25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Medeni Yasa yerine Mecelle isteniyor

Medeni Yasa yerine Mecelle isteniyor
A+ A-
TARİHÇİ / Mustafa SOLAK

17 Şubat 1926’da kabul edilen Medeni Yasa kadın-erkek eşitliğinin ve böylece demokratikleşmenin, çağdaşlaşmanın önemli adımlarından biridir.

Medeni Yasaya yazdığı gerekçede Mahmut Esat Bozkurt, yeni yasaya ihtiyacın dinin değişmez doğasının bütün ihtiyaçları karşılaşmaktan uzak olduğundan dolayı ihtiyaç duyulduğunu açıklar ve Mecelleye şöyle karşı çıkar:

“Mecelle'nin temeli ve ana çizgileri dindir; oysa insanlık yaşamı, her gün, hatta her an köklü değişimlerle karşı karşıyadır. Bunun değişimleri, yürüyüşü, hiçbir zaman bir nokta çevresinde saptanamaz ve durdurulamaz. Yasaları dine dayalı devletler kısa bir zaman sonra yurdun ve ulusun isterlerini karşılayamazlar. Çünkü dinler, değişmez kurallar kapsarlar. Yaşam yürür; gereksinimler hızla değişir; din yasaları, her ne olursa olsun ilerleyen yaşamın karşısında, biçimden ve ölü sözcüklerden ileri bir değer, bir anlam taşıyamazlar. Değişmemek, dinler için bir zorunluluktur. Bu nedenle dinlerin yalnız bir vicdan işi olarak kalması, çağdaş uygarlığın temellerinden ve eski uygarlıkla yeni uygarlığın en önemli ayırıcı niteliklerinden biridir. Köklerini dinlerden alan yasalar, uygulandıkları toplumları ilkel çağlara bağlarlar ve ilerlemeleri engelleyici belli başlı neden ve etkenler arasında bulunurlar. Türk ulusunun alın yazısının, bugünkü çağda bile ortaçağ düzen ve kurallarına bağlı kalmasında, dinin değişmez kurallarından esinlenen yasalarımızın en güçlü etken olduklarından kuşku duyulmamalıdır.”

MEDENİ YASANIN GETİRDİĞİ ÖNEMLİ HAKLAR

1) Resmi nikâh zorunlu hale getirildi.

2) Tek eşli evlilik zorunlu hale getirildi.

3) Mirasta kız ve erkek çocukların eşit pay almaları sağlandı.

4) Tek taraflı olarak erkeklerin olan boşanma hakkı eşit koşullarla kadınlara da tanındı.

5) Kadınlara istedikleri işte çalışabilme hakkı tanındı.

6) Patrikhane ve konsoloslukların yargı yetkileri sona erdi.

7) Laik hukuk anlayışı toplumun her kesiminde uygulanır duruma geldi.

8) Türkiye’de hukuk birliği sağlandı.

Bugün de Özgecanlarımız katledilir, tarikat yurtlarında kızlarımız yanarak ve tecavüzcüsüyle evlendirilmek istenerek, çocuk yaşta evlenmeyi özendiren düzenlemeler yapılarak, müftülere nikah yetkisi verilerek kızlarımız ve kadınlarımız köleleştirilmek isteniyor. Emeği ve cinsliği sömürülen köleler.

MAHKEMEYE ÇIKMAKSIZIN BOŞAMA (TALAK)

Müftülere nikah yetkisi tanınırsa yarın da boşama yetkisi de tanınabilir. Bu durum ders kitabında anlatılan talakı gündeme getirir. İmam hatip liselerinde okutulan Fıkıh kitabına göre Talak kocanın tek taraflı irade beyanıyla eşini boşamasıdır. Mahkeme önüne çıkmadan, koca kadına kızdığında sadece 3 kere “boş ol” diyerek boşayabilir. Medeni yasaya açıkça aykırı bir durum. Eşlerin boşanıp sonra tekrar evlenebileceğine yönelik geçici evlenme engelleri şöyle sıralanmıştır:

“• Müslüman erkek müşrik kadınla, Müslüman kadın da Müslüman olmayanlarla evlenemez.

• Koca üç talakla boşadığı kadınla evlenemez.

• Bir kadın bir erkekten fazla kişiyle, aynı anda evlenemez.

• Bir adam aynı anda kadının teyze, hala ve kız kardeşi ile evli olamaz.”[1]

ERKEK BİRDEN ÇOK KADINLA EVLENEBİLİR

Erkek, evleneceği kadınlar akraba olmadıkça birden fazla kadınla evlenebilir. Eski eşe geriş dönüş yolu ise “Fıkıh Okumaları” kitabında Bakara suresinin 228-229. ayetlerine dayanılarak açıklanmaktadır:

“Bir erkek, üç kere boşadığı hanımı ile artık evlenemez. Buna göre bir erkeğin üç talak ile boşadığı kadın, başka bir erkek ile normal bir şekilde evlenip bu ikinci kocasından normal bir şekilde boşanması veya bu ikinci kocasının ölmesi hâlinde eski kocası ile tekrar evlenebilir.”

Yeni koca, annesi ile zifafa girmediyse, kadının kızıyla yani, adamın üvey kızıyla evlenmesinde günah olmadığı belirtilmektedir.[2]

EŞİT MİRAS PAYI KALDIRILABİLECEK

Mirasın paylaşılması hususunda miras bırakanın (murisin) mal varlığından borçları ödendikten sonra paylaşım Medeni yasaya aykırı şekilde hükme bağlanmıştır:

“Peşinden mal varlığının Dahası 1/3’ünü geçmeyecek ölçüde vasiyetleri yerine getirilir. Bir kimse mirasçıya vasiyette bulunamadığı gibi mirasçılar dışında yapacağı vasiyet de 1/3’ten fazla olamaz. Vasiyetin ifası ile birlikte geriye kalan malı, mirasçıları arasında usulüne uygun şekilde paylaştırılır. Mirastan kimin ne kadar pay alacağı bizzat Kur'an-ı Kerim tarafından belirlenmiştir.”[3]

MEDENİ YASA'YA KARŞI ÇIKILIYOR

Fıkıh Okumaları kitabında ise eş adaylarının birbirlerini “bir dereceye kadar” görüşmesi önerilerek tarafların “yanlarında üçüncü bir şahsın -tercihen kızın bir yakını- bulunması” kaydıyla biraraya gelebilmelerine izin verilmektedir. Dahası buluğa ermiş herkesin evlenebileceğinden bahsedilerek Medeni yasamızdaki evlenme yaşına karşı çıkılmaktadır. Buluğ çağının ne olduğu belirsizdir. Dolayısıyla buluğa erdiği düşünülen 10 yaşındaki çocuk da evlendirilebilecektir.

Sadece yaş değil ilan, memur, hukuka geçirilmesi (tescil) konularında da Medeni Hukuka bağlı kalınmak istenmediği şu cümlelerle açıkça ortaya konuyor:

“Dinîn-hukukun koymuş olduğu mevcut şekil şartları yeterli olmayacak olursa nikâhın dinen-hukuken geçerli olması için toplumsal maslahat adına devletin ‘nikâhın ilan edilmesi, evlenmede yaş sınırının konulması, devlet memurlarınca icra edilmesi ve tescil edilmesi’ gibi yeni şekil şartları koymasında İslam hukuku açısından bir engel yoktur.” [4]

Beylerin hanımların emrine girmesi kıyamet alametiymiş!

Akaid ders kitabında kıyamet alametleri arasında beylerin hanımların emrine girmesi, kadınların sosyal konum açısından ön plana çıkarılması, köle kadının efendisini doğurması gibi hadisçi Buhârî, Müslim, İbn Mâce, Tirmizi’den nakledilerek verildi.[5]

KADIN KOCASINA İTAATKÂR OLMALI

Fıkıh ders kitabında “Muamalât ve Ukûbât” ünitesinde işlenen nişan, evlenme, miras emeğinin, cinselliğinin sömürüldüğü bir bakışla ele alınıyor. MEB, evlilik hayatının mutlu ve huzurlu sürebilmesi için getirilen kurallar arsında “kadının kocasına itaatkâr, kocanın karısına şefkatli yaklaşması”, “kocanın ailenin geçimiyle sorumlu tutulması, kadının da çocukların bakımını üstlenmesi” de var.[6]

Ders kitabında nikâhın gerçekleşmesi için de velinin söz sahibi olması gerektiği mezheplere göre ele alındı. İfade şöyle:

“Evlilik her ne kadar bir erkek ve kadın arasında olsa da kız ve erkeğin ailesini etkilediğinden İslam hukukçuları özellikle kızın ailesinin nikâha müdahil olabileceğini söylemişlerdir. Bu şart Malikîler, Şâfiîler ve Hanbelîlere göredir. Ebû Hanîfe’ye göre kızın evleneceği erkek kıza denk değilse (küfüvvet yoksa) kızın velisi evliliği feshettirebilir.”[7]

Koca, üvey kızla evlenebilecek

Dahası yeni koca, annesi ile zifafa girmediyse, kadının kızıyla yani, adamın üvey kızıyla evlenmesinde günah olmadığı belirtilmektedir.[8]

Mecelle’ye yol alınıyor

Fıkıh dersinde öyle bir konu var ki fıkhın günümüzde de kanunlaştırılması isteniyor. Konunun adı “Fıkhın Kanunlaştırılması”. Fıkıh tarihinde kanunlaştırma çalışmalarının açıklandığı kazanımda “Mecelle başta olmak üzere günümüze kadar İslam dünyasında yapılan kanunlaştırma çalışmalarına örnekler verilecektir” [9] ifadesiyle günümüzde kadar gelen kanunlaştırma çabalarından bahsetmek suretiyle “fıkıh modern yasaların yerine mi ikame edilmek isteniyor?” sorusunu akla getiriyor.

Diyanet de MEB’e benzer şekilde buluğ, talak gibi kavramlara dair hüküm veriyor. https://kurul.diyanet.gov.tr/Konu-Cevap-Ara/166/aile-hayati-evlilik--nikah- sayfasına göz atarsanız Diyanet’in şu sorulara yanıt verdiğini göreceğiz.

Ehl-i kitaptan biri ile evlenilebilir mi?

Müslüman kadın gayrimüslim bir erkekle evlenebilir mi?

Boşama yetkisinin eşe veya başkasına devredilmesi mümkün müdür?

Zifaf olmadan boşamanın hükmü nedir?

Öfkeli iken yapılan boşama geçerli midir?

Böyle bir durum sadece kadının köleleştirilmesine değil kadını, aklı dışladığı için bilim üretimini de engeller ve ülkemizi emperyalizmin denetimine daha fazla sokar. Ayrıca dinsel temelde ayrıştırılan toplum, “millet” olarak kalamaz. Ülkemiz dinsel anlayış yönünden çeşitlidir. Yasaları, ders kitaplarını dine dayandırmak Irak’ta, Suriye’de olduğu gibi emperyalizm dinsel grupları iç savaş yaratmak için yönlendirmesine neden olur. Milletin olmadığı yerde milli, üniter devlet de kalmaz, parçalanırız.

Müftüye nikah yetkisine olduğu gibi daha sistemli ve sıkıntılı olan müfredata ve ders kitaplarına karşı mücadeleyi büyütmeliyiz. Mesele sadece kadınlar değil milletimiz, milli devletimiz ve geleceğimizdir.

NOT: Ders kitaplarında kadının köleleştirilmek istenmesine dair “Laikliği Doğru Anlamak” ve bu ay sonu çıkacak “Gayrimilli Eğitim” kitaplarımı inceleyebilir.

Medeni Yasa yerine Mecelle isteniyor - Resim : 1

DİPNOT

[1] Fıkıh ders kitabı, s.184.
[2] Fıkıh Okumaları ders kitabı, s.104-105.
[3] Age, s.187.
[4]Age, s.98-103.
[5] Akaid ders kitabı, s.152.
[6] Fıkıh, s.182.
[7] Age, s.184.
[8] Age, s.104.
[9] Anadolu İmam Hatip Lisesi Meslek Dersleri Öğretim Programları, 2018, s.20.

Son Dakika Haberleri