25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Merkez Sağ ve Merkez Sol niçin çöktü

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

1990 sonrasında yaşadığımız sürecin en önemli olgularından biri şudur: Merkez Sağ ve Merkez sol çökmüştür.

Çürüyen ağacın dalları

Merkez Sağ, Turgut Özal ve Tansu Çiller'in temsil ettiği siyasal akımdır.

Merkez Sol, Sosyal Demokrasidir; Bülent Ecevit'in İsmet İnönü'yü devirmesiyle başlar; Kılıçdaroğlu'yla Ricciardone'nin sofrasına abone olmuştur.

Merkez Sağ ve Merkez Sol, çürüyen ağacın iki dalıdır. Atlantik sisteminin yıkılan tahtının iki ayağıdır. Sistemi artık taşıyamayan, sallanan ayaklar!

Türkiye'de Merkez Sağ ve Merkez Sol, Atatürk Devrimini tasfiye sürecinde oluştular ve karşıdevrimin yolunu açtıktan sonra yerlerini karşıdevrime terk ettiler.

Atlantik ikizleri

12 Eylül'ün asıl patronu, Kenan Evren değil, Turgut Özal'dır. ABD Büyükelçileriyle mutfaklarda buluşmalar onun zamanında başladı. Nakşibendi tarikatı, onun zamanında başbakanlık koltuğuna oturdu ve Çankaya'ya tırmandı.

Merkez Sağ ve Merkez Sol, el ele vererek millî devletin ve Cumhuriyetin temellerini oymuştur. Atlantik ikizleri diyelim onlara, en sonunda ellerindeki kazmayı Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül-Fethullah Gülen üçlüsüne vermişlerdir. Böylece misyonlarını tamamlamışlardır ve ipleri çekilmiştir.

DYP-ANAP-DP artık niçin yok?

Şu sorunun yanıtı, Türkiye'nin yakın tarihini anlamak açısından belirleyici önemdedir: DYP, ANAP, arkasından DP bugün niçin yok?

Çünkü 12 Eylül'ün millî devleti yıkıma uğratan Neoliberal-tarikatsever programını uyguladılar. Atlantik'ten dayatılan paranın giriş çıkışına denetimi kaldırma, gümrükleri kaldırma, özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, tarıma destekleri kaldırma, devleti küçültme programı halkı yoksullaştırdı; millî devleti tasfiye etti, milleti parçaladı ve tarikat ağına hapsetti.

1991 Madenci Yürüyüşünün sloganını hatırlayınız: "Çankaya'nın şişmanı, işçilerin düşmanı." Halk, Merkez Sağ hakkındaki hükmünü o zaman verdi. İplerini çeken halktır.

Washington'un tahtırevanının yeni taşıyıcıları

1995 yılına doğru ABD şu saptamayı yaptı: Artık Türkiye ANAP ve DYP gibi partilerle yönetilemezdi. Artık Merkez Sağ, Türkiye halkını denetim altında tutamazdı. Washington beylerinin tahtırevanını ancak Ilımlı İslamın mücahitleri taşıyabilirdi.

ABD'nin yeni tercihini o zaman Rand Corporation denen CIA güdümlü kuruluşun internet sitelerinden okuduk ve kamuoyuna açıkladık. Aydınlık, 20 Ekim 1996 günü yeni iktidar projesini halka duyurdu:

Bu haber, aynı zamanda Merkez Sağ'ın sonunu da ilan ediyordu. 28 Şubat süreci, bir bakıma ABD'nin Ilımlı İslam projesine bir yanıttı. Tasfiye olan Merkez Sağ ve Merkez Sol, TSK ile birlikte son hamleyi yaptılar.

28 Şubat'tan 12 gün önce 16 Şubat 1997 günü, İşçi Partisi Genel Başkanı olarak, Leyla Tavşanoğlu'na neler olacağını şöyle özetledik:

"Ocak sonunda CIA'nın yan kuruluşu olan Rand Corporation bir rapor hazırlayarak ABD Hükümeti'ne verdi. Bu raporda, 'İran'da Şah'ı terk etmede ABD gecikti. Türkiye'de aynı hatayı yapmayalım geleneksel ANAP, DYP gibi partilerle Türkiye'yi artık denetim altında tutma imkânları kalmamıştır. Türkiye'de artık ABD, çıkarlarını İslamcı partiyle koruyabilir ve Türkiye'ye uygun gördüğü misyonu uygulatabilir. Bu bakımdan gecikmeyelim. Artık Refah Partisi'ni iktidar seçeneğimiz olarak destekleyelim' deniyor.

"Bunu doğrulayan pek çok işaret var. Refah, Fehim Adak'ı ABD'ye gönderdi, ABD ile Abdullah Gül arasındaki ilişkiler iç içe, hatta Gül, Refah'ın ABD'deki temsilcisi mi, yoksa ABD'nin Refah Partisi içindeki temsilcisi mi? Oraları da karışık gözüküyor.

"Tayyip Erdoğan'la Abromowitz arasında görüşmeler var. O görüşmelerin içerikleri de ortaya çıktı. Tayyip Erdoğan'a veliaht ve geleceğin başbakanı gözüyle bakılıyor. ABD kaynakları Abdullah Gül'den de geleceğin Dışişleri Bakanı olarak söz ediyorlar. Bundan Refah Partisi'nin Türkiye'nin gelecekteki tek iktidar partisi olacağı çıkıyor. Geleceğin iktidar formülü de böylece belirmiş oluyor." (Leyla Tavşanoğlu'nun Doğu Perinçek ile yaptığı görüşme, Cumhuriyet, 16 Şubat 1997. Ayrıca bkz. Doğu Perinçek, Tayyip Erdoğan'ın Yüce Divan Dosyası, 5. basım, s.15)

Merkez Sağ ve Merkez Sol'un çöküş yılları

1995-2002 dönemi, Türkiye'de Merkez Sağın tasfiyesi ve Merkez Sol'un güdükleştirilmesi dönemidir. ANAP, DYP ve DSP bu dönemde silinmiştir. CHP ise, devrimci geleneklerinden koparılmıştır. 1980 öncesinde geniş iç pazar üzerinde oturan millî devletin son temsilcileri Demireller, Ecevitler, Cindoruklar ve devamında Baykallar, iktidar odaklarının kenarına sürülmüşlerdir. Kılıçdaroğlu'nun CHP'ye genel başkan olması, bu sürecin son noktasıdır. Artık CHP yönetimi, Liberalizmi adıyla sanıyla savunuyor. Atatürk'ü ve İnönü'yü Dersim'den vuruyor. Kılıçdaroğlu adı, Fethullah Gülen ve Abdullah Gül ile ortak iktidar projelerinde anılıyor.

Bu çöküş sürecinin alameti farikası, ABD görevlileriyle bire bir ilişkiler, baş başa görüşmelerdir. Turgut Özal, Tansu Çiller, Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Fethullah Gülen ve şimdi Kemal Kılıçdaroğlu. Merkez Sağ ve Merkez Sol, en sonunda kasetlerle dizayn edilen partilere dönüştürülmüştür.

Önce Merkez Sağ çöktü. Merkez Sol'un çöküşü Merkez Sağ'ı izliyor. CHP yönetimi, Ricciardone'nin ikide bir ayağına giderek ve sofrasına oturarak ANAP ve DYP'yi bitiren sürecin son metrelerini koşmaktadır. Bu sürecin köklerini iki yıl kadar önce Şahin Mengü çok özlü açıkladı: CHP, Kemalizmi bırakıp Sosyal Demokrasiye geçerek kendi temellerini yıkmıştır.

Göçük üzerine inşaat yapamazsınız

Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın 2007 yılında Patalya Oteli'nde düzenlediği toplantılarda şu hatırlatmada bulunmuştuk:

"Göçük üzerine ev kuramazsınız!"

Merkez Sağ ve Merkez Sol'u diriltme tasarımları o zamandan beri her kriz durumunda piyasaya sürülüyor. Oysa Merkez, krize dayanamadığı için tasfiye oldu. Türkiye derin bir krize giderken diriltilmesi olanaksız siyasal akım, Merkez Sağ ve Merkez Sol'dur.

Çünkü göçük, Atlantik sisteminin merkezindedir. O göçüğün üzerine yeniden temel atamazsınız ve duvar çıkamazsınız!

Yeniden deneyen çıkacaksa, yeniden öğrenecektir.

YARIN: Arslanlı Yol'da dönüş istikameti yok