28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

'Laik' Amerikancılık'ta değil, Atatürk'te birleşmeliyiz!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

Eğri oturalım ama doğru konuşalım. Türkiye, 2015 yılında erken veya zamanında yapılacak genel seçimlere bu politik parti yapıları ve yelpazesiyle girerse, bugünü de aratacak bir politik karmaşa, çözümsüzlük ve temsil sorunuyla karşı karşıya kalacağımız aşikar görünüyor. Bugünkü siyasi yelpazede "at izi, it izine" karışmış durumda maalesef. Soğuk savaş dönemi zihniyetiyle hala sağ-sol kamplaşmasını sürdürmeye çalışmak, -özel bir kasıt yoksa- büyük bir aymazlık bence.

Bugün temel sorunumuz, ülkemizin, Türk milletinin ve Atatürk Cumhuriyetinin kurucu değerlerinin, bütünlüğünün, birliğinin ve bağımsızlığının ağır ve açık bir tehdit ve saldırı altında olmasıdır. O nedenle, sağ-sol kamplaşmasında değil, milli-gayri milli ekseninde bir demokratik mücadelede saf tutmak gerekiyor.

Bugün hemen hemen bütün muhalif siyasal partilerde fiilen bu ayrışma var zaten. Örneğin; demokratik merkez sağ, yani AP-DYP-DP geleneğinden gelen bazı isimler, dinci-gayri milli-bölücü ve anti demokratik zihniyet ve politikaların, yolsuzluk, kayırmacılık, ayrımcılık ve partizanlığın odağı olan iktidara teşne olmakta bir sakınca görmediler, görmüyorlar.

Ama aynı geleneğin kurucusu, fikri ve fiili önderleri olan Sn. S.Demirel'den Sn. H.Cindoruk'a kadar birçok saygın isim ise laik, demokratik Cumhuriyetin ve milli birliğin yanında saf tutuyor ve Atatürk'te birleşiyorlar.

2015 SEÇİMLERİ

Ana muhalefet CHP'de de durum benzer. Bu partinin kökü, programı, tarihi, misyonu, üyeleri ve teşkilatlarının çok büyük bir çoğunluğu Atatürk Cumhuriyetinin kurucu değerlerine ve milli birliğe gönülden bağlılar.

Ama bugün parti yönetiminde ve fiili politika uygulamalarında; vicdani retçilerin-IMF'ci Derviş solcularının, Soros muhiplerinin, PKK avukatlarının hatta Fethullahçı ve tarikatçı bazı kişilerin etkin oldukları, öne çıktıkları ve başı çektikleri açıkça görülüyor.

Yapılması gereken Milli Anayasa Forumları ile ispatlandığı ve ortaya çıktığı üzere, Atatürk'te birleştik diyerek bir araya gelenlerin o büyük potansiyelini, 2015 seçim sandığında bu kez bir büyük güç birliğine, iş birliğine ve sinerjiye dönüştürebilmektir.

Soros solcuları, dönek Marksist liboşlar, vicdani retçiler, K.Derviş müritleri, Fethullahçılar, PKK'lı avukatları ve bilimum "laik" görünümlü Amerikancı etki ajanları, hepsi ama hepsi bir yerde olsunlar.

Sağ-sol demeden, Cumhuriyetin kurucu değerlerine gönülden bağlı, vatanına ve Türkçe'ye sevdalı, millici, yurtsever ve demokratlar da, parti ayrımı gözetmeden, tam bir demokratik Kuva-yi Milliye anlayışı içinde, aynı çatı altında ve "Atatürk'te birleşerek" 2015 seçimlerinde omuz omuza demokratik milli mücadele versinler. İşin doğrusu da, gereği de budur.

HATADAN DÖNÜLMELİ

Onun dışında, bugün mevcut olan, her seçimde hayal kırıklığı yaşamış ve başarısız olmuş, milli muhalefeti geniş bir paydada toparlayıp-kucaklayamayan bugünkü siyasi partilerle gidilecek yeni bir genel seçim, korkarız ki daha büyük hayal kırıklıklarına, kafa karışıklıklarına ve karmaşaya neden olacaktır.

Evli evine, köylü köyüne! Soros solcuları, Fethullahçılar, liboşlar ve Amerikancı etki ajanları bir yere, "Atatürk'te Birleşenler" ise farklı bir çatı altına toplanmalıdırlar. Bilinen ve denenmiş mevcut statükoyu sürdürmekte ısrar etmek ve bu olağan dışı dönemde olağan dışı bu öneriyi ve fırsatı göz ardı etmek siyaseten intihar etmek olacaktır.

Yanlışta ısrar etmemeliyiz. Hatadan dönmek fazilettir.