20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Mavi balina, momo ve diğerleri

Defne Tamar Gürol

Defne Tamar Gürol

Eski Yazar

A+ A-

Perşembe sabah işe gitmek için hazırlanırken bir yandan da tele-vizyonun sesi geliyor. Ulusal Kanal’da Can Karadut’un konuğu Türkiye Liseliler Birliği Genel Sekreteri Furkan Kaplan mavi balina ve momo ile ilgili konuşuyor. Kulak kesildim. Çok önemli bir noktaya parmak bastığını fark ettim. Adı geçen bu uygulamaların ‘oyun’ değil ‘virüs’ olduklarını söyledi. Ne kadar doğru, bizler ‘oyun’ dedikçe mavi balina ve diğer çocuklarımızı esir eden uygulamaları masumlaştırmıyor muyuz?
Mavi balina bir süredir ‘oyun’ görüntüsü altında gençleri tuzağına düşüren, onları intihara sürükleyen, toplumun ve basının endişe ile izlediği, bir çeşit ‘virüs’. Momo ise teyit.org tarafından var olmadığı duyurulmuş, ancak toplumda endişe yaratarak ‘virüs’ görevini yerine getirmiş bir başka uygulama. Yarattığı bu endişenin yararlı bir yönü olduğunu gözden kaçırmamak gerek. Momo, ailelerin çocuklarını sadece mavi balina hakkında bilgilendirmeleri, uyarmalarının yeterli olmadığını, çocukların başka yeni uygulamalarla da zehirlenebileceğini hatırlatmış oldu. Rivayete göre çocuk internette herhangi bir şeyle meşgul olurken birden reklam girmiş gibi ekranda momo beliriyor, çocuklar isteseler de reklamları kapatabildikleri gibi momoyu kapatamıyorlar, momo çocuklara kendilerine zarar verecekleri bazı emirler veriyor, kimseye söylememesini, birine söylerse çocukların en büyük korkularından biri olan gece (yani karanlıkta) gelip zarar vereceğini söylüyor. Bu asparagas haber ailelere bir strateji belirlemeleri gerektiğini hatırlatmış oldu.

ÇOCUĞU SOKAKTA YALNIZ BIRAKMAK
Çocuklarımız kaç yaşında sokağa tek başına çıkabiliyor? İnternet sokak gibidir. Orada her şey bulunur. Bilgi de, eğlence de, insanlar da... Tek başlarına sokağa çıkmaya izin vermediğimiz bir yaşta, internetle ve oyunlarla baş başa bırakıyoruz. Çocuklarımızı sokakta başı boş bırakmadığımız gibi internette de başı boş bırakamayız. Hangi sitelere giriyor, hangi oyunları oynuyor, kimlerle sohbet ediyor bilmemiz gerekir. Mavi balina uç bir örnek olabilir, ancak oynadıkları diğer oyunların da birçok tehlike barındırdığını unutmamak gerek. Oyunlar yolu ile çocuklarımızın nasıl yönlendirildiğini hayal bile edemezsiniz. Çocuklar arasında popüler olan ve masum görünen pek çok oyun, bilinçdışı birçok mesaj vermektedir.
Kimlik bilgileri, telefon numaraları, hangi şehirde, hangi okulda oldukları gibi kişisel bilgileri paylaşmamaları konusunda uyarmamız önemlidir. Kişisel bilgileri talep eden site ve oyunlardan uzak durmaları gerektiğini öğretmemiz gerekir. Sosyal medya hesaplarının da çok erken yaşta açılmaması, açıldıktan sonra ise denetlenmesi önemli bir başka konudur.
En önemlisi bizim akıllı telefon ve tabletle ne kadar zaman geçirdiğimizdir. Çocuklarımızın bizi model aldığını unutmayalım. Ekran başında geçirdiğimiz süreyi ve ne ile meşgul olduğumuzu gözden geçirmemiz, çuvaldızı önce kendimize batırmamız gerektiğini akılda tutmalıyız.
Nereye gitsem çevrede 2-3 yaşından itibaren çocukların önünde bir akıllı telefon ve çizgi film izleyen çocuklar. Geçen gün metroya bir anne ve 3-4 yaşlarında kızı ile birlikte bindik. Anne yer boşalınca kızını oturttu, kendi kızının başında ayakta duruyordu. Bir baktım akıllı telefonu açmış, kızın eline vermiş. Dehşet vericiydi. O kız telefona baktığı için çevresinde neler olup bittiğini gözlemleme şansı olmadı, insanları tanıyamadı, belki de en önemlisi sıkılamadı. Gençlerin en büyük korkusu sıkılmak. Sıkıldıkları zaman ne yapacaklarını bilemiyorlar. Sıkılmalarına ve sıkıldıkça yaratıcı oyunlar geliştirmelerine izin vermezsek, her an akıllı telefonlar, tabletlerle onları iki boyutlu bir dünyaya hapsedersek, büyüdüklerinde de kendilerini oyalayacak şeyleri bulacak kadar sıkılmaya tahammül edemeyeceklerdir. Sonra madde kullanımı neden yaygınlaştı diye soruyoruz. Çocuklukların her an, en kısa yoldan, hiç çaba harcamadan doyuma ulaşmalarını sağlarsak, büyüdüklerinde de aynı beklenti içinde olacaklar ve bunu madde kullanımında arayabileceklerdir.
Peki ne yapacağız? Türkiye Liseliler Birliği yeni bir çalışma başlatıyor! Liseliler Mavi Balina’ya Karşı Buluşuyor. Siber zorbalığa karşı TLB ile yaşa sloganı ile 17 Mart Pazar günü saat 15:00’te Kadıköy Süreyya Sineması önünde bir basın açıklaması yapacaklar. Çocuklarımızla birlikte orada geleceğimizi korumak için bu girişimin bir parçası olmak ne kadar önemli. Pazar günü görüşmek dileği ile...