz, ortaya çıkacak olumsuzluklar nedeniyle Perşembe günü Umman Körfezi'nde yaşanan gerginlik yaratan saldırıları kimin yapmış olduğu önemsiz hale geliyor. Fiili durum böyle olunca, gerginliğe sebep olan gelişmeleri uygulamaya koyanların daha farklı amaçlar peşinde olabileceğini hesaba katmak gerekiyor! Bu durumda sormak gerekiyor: ortaya çıkan psikolojik dokunuş, ABD ve taşeronları ile bunlara direnenleri nasıl etkiler? Japonya’da bu ay sonunda yapılacak G-20 Liderler Zirvesi'nin gündemi değişebilir mi? Sistemik ölümün kokusunun bir şekilde hissedilmesi, tüm değişkenler ve yaklaşımlar açısından yeni bir başlangıca sebep olabilir mi?

***

Hemen yukarıda kısaca değinmeye çalıştığımız sorulara, çıkar çatışması içinde olanların verebilecekleri yanıtlar farklı olabilir. Bu durum finansal eğilimlerin kısa vadede belirleyici ve eğilimlerin sürdürülemez olduğu, çeyrek asırlık dönemin sonuna geldiğimiz gerçeğini değiştirmez. Zamanın akışını çok uzun süredir yavaşlatmaya çalışanlar, iki yıldır hızlandırarak etki alanlarını genişletmeye çalışıyorlar; fakat olmuyor! Hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı bir dönemin kapısı açılıyor; bunu hesaba katmayan ve yaşananlardan gereken dersleri çıkaramayanlar çok üzülebilir!