‘Limondan kaplumbağa’nın nesli tükenir mi?

MERSİN/ADANA- Puslu bir rengin hakim olduğu denizin kıyısında, uçsuz bucaksız bir yeşilin üzerinden yükselen palmiye ağaçları, Mersin sahil şeridinde bir duvarı andıran devasa apartmanların ne yazık ki gölgesinde kalmış...

Mersin’de hava sıcaktı, insanlar tişörtlerle dolaşıyorlardı. Belli ki kıştan henüz haber yoktu ve Akdeniz, klasik örtüsünün altında mevsime yine isyan ediyordu...

Bu sıcaklık, sahil bandında 1.5 kilometre uzunluğundaki bir alanı adeta narenciye bahçesine çeviren temalı heykellerin sevimliliğiyle daha da artmıştı...

Portakal, limon ve greyfurttan yapılmış çekici nesneler... Arabalar; aralarında caretta caretta kaplumbağalarının da bulunduğu hayvanlar, evler, çeşmeler, heykeller, köprüler hatta limon kokusu saçan salıncaklar...

5’incisi düzenlenen “Uluslararası Mersin Narenciye Festivali” bu yıl daha da coşkulu geçti... Etkinliklerde, 30 ülkeden katılımcılar gösteriler düzenledi, farklı kültürler kente hem renk, hem de neşe kattı...

Mersin Ticaret Borsası koordinatörlüğünde, Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin desteğiyle düzenlenen festivalde, sahil şeridini süslemek için 100 ton limon, portakal ve greyfurt kullanılmıştı. Süslemeler için 700 kişi günlerce çalışmış ve ortaya adeta birer sanat eseri çıkartılmıştı...

MERSİN’DE NARENCİYE MESAJI!..

Mersin bölgesinde, tarım alanları ve bahçeler çarpık kentleşmeden de nasibini aldığı için, festival aslında narenciyeye dikkat çekmek için düzenleniyor...

Festival İcra Kurulu Başkanı Abdullah Özdemir de açılışta zaten bu konuya dikkat çekti...

Karadeniz Bölgesi için fındık ne kadar önemliyse Mersin için de narenciyenin aynı ölçüde yaşamsal olduğuna dikkat çeken Özdemir şunları söyledi;

“Üreticinin emeğinin karşılığını alması için çaba harcıyoruz. Bu karşılığı yaşama geçirmek için narenciyede arz fazlasını eritmenin yollarını da bulmalıyız. Tüketim ve ihracatının arttırılması sağlanırsa sektör büyür. Tabi insan sağlığı için de narenciyenin önemi anlatılmalı... Genç nesillere sevdirmek için okullarda tıpkı sütte olduğu gibi ücretsiz narenciye dağıtılmalı...”

Mersin Valisi Özdemir Çakacak da “Özellikle narenciye festivali 5. yılı olmasına rağmen yakaladığı büyüklükle, sadece Mersinimiz için değil, ülkemiz için de birliğe ve beraberliğe vesile olmuştur” dedi.

Mersin Ticaret Borsası başarılı bir organizasyon yapmıştı. Keşke bölgedeki belediye başkanları da, Borsa Başkanı Özdemir’in narenciyeye dikkat çekmek için gösterdiği çaba kadar, narenciye bahçelerinin korunması için uğraşsalar...

Yoksa bu gidişle narenciye de tıpkı, limon ve portakaldan heykeli yapılmış kaplumbağalar gibi nesillerinin tükenmesi tehlikesiyle karşı karşıya kalacak!!!

ADANA’DA ‘CHP’NİN GURURU...’

Mersin’den dönerken, Adana’nın en çağdaş yerleşim bölgesi olan Çukurova ilçesine de uğradık...

Çukurova Belediyesi’ni Mart ayında göreve seçilen Soner Çetin yönetiyor... Görev süresi henüz 7 ay olmasına rağmen Adana’da halkla kaynaşması ve başarıları konuşuluyor...

Çetin her Cuma düzenlediği halk gününde, 20 bürokratıyla bölge insanının karşısına çıkıyor ve dinlediği sorunlara anında çözüm üretiyor...

Bu etkinlikler o kadar interaktif ve başarılı ki, bazen salonda anlatılan bir sorun toplantı bitmeden gideriliyor ve bu tabi ki büyük alkış alıyor...

Önceki gün Çukurova’da açılış ve temel atma töreni vardı. Her mahalleye yapılacak kreşlerin ilki hizmete sokuldu, devasa bir taziye evi ve sosyal etkinlik merkezinin de temeli atıldı.

İlçede yıllardır atıl durumda bekleyen “Türkiye’nin en büyük cem evi” ve kültür merkezini de Soner Çetin tamamlamış... Alevi yurttaşlar çok mutluydu...

Açılış gününde bölge insanının ona yönelik sevgi gösterisi CHP yöneticilerinin de dikkatini çekmiş olmalı ki, yerel yönetimlerden sorumlu CHP Genel Bakan Yardımcısı Veli Ağbaba, Çetin için “CHP’nin gururu” dedi...

CHP yöneticisinin bu övgüsü, aslında siyasetin yerel yönetimler üzerinden iktidara uzanabildiği bu ülkede, ana muhalefetin geleceği açısından da yaşamsal bir mesaj veriyor; “Soner Çetin’ler çoğalmalı...”