25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Liselerde isyan neyin işareti?..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Bu köşede hep vurguladık; gerici tayfası bir ülkeyi tamamen ele geçirmek için işe eğitimden başlanması gerektiğinin bilincinde...
İşte bu yüzden tarikatı, cemaati ve dinci partisi başta olmak üzere, cumhuriyetle kavgalı ne kadar güruh varsa yurt, okul ve dershane furyasından sonra şimdi de siyaset gücüyle bürokrasiyi ele geçirerek devletin altını oyuyor!.. Hem de sözde “eğitim” adı altında, gencecik zihinleri bağnazlıkla karartarak...
Baksanıza, bir yandan AKP’nin başlattığı sözde “imanlı gençlik” furyasıyla 60 bin olan imam hatipli öğrenci sayısı 1.5 milyonu aşarken, diğer yandan imam ve vaizler okul yöneticiliğine atanarak köklü kadrolaşmaya zemin yaratılıyor...
Bunun üzerine laik eğitim sisteminin genelgeler ve gerici yasalarla delik deşik edilmesi ve Atatürk’ü dışlayan müfredatı da eklerseniz, meydan tamamen şeriatçıların baskıcı zihniyetine kalıyor...
Özellikle siyaset muhalifleri Meclis’teki salı toplantılarında Erdoğan’a laf yetiştirme telaşıyla oyalanırken, eğitim sistemi molla-medrese stratejinin kuşatması altında bağnazlığı dayatmaya devam ediyor... Hem de son on yılda etkisini arttıran çok ürkütücü bir hızla...
CHP, MHP ve HDP ya kendi iç kavgaları ya da AKP’nin kısırdöngü yaratan oyalamaca siyasetinin peşinde sürüklenirken, ülkenin geleceği olan gençler de adeta kaderlerine terkediliyor... Velhasıl gençlik okullarda kuşatılırken, aslında ülke çökertiliyor...

Gençliğin Aydınlanma ateşi!..
Eğitim-İş gibi cumhuriyete inanan birkaç örgütlenme olmasa, bırakın gerici sistemle mücadeleyi, okullarda ve Milli Eğitim’de tarikatların ve cemaatlerin nasıl cirit attığından ve eğitimdeki kör sistemin neleri dayattığından kimsenin haberi bile olmayacak!...
Ancak Aydınlanma ruhunun çocukları umut verici hareketlerle ülkenin öyle kolay çökertilemeyeceğinin de sevindirici işaretlerini veriyorlar...
Baksanıza, muhalefet, medya ve kitle örgütleri eğitimdeki kuşatmayı ısrarla göz ardı edince, iş yine Atatürk’ün ülkeyi emanet ettiği ve Bursa Nutku’ndan görev çıkartan gençliğe kaldı...
Gerici eğitime ısrarla karşı çıkan ve her kırılmada meydanlara inmekten çekinmeyen “TGB” gibi birkaç örgütlenmenin yol göstericiliğinde yanan aydınlanma ateşinin yeni kıvılcımları da saçılıyor çevreye...
İşte geçen yıllarda, üniversitelerin mezuniyet törenlerinde laik eğitime dikkat çeken çıkışlar artık liselerde gençliğin bağnazlığa karşı uyanışını da gösteriyor...
Türkiye’nin köklü eğitim kurumlarından İstanbul Erkek Lisesinde de bağnaz eğitim dayatmasına öfke vardı... Okul müdürü Hikmet Konar konuşurken ona sırtlarını dönen öğrenciler ve veliler, okul binasına “yandaş değil, çağdaş idare” bayrağı asarak eğitimdeki kara zihniyete adeta sert bir tokat attılar...
İstanbul Erkek Lisesi’ndeki isyan Galatasaray Lisesi’nde de benzer bir öfkeye yol açtı... Öğrencilerin son aylarda okul yönetimine yönelik artan öfkeleri bu kez el ilanlarına yansıdı...
Okuldaki törende, “Hiçbir padişaha kölelik yapmamış müdür aranıyor” yazılı bildiriler dağıtan öğrenciler, Türkiye’nin bu önemli eğitim kurumunda da yandaş zihniyete izin vermeyeceklerini ilan ettiler...

Tokat gibi uyanış!..
İstanbul’un iki önemli eğitim kurumundaki öğrenci isyanını sakın ola kimse basite indirgemesin ve görmezden gelmesin...
Adeta “Gezi” ruhundan kıvılcımlar saçan bu tepkiler AKP iktidarının eğimde dayattığı gerici sistemin artık gırtlağa dayandığının da çok etkili işaretidir...
Bu işaret yalnızca iki okulu etkili ve çekici eğitim sisteminden uzaklaştıranlara karşı bir öfkeden ibaret de değil... Gençlerin isyanı, eğitimdeki bağnazlığın yol açtığı tehlikenin Türkiye’yi giderek daha fazla kuşatma başladığının da çığlığıdır...
Siyaset, medya ve kitle örgütleri, çağdaş eğitimden yana vakıf, dernek ve sendikalar bu çığlığı acilen duymalı, eğitimdeki kara tabloyu deşifre etmeli, gidişatı demokratik tepkilerle engellemelidir...
Aksine Meclis’teki muhalefetin körlüğü, duyarsızlığı ve demokratik kurumların vurdumduymazlığı devam ettikçe, AKP iktidarı döneminde zıvanadan çıkan molla-medrese eğitimi Türkiye’yi iyice dönüşü olmayan bir karanlığa sürükleyecektir...
Gençleri, okulları ve çağdaş eğitimi savunan eğitimcileri bu uyanışta yalnız bırakmayın... Yoksa onlar da avuçlarınızdan uçup gidecek...

Urfa’da uyuşturucu tuzağı!..
AKP’nin yerel ve genel seçimlerde yüzde 70’e varan oranda oy aldığı Urfa’da gençlik hızla elden çıkıyor... Bölgeden gelen haberlere göre, sokaklarda dolaşan uyuşturucu bağımlısı gençlerin sayısı hızla artıyor...
Urfa’da, özellikle Eyyübiye ilçesi başta olmak üzere kenar mahallelerde uyuşturucu satışı önlenemiyor!!! Uyuşturucu tuzağının son kurbanlarından biri de CHP Eyyübiye İlçe Başkanı Şaban Kılıç’ın 21 yaşındaki oğlu İ.K.
Vücuduna uyuşturucu madde enjekte ettikten sonra baygın halde bulunan genç hastanede yaşam mücadelesi verirken babası Şaban Kılıç’ın isyanı dünkü gazetelere şöyle yansımıştı;
“Eyyübiye’de uyuşturucu dağıtımı yapıyorlar. Gençler ölüme terk ediliyor. Akşamüstü gidip baksınlar Eyyübiye’de yerlerde kaç tane cenaze var!.. Herkes içmiş ve bir tarafa yatmış. Kimse bu çocuklara sahip çıkmayacak mı?.. Nereye götürelim bu çocukları? Kimse bizimle ilgilenmiyor. Çocuğum yoğun bakımda ve ne olacağını bilmiyorum.”
Şaban Kılıç’la dün ben de konuştum... “Urfa’da uyuşturucu almış başını gitmiş, devlet nerede” diye isyan etti...
O halde lafı uzatmayalım, Urfa valisi ve emniyet müdürüne soralım; Urfa’da neler oluyor?.. Uyuşturucu ağını kimler kurdu ve neden önlenemiyor?.. Şaban Kılıç’ın çığlığı neden duyulmuyor?..