19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Medyamız Türkiye’yi savunmaktan vazgeçmiş

Rafet Ballı

Rafet Ballı

Gazete Yazarı

A+ A-

STRAZBURG- Son 10 günde iki olay yaşadık.                                                     

İlki: “Soykırım” pankartlı Hrant Dink anması.

İkincisi: Strazburg’daki Perinçek-İsviçre davası.

Bir tavır: Türk yazılı medyasının hal ve gidişi.

(Televizyonları izleyemedim. Değerlendirmeyi gazetelerle sınırlıyorum.)

***

Önce bir kayıt: Hırant Dink, Türkiye’nin aydınıydı. Yerliydi. Katledildi. Türkiye ve Cumhuriyet karşıtlarınca.

Gerçek ortaya çıkmaktadır.

Sonuç: Anılması haberdir. Eğrisini doğrusundan ayırarak.

***

Dink’in 8. yıl anması 19 Ocak’taydı. “Yüzleşin! Hrant’la, soykırımla!” pankartı açıldı.

(Tarihimize karşı kullanılacak “koçbaşı” belli olmuştur.)

Televizyonlar: İlk üç haber arasında gördü. Gazeteler de farksızdı.

“Soykırım” hamlesi umurlarında değildi.

***

Ya “soykırımı inkâr”la suçlanan Perinçek’in davası? Hemen bir hafta sonra (28 Ocak).

AKP dönemi mahkemesi bile karar vermiş: “Şahsi değil milli bir dava.”

Medyamızın encamına bakalım.

***

İlk şaşkınlığım: Hemen hiçbir gazete kafileye katılmadı.

Aydınlık’ı saymıyorum. Doğaldı.

“Köşe”ciler de ilgiye değer bulmamıştı! (Soner Yalçın’ı ayırıyorum.)

İşçi Partisi Basın Bürosu’yla konuştum.

70 kadar köşe yazarıyla temas kurmuşlar. Listede yakından uzağa herkes var.

Fakat sahada yoktular. Biri, ikisi, üçü, beşi değil, hiçbiri gelmedi.

“Halk uyuyor” diye kibirlenenlere: Sahi, siz ne zaman uyanacaksınız?

***

Gazetelerimiz iki olayı nasıl gördü?

20 ve 29 Ocak 2015 tarihli birinci sayfalara kıyaslamalı bakalım. (Dink haberlerine “1”, Perinçek haberlerine “2” diyeceğim.)

***

Cemaat’in gazeteleri: Zaman, Bugün, Millet.

1/ Üç-dört sütun resimli haberler.

2/ Hiçbiri ilk sayfada görmemiş.

Önceki yıl Washington’da temsilcileriyle görüşmüştüm.

“Devletin resmi Ermeni tezleri bizi bağlamıyor” demişlerdi zaten.

Sonuç: Cemaat, görevini yapıyor.

Hani derler ya: Allah ıslah etsin!

***

Yandaş gazeteler: Sabah, Star, Yeni Şafak, Türkiye, Takvim, Akşam, Yeni Akit v.s.

İki haber de küçük verildi. Bir-iki sütun.

Bazıları ikisini de ilk sayfadan görmedi.

Bir tek Milliyet farklıydı.

***

Aydın Doğan’ın gazeteleri.

Sedat Ergin yönetimindeki Hürriyet’in hakkını teslim etmek lazım.

Türkiye’nin gazetesi olduğunun farkındaydı.

Aydınlık ve Yurt dışında sadece o manşetten değerlendirdi.

Taha Akyol’un yazısının da altı çizilmeli.

(Doğan Medya’nın satış ihtimalini ayrıca ele alacağım.)

***

Diğerlerine bakalım.

Yeni Çağ: Her zamanki gibi iyiydi.

Cumhuriyet: Görmüş. Resmi ve soğuk.

Ortadoğu: Yok saymış. MHP merkezinin hâlâ durduğu yeri anlamış olduk.

***

Birgün:

1/ 9 sütun resimli yarım sayfa manşet: “Gözlerimizle gördük”

2/ Tek sütun resimli: “Soykırıma karşı makaracı ile el ele”

100 yıllık bir tartışma. Hukuki bir dönüm noktası. Egemen Bagış’la üzerini örtmüşler.

Başlık zeki!

ÖDP’li dostlara: “Cihangir sosyalizmi”yle nereye kadar?

Laikliği 20 yılda keşfeder gibi oldunuz.

Tarihimize emperyalist saldırıyı farketmeniz için kaç yıl lazım?

***

Liberallere iki not.

Tamam: “Soykırım” propagandistliği size yakışıyor. Fakat bir düşünün: İfade özgürlüğü mevzisinde bile yoksunuz.

***

“Birinci sayfa”ların bazı editörlerine:

Emel Clooney “yenge”niz de olmasa ne yapacaktınız?

100 yıllık bir davadan başka fotoğraf mı yoktu?

***

Milli Gazete: Hiç yok. Erbakan Hoca sağ olsa birilerini kovalardı.

***

Hep söyleyeceğim: Tarih bunları kaydediyor.