16 Nisan 2024 Salı
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Macron’un Çin’i dışlayan Rusya politikası

Ali Rıza Taşdelen

Ali Rıza Taşdelen

Gazete Yazarı

A+ A-

Bugün Fransa’nın evsahipliğinde, Biarritz kasabasında 3 gündür devam eden G7 Zirvesi’nin son günü. ABD, İngiltere, Almanya, İtalya, Japonya ve Kanada hükümet ve devlet başkanlarının katıldığı Zirveye Avustralya, Hindistan, Şili, Güney Afrika, Burkina Faso, Mısır, Ruanda ve Senegal de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından davet edildi.

MACRON’UN DİPLOMASİ TRAFİĞİ

Macron Zirve öncesi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’i Fransa’ya davet ederek görüştü. Bu yazıyı yazdığımızda Zirve henüz başlamıştı. Dolayısıyla sonuçlarına ilişkin net bir şey yazamayacağız. Ama Zirve öncesi yaşanan bu yoğun diplomasi trafiğinde neler görüşüldü aktarmaya çalışacağım.

Macron Uluslararası bir Zirveye ev sahipliği yapmanın avantajlarını kullanarak, davet ettiği ülkelerle ikili ilişkileri geliştirmenin ve güncel konuları görüşmenin fırsatını iyi değerlendirmiş oldu. Johnson ile Brexit, Modi ile Keşmir ve Zarif ile Nükleer Anlaşma konularını görüştü.

Bu görüşmelerinin yanında bir de Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile Paris’te Elysee Sarayı’nda bir araya geldi. Basınımıza yansıdı ama buraya da not düşelim: Macron, “Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki son girişimlerini uluslararası hukuka aykırı bulduğu, AB ve Fransa olarak Yunanistan ile tam bir koordinasyon içinde oldukları” açıklamasında bulundu.

MACRON PUTİN GÖRÜŞMESİ

Bu görüşmelerde en dikkat çekeni, Putin ile görüşmesi oldu. Son iki aydır ABD ile İran arasında arabuluculuğa soyunan Macron’un Putin’in desteğine ihtiyaç duyduğu değerlendirmesi yapılıyor. Elbette tek sorun İran değil! Macron, Putin ile ilişkilerini yeniden düzenleme kararlılığındaydı, İran nükleer anlaşmasının kurtarılmasının yanında Ukrayna-Kırım, Suriye-İdlib, Libya, ticaret savaşları ve Rus-Fransız ticari ilişkileri de ele alındı. Ayrıca Rusya’nın yeniden G7’ye katılması da gündeme geldi. Fakat önce Ukrayna dosyasında adım atılması bekleniyor. Ukrayna ve Kırım konusunda Putin geri adım atmadı ama Fransa, Almanya, Ukrayna ve Rusya’dan oluşan Normandiya Dörtlüsü’nün yeniden görüşmelere başlaması konusunda görüş birliğine varıldı. Bir soru üzerine Fransa Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin Normandiya Dörtlüsüne katılmasına karşı olduklarını açıkladı. Bu görüşmelerde Ukrayna’nın doğusunda yaşanan çatışmayı sona erdirmeyi ve siyasi çözümü öngören Minsk Barış Anlaşması yeniden işler duruma gelirse, Rusya’nın G7’ye yeniden katılması gündeme gelecek.

Fransa ve Almanya böyle düşünüyor. Macron hafta içinde Trump ile yaptığı telefon görüşmesinde konuyu dile getiriyor, Trump Fransa’ya gelmeden önce yaptığı açıklamada ‘Rusya yeniden G7’ye katılmalıdır’ açıklamasında bulundu. Macron’un Rusya’ya bakışı jeopolitik temele dayanıyor. Macron Rusya’nın Avrupa’ya dahil olduğunu düşünüyor. “Rusya stratejik, politik ve askeri bir güçtür... İttifaklara ihtiyacı vardır, kaderini seçmek durumunda olacak. Ben isterim ki Çin yerine Avrupa’yı seçsin. Eğer biz başaramazsak Çin’in uydusu olacak” diyor.

Başını Çin ve Rusya’nın çektiği Avrasya’nın dünyanın çekim merkezi olduğunu düşünürsek, gerileyen ve iflas eden Avrupa’nın liderlerinden Macron’un, Çin ile Rusya’yı birbirinden ayırmaya gücünün yetmeyeceği açık.

MACRON SURİYE’DE OYUNA DAHİL OLMAK İSTİYOR

Suriye konusunda aramızda ayrılıklar var diyor Macron ama Rusya olmadan da sorun çözülmez diyor. Fransa’nın Hollande döneminde Suriye’de oyun dışı kaldığını, yeniden diplomatik oyuna dahil olmak istediğini söylüyor. Görüşmenin ardından düzenledikleri ortak basın toplantısına İdlib’deki son gelişmeler damgasını vurdu. Macron, “Esad rejiminin Rusya’nın desteğiyle İdlib’e operasyon başlattığını, sivillerin korunması ve Soçi’de varılan ateşkes anlaşmasına uyulması gerektiğini” söyledi.

Bunun üzerine Putin net konuştu: “Suriye’de, bir bölgenin askerden arındırılması konusunu konuştuğumuz Soçi’de, bölgenin yüzde 50’si teröristler tarafından kontrol ediliyordu. Şimdi yüzde 90’a ulaştı. Daha da tehlikelisi, militanların bu bölgeden dünyanın diğer bölgelerine aktarıldıklarını görüyoruz. Bu nedenle Suriye ordusunun bölgedeki terörle mücadelesini ve bu bölgenin terörist eylemlerden arındırılması çabasını destekliyoruz.”

SÜREÇ OLUMLU AMA

Fransa’nın Rusya ile ilişkileri ve İran nükleer anlaşmasını savunma ve İran’a yaptırımlara karşı çıkma süreci olumlu işliyor. Ama Macron, aynı zamanda Doğu Akdeniz, NATO ve Afrika’da hatta ABD’nin Pasifik’te Çin’i kuşatma planları içinde Atlantik cephesinde yer alıyor.

Macron olumlu adımlar atsa da ABD ile Asya arasında zikzaklar çizmeye devam ediyor. Atlantik Cephesi’nde sular durulmayacak gibi. Bu durum G7’ye de yansıyacak görünüyor. Gündemi İran, Suriye ve ticaret savaşları olan Zirvede ortaya çıkan sorunları önümüzdeki hafta ele alacağız.