25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Medrese-molla-mürit kuşatması yetmedi mi?

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Şu kuşatma zincirine bakar mısınız lütfen... AKP iktidarı, bir günde ülkedeki 5 bin okulu imam hatibe dönüştürerek eğitim sistemini altüst ederken, Meclis'teki muhalefet bile başını kuma gömmüştü...

Sanki imam hatip kökenli mürit militanlar CHP, MHP ve BDP'ye oy verecekmiş gibi tek bir muhalefet partisi bu derin kuşatmaya karşı durmamıştı!.. Ne yazık ki, gerici çevrelerden oy gelecek düşüyle, karanlığa neredeyse alkış tutulmuştu!..

Sonunda zaten tarikat ve cemaatler nedeniyle molla-medrese-mürit düzenine terkedilen eğitim kurumları iyice militan yetiştirecek merkezlere dönüştürüldü...

Yani Erdoğan'ın "herkes imam hatipli olacak" rüyası için Tehvid-i Tedrisat'ın temeline dinamit konuldu... Ve "444" tuzağıyla kuşatılarak karanlığa sevkedilen eğitim sistemi gerici politikalara kurban edildi...

Kuşatma bununla bitti mi peki?.. Ne yazık ki bitmedi ve tam aksine daha da katılaştırıldı!.. Okullar imam-hatiplere dönüştürülür de, mollalar eksik olur mu hiç?.. Madem ilkokuldan üniversiteye kadar mürit militanlar yetiştirilecek o halde tarikat-cemaat sempatizanı olan öğretmenlerin yanısıra okulları bir de imamlarla donatmak gerekiyormuş...

AKP iktidarında da bu yapılıyor işte... Trilyonlarca bütçesi olan Diyanet İşleri Başkanlığı işte bu kadro takiyesi için kullanılıyor!.. Yani orası eğitimin mollalaştırılmasında bir köprü görevi de üstleniyor!..

Baksanıza, Diyanet kadrosunda bulunan 5 bin 360 personel son 10 yıl içinde öğretmen olarak Milli Eğitim Bakanlığı'na geçiş yapmış... Bu bürokrasi oyununu açıklayan CHP İstanbul milletvekili Nur Serter, "Bu siyasi ve ideolojik bir kadrolaşmadır" demiş...

Peki, aslında nedir imam-hatiplerin misyonu?.. Ülkenin din adamı gereksimini karşılamak, camilere, ibadet merkezlerine imam ve vaiz yetiştirmek mi yoksa devletin tüm birimleriyle mollalaştırılmasına katkı sunmak mı...

Ne işi var cami imamlarının eğitim sisteminin içinde?.. Söyler misiniz; AKP iktidarı eğitimi mollalaştırırken, mürit zihniyetten oy bekleyen muhalefet de susarsa bu ülkede laik eğitimden eser kalır mı?.. Velhasıl kuşatma-gaflet ikilisi elbirliğiyle yürüyor ki, vay memleketin haline!..

Bakırköy'ün Ateş'ine yolsuzluk davası...

Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen'i bu köşenin müdavimleri de tanıdı... Adı yolsuzluk soruşturmaları ve davalarıyla anılan, yeşil alanları imara açan, belediyenin kültür merkezini yok pahasına satan ve halktan kopuk olduğu için kitlelerin nefret ettiği bir siyasetçi...

Erzen, bir zamanlar CHP kurultayında yumruk yediği Mustafa Sarıgül'le arayı düzeltmek için aracıların peşinden koşarken yeni bir yolsuzluk davasıyla daha karşı karşıya kaldı...

Erzen ve ekibi, belediyenin "kadın sağlığı tarama projesi" işini, belediyede çalışan bir görevlinin akrabalık ilişkisi olan hastaneye verince kurumu milyonlarca lira zarara uğratmakla suçlanıyor.

İçişleri Bakanlığı, Erzen'in yargılanmasına izin vermiş, Danıştay da Erzen'in yaptığı itirazı reddetmiş...

İstanbul Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, 21 Ekim 2013 tarihli kararına göre Erzen ile belediyenin ihale komisyonu başkanı Levent Görnaz ve Belediye Başkan Yardımcısı Bahar Sunman'ın da aralarında bulunduğu 9 görevli, 5.5 milyon TL tutarındaki ihaleye fesat karıştırmak suçundan yargı önüne çıkacaklar...

Bakırköy'de şaibe bitmiyor...Yolsuzluk ve rant iddiaları nedeniyle ana muhalefeti Bakırköy'de iyice eriten Ateş Ünal Erzen'i CHP'nin hangi MYK üyeleri ne tür bir ilişkiyle koruyor acaba?.. Kılıçdaroğlu'nun, Bakırköy'ün konuştuğu tuhaf ilişkilerden ve koruma zırhından haberi yok mu?.. Bakırköy'deki rezaletlere daha ne kadar göz yumulacak?..

Bakalım şaibeleri İstanbul'un dilinde olan Erzen'in yerel seçimlere kadar kaç yolsuzluk dosyası daha mahkemelere düşecek?..

Ve şu meşhur "otelde cinayet" olayının ardından bir vali yardımcısının Erzen ve yardımcısıyla ilgili şok iddiaları ne zaman patlayacak?..

Hakan, Sarıgül'ün avukatı mı?..

Dünkü Aydınlık'ın "Medyanın Halleri" sayfasında, Hürriyet'te yazan Ahmet Hakan'a net bir yanıt verilmişti... Çünkü Hakan, 19 Kasım'daki köşesinde "Aydınlık gazetesi ne yapıyor?. O da bel üstü, bel altı dinlemeden Sarıgül'e çakıyor" diye saçmalamıştı... Aydınlık editörleri de işte bu yüzden "Yalan yazma Ahmet Hakan" başlığını atmıştı...

Hakan yalan yazıyor çünkü Aydınlık bel altıyla-üstüyle ilgilenmiyor... Çünkü bu gazetenin kimseyle kişisel bir meselesi yok... Asıl soru; Aydınlık'ın, siyaseti rantçılığa dönüştürenleri deşifre etmesi Hakan gibileri niçin rahatsız ediyor?..

Baksanıza, Ahmet Hakan ne hikmetse yolsuzluk nedeniyle partisinden atılan Sarıgül'e avukatlık yapmaktan kaçınmıyor... Onu sürekli köşesinde pohpohluyor, şaibeli anketörleri televizyon programına çıkartarak Sarıgül reklamı yaptırıyor...

Peki nedir bu Ahmet Hakan'daki müthiş Sarıgül aşkı?.. Bu köşede iki kez "Sarıgül avukatlığının arkasında ne var" diye sorduk ama Ahmet efendi ne hikmetse sustu!.. Üçüncü kez soruyoruz; Şişli Belediyesi'nden hangi yazarın kardeşi reklam işi alıyor?.. Kimse medya balonlarını şişireyim derken Şişli Beledeyesi'ndeki rezaletleri de, Sarıgül'ün gerici-bölücülerle ittifak çabalarını da örtbas edemez... Hem bir gün adama sorarlar, bu avukatlığı neyin karşılığında yapıyorsun diye?..

Atatürk'e ceza rezaleti!..

Rezalet önce Denizli'de ortaya çıktı... Bir polis memuru, bir otomobilin üzerindeki Atatürk çıkartmasını sökmek için sürücüyle tartışınca halk galeyana geldi...

İkinci rezalet Bursa'nın Osmangazi ilçesinde yaşandı ve halkın öfkesini çekti. Trafik polisleri, aracının üzerindeki Atatürk çıkartmasını sökmeyen taksi şoförüne 77 lira para cezası kesmiş...

Taksici Nusret Bülent Tekcan da "cezayı öderim çıkartmayı sökmem" diyerek Atatürk'e bağlılığını haykırmış...

Besteci Hasan Cihat Örter'in de, Türk bayraklı tişört giydiği için Üsküdar Kaymakamı Mustafa Güler tarafından 189 TL para cezasına çarptırıldığı unutulmasın...

Peki, ne oluyor bu ülkede böyle?.. Atatürk ve Türk Bayrağı suç unsuru mu oldu?.. Bu ülkede otomobillerin üzerinde gerici-bölücü içerikli sloganlar ve flamalarla cirit atılırken, devletin kimi işgüzar polisleri ve kaymakamları Atatürk ve Türk Bayrağı üzerinden halkı galeyana mı getirmek istiyor?..

İçişleri Bakanı acaba trafik polisleri arasında yaygınlaşan bu Atatürk karşıtlığının gerekçesini soruşturacak mı?..