25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Lübnan’da Suriye’li mülteciler

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Fransız ve İngiliz sömürge işgal kuvvetleri 1920-1948 yılları arasında, Şam coğrafyasının merkezini oluşturan Suriye üzerinde önce dört yeni devlet inşa eder. 1920-1943 yılları arasında Şam’ın Güney Batısında yer alan Beyrut merkezli Marunî Katolik Hristiyan nüfuzu altında mezhep temelli Lübnan devleti tesis edilir. 1921-1948 yılları arasında Şam’ın Güney Doğusuna daha sonra adı Ürdün Haşimi Krallığı olarak değiştirilen Ürdün Krallığı kurulur.

Bu yapay oluşumun başına Osmanlıya karşı İngilizlerle işbirliği yapan Mekkeli Şerif Hüseyin’in oğlu Abdullah atanır. 1920-1936 yılları arasında Şam’ın Batısında yer alan Akdeniz sahil bölgesine Lazkiye merkezli bir Alevi devleti ilan edilir. 1920-1948 yılları arasında Filistin’e bir Yahudi devleti kurulur. 1918-1939 yılları arasında, Şam’ın Kuzey Batısına, Suriye adına yönettiği İskenderun Sancağı bölgesine 1938-1939 yılları arasında İskenderun Sancağı devleti (Hatay devleti) adıyla bir başka bağımsız devlet tanzim eder.

Bununla yetinmeyen sömürge işgal kuvvetleri Şam’ın merkezi konumundaki Suriye içinde Sünni, Dürzi, Hristiyan kantonların tesis edilmesini teşvik eder. İkinci Dünya Savaşından sonra Şam coğrafyası delik deşik edilmiş yamalı bir bohça misalidir.

Rahmetli Kemal Sunal’ın Metin Akpınar ile başrol oynadığı ve bir sabah uyanan insanların hudut denilen ucube illet ile akraba ailelerin ve bir bütün teşkil eden toprağın nasıl keyfi bölündüğünü anlatan Propaganda filmi bu coğrafyada yaşadığımız büyük bölünmenin sadece küçük bir versiyonunu takdim eder.

SURİYE LÜBNANLILARI AĞIRLADI

Bütün Şam coğrafyası sınırları gibi Lübnan-Suriye sınırının nerede başlayıp bittiği muammadır. Lübnan 2005 tarihine kadar Suriye ordusunun idaresinde yaşamıştır. Bu tarihe kadar zaten akraba olan Lübnanlılar Suriye’ye,  Suriyeliler de Lübnan’a kolayca ikamet edebiliyordu.

Lübnan’ın nüfusu 5 milyon. Ülkede 2 milyona yakın Suriyeli yaşıyor. 2006’da İsrail Lübnan’a saldırdığında 1 milyon Lübnanlı Suriye’ye geçti.

Suriye devleti ve toplumu Lübnanlılar için mülteci kampları inşa etmedi. Aksine gelen Lübnanlıları kendi vatandaşları gibi ve hatta çok daha iyi imkânlar sunarak ülkesinde abartısız VİP statüsünde ağırlamıştır. Suriye krizinden önce Lübnan’da kaçak ve resmi işçi statüsünde hayatlarını daim ettiren Suriyeli sayısı yarım milyon.

DEVŞİRME YURTLARI

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği resmi raporuna istinaden Lübnan’da 1 milyondan fazla kayıtlı Suriyeli mülteci var. Mülteci statüsünde Kayıtlı olmayan Suriyeli sayısı en az 500 bin. Lübnan’da mülteci Suriyeliler için kurulan kamplar tam bir rezalet ve felaket sembolü. Açlık, soğuk, hastalık, fuhuş, tıfıl yaştaki kızların evlendirilmesi huşuları tabloyu net olarak anlatmaya yetmez. Bu kamplar dini-dar terör örgütlerin genç devşirme yuvaları haline dönüşmüş.

Ürdün’deki Suriyeli mülteciler kampları cehennemin Dünyada vücut bulmuş halidir. BM kış uykusunda. Savaşları, mezhep fitnesini ve dini-dar terörü milyarlarca dolar ile besleyen Petrol Şeyhlikleri, eserleri olan bu kamplara lakayt durumda.

Yoksul ve umutsuzluktan yeni teröristler devşirme politikaları güdüyor. En nihayet aylardır Cumhurbaşkanı seçmekte aciz olan ve Suriye’nin sağladığı petrol, buğday ve diğer imkânlarla beslenen Lübnan hükümeti tarihinde ilk kez Suriyelilere vize uygulamasını başlatma kararı aldı. Suriye-Lübnan hudutları trajedinin daniskasını yaşıyor.

O hudutlardaki insanlık dışı muamele ve manzarayı görmeden tasavvur etmeniz zordur.

KİMSEDEN YARDIM DİLEMEDİ

Suriye, ABD’nin Irak’ı işgal ettiği dönemlerde işgal, katliam ve tecavüzlerden kaçan 3-4 milyon Iraklı mülteciye yurt oldu.

Bu büyük sayı mülteciler için kamplar kurmadı. Suriye vatandaşları gibi muamele gördüler. Suriye devleti ne Iraklı ne de Lübnanlı mülteciler için avucunu kimseye açmadı.

Kimseden yardım dilemedi. Mülteciler üzerinden getirim sağlama politikaları gütmedi. 1948’den beri Suriye’de yaşayan yarım milyon Filistinli için Suriye Anayasasına “Suriyeliler gibi muamele görür” maddesini koymuştur. Demokrasi ve ekonomik kalkınma yalanlarıyla Şam coğrafyasını paramparça edenler bugün de aynı yalan ve adiliklerle Suriye’deki savaştan kaçan mültecilere bakıyoruz namussuzluğu ile her mazluma vatan olmuş muhabbet ve kardeşlik coğrafyası Şam’a zulüm etmeyi sürdürüyorlar.