29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Darbenin siyasi ayağında kimler var’ sorusu yanıtsız kaldı

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde oluşturulan Araştırma Komisyonu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla aniden çalışmalarını durdurdu. Al Monitor Türkiye'den Sibel Hürtaş, bugünkü yazısında komisyonun cevap aramdığı soruları öne çıkardı. İşte o yazı:

‘Darbenin siyasi ayağında kimler var’ sorusu yanıtsız kaldı

“15 Temmuz gecesi Hükümet ile darbeciler arasında bir pazarlık yaşandı mı?” ve “Darbenin siyasi ayağında kimler vardı?” Bu kritik soruların yanıtlarını bulmak için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde oluşturulan Araştırma Komisyonu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla aniden çalışmalarını durdurdu.

Araştırma Komisyonu Meclis’teki tüm partilerin görevlendirdikleri milletvekilleriyle oluşturulmuştu. Ekim ayında çalışmaya başlayan komisyonun bütün oturumları AK Partililer ile muhalefet vekillerinin tartışmalarına sahne oldu. Zira CHP’liler darbe gecesi bir pazarlık olup olmadığı sorusunu sormak için MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın ifadeye çağırılmasını istediler. Ancak AK Partili komisyon üyeleri bu talebi reddetti.

Hükümet darbenin ardından bu ve benzeri iddiaların kamuoyunda tartışılması konusunda çekimser davranıyor. Hatta AK Parti’nin geçmişte Fethullah Gülen ile kurduğu samimi ilişkinin gündemde tutulması, siyasi iktidarı oldukça rahatsız ediyor.

Bu tartışmaların önünü kapatmak isteyen AK Partili üyeler komisyonda farklı bir strateji izledi. Fethullah Gülen’in varlık gösterdiği 40 yıl boyunca tüm siyasi iktidar tarafından desteklendiği tezini kuvvetlendirmek için eski siyasetçileri ve askerleri komisyona davet etti. Ancak süreç hiç de böyle işlemedi. Mesela eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, “Benim dönemimde bu yapılanmadan kimse etkin bir göreve gelmedi” diyerek, Emniyet’teki FETÖ’cü yapılanmanın sorumluluğunu AK Parti’ye yükledi. Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün “Hükümeti FETÖ’ye karşı uyardık ama bir şey yapmadılar” sözleri de çok tartışıldı. Bu ifadeler AK Parti’yi zor duruma sokunca Cumhurbaşkanı Erdoğan ani bir kararla komisyonun çalışmalarını bitirmesini istedi.

AK Partili üyeler komisyon çalışmalarını ani bir kararla bitirdi ve aynı hızla bir rapor kaleme aldı. 22 Aralık günü basına sızan taslak rapor AK Parti’nin komisyon çalışmalarında başarılı kılamadığı stratejiyi tam anlamıyla yansıtıyor. Raporda FETÖ örgütünün 2000’li yıllarda başlayan AK Parti iktidarının öncesinde, 1970’den 1990’ların sonuna kadar tüm siyasi iktidarlar tarafından güçlendirildiği, dahası MİT, CIA ve ABD tarafından desteklendiği iddiaları yer alıyor. Gülen-ABD ilişkisine geniş yer verilen raporda, ABD Başkanı Barack Obama’nın akraba çocuklarının Kenya’daki Gülen okullarında ücretsiz okutulduğu yazıyor.

FETÖ-AKP ilişkisine dair tek ifade Fethullah Gülen’in AK Parti’nin iktidar olmasının ardından Hükümet’e yakın bir görüntü vermek istediği yönünde. Buna karşın raporda skandal itiraflar da yer alıyor. Gülen örgütünün en önemli gelir kaynakları olarak kamu teşvikleri, kamu ihaleleri ve belediye hibeleri sayılıyor. Üstelik kamu ihalelerinin Gülen’e haraç veren iş adamlarına aktarıldığı itirafı yer alıyor. Rapor 2013 yılına kadar “cemaat” olarak tanımlanan Gülen yapılanmasının Erdoğan ile Gülen’in arasının açıldığı 2013’ten sonra “terör örgütü” olarak tanımlanması gerektiği görüşünde. Bu tanımlama önümüzdeki dönemde yapılacak FETÖ yargılamalarından AK Parti’yi kurtaracak en önemli argüman.

Komisyonun kuruluşuna neden olan “15 Temmuz gecesi ne oldu?” sorusuna gelince, raporda bu bölümde yapılan açıklamalar gece gerçekleşen saldırı eylemlerine ilişkin basında çıkan haberlerden ileri gitmiyor.

CHP’liler rapora da komisyonun çalışma usulüne de tepkili. Zira MİT Müsteşarı ve Genelkurmay Başkanı’nın komisyona çağırılmaması nedeniyle çalışmaların tamamlanamadığını söylüyorlar. CHP’liler yaptıkları basın toplantıları ve sosyal medya açıklamalarında 15 Temmuz gecesinde yaşanan bazı olayların halen karanlıkta olduğunu söyleyerek AK Parti’yi gerçekleri sümenaltı etmekle suçluyorlar.

Örneğin bir subay darbe günü sabah saat 11’de MİT’i uyardığını söylemiş, tutuklu bir asker ise darbe günü akşam sekiz buçuğa kadar MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Genelkurmay Karargâhı’nda olduğu yönünde ifade vermişti. CHP’li vekiller Fidan ve Genelkurmay Başkanı Akar komisyona gelseydi, kendilerine “Darbeyi ne zaman öğrendiniz? Ne gibi önlemler aldınız? Darbeci askerler ile Hükümet arasında bir pazarlık yapıldı mı? Darbe girişimi daha önceden engellenebilir miydi? Darbe gecesi yaşamını yitiren 249 insan bile bile mi ölüme gönderildi?” sorularını soracaklarını söylüyorlar.

Kendilerine “Yurtta Sulh Konseyi” adını veren darbeci askerlerin üzerinden darbenin ardından kimlerin hangi göreve getirileceğine ilişkin bir liste çıkmıştı. Belediye başkanlarının dahi belirlendiği bu listede Cumhurbaşkanı ve Başbakan gibi kritik isimler ise boş bırakılmıştı. CHP’li milletvekilleri Araştırma Komisyonu’nun cezaevindeki darbeci askerlerle görüşerek, “Darbenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Bakanlar Kurulu’na kimler getirilecekti? Konsey içinde sivil siyasetçi var mı? Darbe gecesi boyunca herhangi bir pazarlık oldu mu? Sizden istekler nelerdi, nasıl sonuçlandı? Şu an bir pazarlık süreci var mı?” sorularını sormak istiyorlardı. Cezaevlerine gitme talepleri de Adalet Bakanlığı tarafından reddedildi.

CHP’li Aykut Erdoğdu, “AKP'nin darbe gerçekleriyle ilgili korkuları var görünüyor. Sakladıkları ve açığa çıkmasından çok korktukları gerçekler var gibi” diyor. Erdoğdu’nun iddiaları ne kadar gerçeği yansıtıyor bilinmez ancak Araştırma Komisyonu’nu kapatma tavrı AK Parti’nin hem kamuoyu hem de dış dünyada akıllara gelen sorulara yanıt vermekten kaçındığını gözler önüne seriyor.

Son Dakika Haberleri