20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Lübnan Hizbullahı-Rusya ilişkileri

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Büyük Şam coğrafyası, Birinci Cihan Harbinden sonra İngiltere ve Fransa tarafından beş devlete bölüştürüldü. Bu bölünme, günümüzde bölgemizi etnik ve mezhep temelde yeniden tanzim etmek isteyen ve Büyük İsrail amacına uygun hazırlanan Büyük Ortadoğu Projesinin temelini oluşturan, 1916 Sykes-Picot antlaşmasına binaen yapıldı. Bu sözleşmede Rus Çarlığı taraftı. Bu gizli ittifaka atfen, Anadolu’dan Filistin’e kadar uzanan coğrafyada yaşayan Doğu Ortodoks toplulukları Çarlık Rusya’nın himayesinde olacaktı.

SOVYETLER 2. DÜNYA SAVAŞI’NDAN SONRA SURİYE’DE ETKİLİ OLDU

1917 Ekim-Sovyet Devrimi Çarlık Rusya’yı Batı Emperyalist devletlerin sömürge projelerinden çıkardı. Sovyet Rusya’nın Şam coğrafyasına nüfuzlu girişi 2. Dünya savaşından sonra olmuştur. Suriye, Sovyet Rusya’nın bölgemizde etkin olmasını sağlayan en önemli müttefik olmuştur. Sovyetler Birliği’nin çözülme ve dağılma sürecinde Şam-Rusya ilişkileri büyük bir gerileme yaşadı. ABD’nin 2003 Irak işgali, Doğu Akdeniz’deki konumunu sağlamlaştırmaya yönelik çabaları, Arap Körfez ülkeleri üzerindeki mutlak hâkimiyet tamahları, Rusya’nın oksijeni durumundaki Suriye’nin Erdoğan iktidarı, Suudi hanedanlığı ve Katar Krallığı üzerinden kafeslenmesi sürecinde yeni Putin Rusyası Suriye ile yeni bir sayfanın açılması gerektiğini dayattı. Suriye’nin Sovyetler Birliği döneminden kalan borçlarının büyük bir kesimi silindi. Alınacak borç miktarının faizi lağva edildi. Suriye’yi razı eden bütün adımlar atıldı. Kalan borcun vadesi uzatıldı ve ihraç ettiği Suriye ürünleri karşılığında kapatması kabul edildi. Bütün bu adımlara karşılık, Suriye devleti ve bürokrasinde Batı ile ilişkilerde ısrar eden ve Rusya’ya karşı direnen önemli bir kesim var olmuştu. Bu kesim, Batı’nın Suriye’deki beşinci taburu gibi davranmaktaydı. Rüşvet, fesat, yolsuzluk, yoksulluk ve ahlaki çürümenin yaygınlaşması için var gücüyle çalışmaktaydı.

RUSYA, İRAN VE HİZBULLAH OYUNLARIN FARKINDA

“Arap baharı” olarak ortaya çıkan hadise sonucunda esas hedefin Suriye olduğu ve Suriye üzerinden Mısır, Lübnan, Filistin, Irak ve Türkiye’nin teslim alınmasının gaye edildiği aşikâr oldu. Suriye’yi tamamen kaybetmesi durumunda, Rusya’nın bölgemizdeki varlığına büyük bir darbe vurulacağı tarihi vakalar ile tescillidir. Bunun bilincinde olan Rusya, Suriye ve müttefikleri İran ve Lübnan Hizbullah’ı ile stratejik ilişkiler kurmaya yöneltti. Savaşın ilk dönemlerinde Rusya’da Suriye ile alakalı ortaya çıkan tereddütler, Suriye’nin sahada olağanüstü bir direnme göstermesi sonucunda yerini Suriye ile her alanda dayanışma ve Suriye’nin savaşı kazanması için gerekli askeri yardımların sunulmasına bıraktı. Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim’in açıklamalarına binaen, Rusya daha önceleri vermekte tereddüt ettiği S-300 dâhil stratejik silahları Suriye’ye vermeyi kabul etti.

PUTİN’İN ANKARA ARETİNİ ETKİLEYECEK

Rusya’nın Lübnan üzerindeki nüfuzu Suriye ve İran ile yaşadığı derin ilişkiler ile alakalıdır. Geleneksel olarak Lübnan, Suriye’nin yumuşak karnı olarak yaratıldı. Suriye’ye operasyonlar Lübnan üzerinden yapılırdı. Ancak Suriye’nin Lübnan’da başta Şii Hizbullah olmak üzere, en etkili Sünni, Dürzi ve Hıristiyan örgütlerle sağlam münasebetler kurması sonucu hem Lübnan’ın istikrarını hem de ABD, Fransa, Suudi hanedanlığı ve İsrail’i rahatsız edecek Lübnan askeri mukavemet yapılanmasını yarattı. Bu sebepledir ki, Suriye’deki savaş ile Suriye’nin zayıflatılması veya bertaraf edilmesi ile amaçlanan bir unsurda Lübnan’daki anti-Siyonist anti-Emperyalist cepheyi ortadan kaldırmak içindi. Bunu öngören Lübnan cephesi Suriye savaşına aktif dâhil oldu. Lübnan ordusu ve söz konusu cephe arasında sağlanan koordinasyon başta Suudi Hanedanlığı, Katar ve İsrail’in desteklediği dini-dar selefi örgütlerin Lübnan’da yaşam hakkı bulması önünde önemli bir engel oluşturdu. Lübnan sahasında hâsıl olan bu gelişmeler Rusya’yı Lübnan ordusu ama özellikle Hizbullah ile yakın ilişkiler kurmaya yöneltti. Rusya Dış İşleri bakan yardımcısının Hizbullah lideri hasan Nasrallah ile görüşmesi ve Rusya devletinin Hizbullah ile her türlü işbirliğine hazırız açıklamaları Putin’in Türkiye’ye yapacağı ziyarete ayrı bir anlam katmaktadır. Bu konuyu daha detaylı irdeleyeceğiz.