18 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kuşkunun cehenneminde yeni bir vahşet!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Orta Doğu Teknik Üniversitesi'ndeki (ODTÜ) protestolara destek vermek ve "Gezi Parkı" eylemlerinde yaşamını yitiren Abdullah Cömert'in faillerinin bulunması için Hatay'da önceki gece yapılan gösteriler yine can aldı!..

Yine bir fidan yıkıldı, kaosun ve karanlığın kan bataklığına!.. Yine bir can düştüğü toprağın kara bağrına...

Adı Atakan, henüz 23 yaşındaymış... Duyarlı bir cumhuriyet evladı... Ülkenin gidişatındaki vahameti genç yüreğiyle gören ve bu uğurda mücadele ederken toprağa düşen bir yiğit...

Belli ki bu hazin olay ilk olmadığı gibi bu gidişle son da olmayacak!..

Hatay Valiliği, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Adalet Bakanlığı yetkililerine göre, "Atakan binadan düşerek öldü!.."

Keşke bu ülkede; bürokrasi, tarikat ve cemaat kıskacında siyalaşmasaydı da, biz de bu açıklamalara inanabilseydik!..

Ne yazık ki, "Gezi" olaylarında öfke ve intikam duygusunun aldığı canların ardında hep faili belli kuşkular olduğu için tıpkı Ethem Sarısülük ve Abdullah Cömert olaylarında olduğu gibi, Atakan'ın ölümüyle ilgili devletin açıklamaları da toplumda kabul görmedi...

Çünkü devlet daha önceki ölümlere ağlamadı, failleri bulmadı ve ne yazık ki katillere karşı gereğini de yapmadı!..

Kuşku, Atakan'ın canını da kemiriyor artık!.. Bunun tek suçluları var ki, onlar da toplumun devlete inancını yok eden siyasallaşmış bürokrasi ve destek aldıkları duyarsız politikacılardır...

Atakan vurulunca mı düştü!..

Devletin çeşitli kurumları Atakan'ın ölümüyle ilgili "kamuflaj" açıklamalar yapsa da, CHP'nin Hatay milletvekilleri çok ilginç iddiaları dile getirdiler...

Örneğin, Mevlüt Dudu, Atakan'ın 'binadan düştüğü'ne ilişkin iddialarının doğru olmadığına dikkat çekerek, "Görgü tanıkları var; gaz kapsülüyle, Akrep aracının çok yakın mesafeden sıkıldığı yönünde" diye konuşmuş...

Hasan Akgöl ise "Çocuk darp almış" demiş...

Baba Ali Atakan da damda düşme iddialarına; "Hayır öyle bir şey yok. Böyle şeylere inanmayın. Adamlar işi gücü bırakıp, tertip yapıyorlar" diyerek polisi suçlamış.

"Damdan düşme" ve "kapsülle vurulma" iddialarını yan yana getirdiğimizde kim bilir belki asıl doğru da ortaya çıkıyordur!..

Diyelim ki; Atakan damdaydı... Peki o sırada gaz kapsülüyle vurulup yere düşmediği ne malum?.. Gece karanlığında bu pekala olabilir...

Madem olayı İçişleri Bakanlığı müfettişleri soruşturacak bu konuya özellikle odaklanmalarında büyük yarar var...

Sonbaharın provokatörü!..

Atakan'ın ölümünden yola çıkarak üzerinde düşünülmesi gereken başka konular da var...

Örneğin gazeteci Mustafa Balbay'ın, "Ergenekon"un son duruşmasında, "sonbaharda gösteriler" olacağına ilişkin açıklamalarının ardından; AKP iktidarında başlayan sonbahar korkusu sürerken; Fethullahçılar da, "cemaat üyesi polislerin Gezi olaylarını kışkırttığı" iddialarını yazılı bir açıklama ile yalanlamışlardı!..

Peki, tam da bu ortamda çok önemli bir soru ortaya çıkmıyor mu?.. Atakan, "sonbahar eylemlerini" tetikleme peşindeki provokatörler tarafından mı "öldürüldü" acaba?..

Tıpkı dün akşamdan itibaren 40'tan fazla şehirde yeniden başlayan "Gezi" eylemleri ateşlensin diye mi işlendi bu "cinayet?.."

Bence bu sorunun üzerinde yoğunlaşın, çünkü yanıtı önümüzdeki günlerde, yeni eylemler ve cinayetlerle karşımıza çıkarsa işte o zaman hem Atakan'ı kimlerin öldürüldüğü anlaşılacak hem de provokatörler deşifre olacak!..

Siz yine de haklarınızı ararken demokratik çizgiden dışarı çıkmayın ve kesinlikle provokasyona gelmeyin!..

Dam!.. dam!.. dam!..

Devletin ciddi kurumlarının "Atakan damdan düştü öldü" şeklindeki tuhaf açıklamalarını okuyunca, Twitter'daki hesabıma şunu yazdım...

"Demokrasi damdan düştü, insan hakları damdan düştü, direniş damdan düştü, insanlık onuru damdan düştü!.. Nedense faşizm hep ayakta!. Vay anasına!.."

Sonradan aklıma gelenleri de ekleyeyim de, eksik kalmasın;

"Laiklik damdan düştü, Atatürk ilkeleri damdan düştü, cumhuriyet damdan düştü!.. Nedense "korku imparatorluğu" halen ayakta... Vay canına!.."

Sarıgül 'katakulli'si!..

Siyaset-rantiye işbirlikçilerinin bir dönem bacağından kurşunladığı CHP'nin Şişli Belediye Meclis Üyesi Dursun Çaltı günlerdir kendini paralıyor!..

Şişli'deki Teşvikiye Caddesi'nde, 8 katlı bir bina inşa eden Keten İnşaat, son katı kaçak yapmış.

İstanbul'u yönetmeye talip (!) olan Sarıgül'ün belediyesi, şikayet üzerine milyon dolarlık kaçak daireler için müteahhide "2 bin 365 lira" gibi çok komik bir ceza kesmiş ve sözde yıkım kararı almış...

İyi de tam 20 gündür yıkmaya gelen kimse yokmuş!.. Yani uyduruk bir ceza ve hasıraltı bir göstermelik karar!.. Tam Sarıgül klasiği!..

Çaltı'nın "yıkın bu kaçak inşaatı" şeklindeki isyanı tam 5 gündür Takvim gazetesinde "KAT'akulli" başlıklarıyla haber oluyor ama Şişli'de "yolları bile satmak"la suçlanan Sarıgül bunu boş vermiş, Anadolu'da komik şovlarla dolaşıp duruyor!..

'Bilim ve Ütopya'daki seks!..

"Bilim ve Ütopya" dergisinin Eylül sayısının kapağı çok dikkatimi çekti... "İslam'da ücretli cinsellik" başlıklı kapak yazısı ayet ve hadislerden yola çıkarak yazılmış...

"Asrı saadette ücretli cinsellik, kadını aşağılayan Muta nikahı" başlıklı yazıyı henüz okumadan medyadaki iki haber dikkatimi çekti...

Urfa'daki sığınmacı kampında yaşayan Fehime adlı bir kadının, BBC Türkçe'den Rengin Arslan'a anlattıkları gerçekten dehşet verici:

"El Kaide mensupları Til Ebyad'da saatlik nikah kıyıyorlar. Bir kadını alıp götürmüşler. Sabaha kadar 8 kişi o kadınla ilişkiye girmiş. Her saat nikah kıyıyorlar. Bunu da İslam adı altında yapıyorlar. Hocalar da fetva veriyor. 'Savaşta bunlar helaldir' diye. Bu kadın olaydan sonra intihar etti."

Diğer haber ise ancak vahşet sözcüğüyle anlatılabilir;

Kuveyt gazetesi El Vatan'ın haberine göre, Yemen'in Suudi Arabistan'a sınır olan Hardh bölgesinde 32 yaşındaki biriyle evlendirilen 8 yaşındaki 'Rawan' adındaki kız çocuğu, ilişkinin ardından cinsel organının yırtılması sonucu kanamadan ölmüş.

Bu olaylar din açısından ne kadar doğru acaba?.. "Bilim ve Ütopya" dergisi son sayısında işte bu sorulara çok ilginç yanıtlar vermiş... Ortadoğu bölgesinde "din adına" kadını aşağılayan ve ölüme sürükleyen zihniyeti sorgulayan bu şaşırtıcı yazıyı okumaya çalışın...