29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kuşatma, gaflet suskunluk!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

Türkiye’nin geleceği açısından, cumhuriyetçi güçlerin en zayıf olduğu bir kaos sürecindeyiz... Koşullar kesinlikle 1919 öncesinden kötü değil ama Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’de dikkat çektiği vahametin de tam ortasındayız; Yani “gaflet, dalalet ve hatta hıyanet...”
Çünkü Cumhuriyet, kendisiyle 13 yıldır mücadele eden bir iktidarın son seçimde ezici çoğunlukla yeniden göreve gelmesiyle, yeni bir tehdit dönemine sürükleniyor...
AKP’nin ezeli hedefi açıktır; Belli ki medya, siyaset ve bürokrasi örgütlenmesi tamamlanmış ve sıra rejimi kökten darbelemeye gelmiştir...
Baksanıza, tıpkı Kurtuluş Savaşı döneminde olduğu gibi, bir sinsi kuşatma ülkeyi derinden hapsetmeye devam ediyor... Hem de bir yandan diplomasi rezaletleri diğer yandan şiddeti aylardır azalmayan terör olayları sürerken...
Ulusa Aydınlanma Devrimi’ni armağan eden kurucu iradeyi etkisiz kılmaya çalışan plan, ucu dışarıda olan -emperyalist destekli- siyasi bir rövanş kıskacıdır...
Ve bu kıskacı daraltanlar Atatürk’ün cumhuriyetini ortadan kaldırmanın yollarını aramaktadır...

Cumhuriyetçiler ne yapacak?..
İşte karşımızda artık “Yeni Anayasa” tuzağı ve “başkanlık” dayatması var... AKP ve destekçileri önümüzdeki süreçte bu kumpası büyütmeye hazırlanırken, acaba cumhuriyetçi güçler ne yapacak?..
Cumhuriyeti kuran CHP’nin, “Altıok” diyen Vatan Partisi’nin ve yönetim karmaşasından çıkamayan MHP’nin bu kuşatmaya karşı nasıl bir hazırlığı var acaba?..
Meclis’teki en büyük muhalefet partisi olduğu için özellikle CHP, yüzde 80’i değişmesine rağmen “12 Eylül Anayasası’nı değiştireceğiz” safsatasıyla demokrasicilik oynayan AKP’nin dayatmasına karşın, köklerindeki inanca sarılmalı ve bir an önce toplumdaki umudu büyütmelidir...
Tabi kendisini giderek yaralayan iç tartışmalardan sıyrılabilirse?.. Çünkü AKP ülkeyi kuşatırken, CHP içinden birileri, bir yandan Atatürk’ü bile tartışma konusu yaparak partiyi yıpratıyor, diğer yandan da kitlelerde infial yaratıyor!..
İşte; “CHP, AKP ile uğraşacağına, gafillerin yarattığı iç karmaşayla enerji yitiriyor” dedirten son vahim örnek ne yazık ki yalnızca ana muhalefeti yıpratmıyor, toplumdaki umudu da köreltiyor;

Atatürk posteri kavgası!..
Söyler misiniz, CHP içinde Atatürk’ün hedef alınması gibi bir skandal kimin aklına gelirdi acaba?..
Bu ülkede cumhuriyete, kurucu iradeye, Altıok’a inanmış ve CHP’ye gönül vermiş bir kişinin aklına ana muhalefet partisinde Atatürk’ün tartışma konusu olacağı gelebilir miydi?.. Kesinlikle gelemezdi... İşte bu yüzden kahredici bir tartışmadır bu...
Meclis’teki odasından Atatürk portresini indiren CHP’li vekille ilgili tartışma ana muhalefeti yıpratacak şekilde büyüyor...
CHP’ye salt “Atatürk, cumhuriyet ve laiklik” uğruna oy veren milyonlarca insana zulüm değil mi bu tartışma?..
Dün başlatılacağı duyurulan “disiplin soruşturması” gerçeği elbette ortaya çıkaracaktır...
Ancak kendisi yalanlasa da bu tartışmanın hedefinde CHP milletvekili Zeynep Altıok var... Ve ne ilginç ki, Altıok’un tam da bu ortamda CHP MYK’ya alınması tartışmaları iyice alevlendirdi!..
Ancak Ata’nın partisinde görev yapanların sessizliği de en az Atatürk portresinin duvardan indirilmesi kadar yürek yaralıyor...
O halde bu skandala imza atanlara, göz yumanlara ve tepkisiz kalanlara sormak lazım; “Bu olay, AKP ile mücadele etmesi gerekirken, kendini yıpratan bir parti için kendi ayağına kurşun sıkmak değil midir?..”

CHP’ye zarar vermeyin...
CHP Meclis Grubu’nda çoğunluk sessiz dururken, parti tabanı bu vahim tartışma nedeniyle kaynıyor...
Herkes aynı konudan yakınıyor; “Atatürk’ün portresini bir AKP’li duvardan indirseydi isyan edilirdi, Gazi’yi kendi partisinde istemeyenlere nasıl göz yumulur?..”
CHP yönetimi sustukça partideki bir grup vekilin tepkisi de büyüyor...
İzmir Milletvekili Aytun Çıray, bu olayı protesto için Parti Meclisi’ne aday olmadığını belirterek şöyle demişti;
“CHP içine sızmış ve cumhuriyetimizin kurucu ruhundan nefret ettikleri için Meclis’teki odalarından Atatürk resmini indirenlere hak ettikleri şekilde davrandım. Onların peşini bırakmayacağım. İşte bu nedenle de PM’ye girmedim...”
CHP Bolu Milletvekili Tanju Özcan da sosyal medyadaki hesabından isyan etti... Dedi ki Özcan;
“Atatürk’le sorunu olanın benimle de sorunu vardır, kim olursa olsun... TBMM’deki odama bir Atatürk fotoğrafı daha asacağım. Benim kitabımda görmemezlikten gelmek yok... Artık bence sözü bittiği yerdeyiz... Nereye kadar susacağız?.. Bugün yaşananlar açıkça meydan okumadır... İnceldiği yerden kopar. Benim tabana karşı sorumluluğum var sadece...”
CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen de Atatürk posterini indiren vekille ilgili CHP Meclis Grubu’nun gerekeni yapacağından emin olduğunu söyledi...
Bu skandalın peşini kesinlikle bırakmayacağını duyuran Pekşen, Twitter’dan da “Asla olana bitene sessiz kalmayacağım” diye isyan etti...
Evet; Kılıçdaroğlu, Atatürk’ün fotoğrafına bile tahammül edemeyen zihniyetin partisine ne kadar zarar verdiğini görmeli ve gereğini bir an önce yapmalıdır...
Aksine ana muhalefet kendi ayağına kurşun sıkmaktan öte, kendi içinden de vurulmaya başlamış olur ki, bu da CHP’ye çok büyük zarar verir...