29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Metal sektöründe işçi ne istiyor

Mustafa Pamukoğlu

Mustafa Pamukoğlu

Eski Yazar

Renault ve Tofaş’ta başlayan işçi eylemleri yan sanayi fabrikalarında çalışan işçilerinin eylemleriyle yaygınlaşmış durumda. Bunu Ali Babacan seçime beş kala olması nedeniyle manidar bulsa da bu eylemlerin işçinin aracı(sendika) kullanmadan hak talep etme direnişi olarak nitelendirmek daha doğru olur. 

İşçilerin eylemlerinin ekonomik sonuçlarını irdeleyebilmek için öncelikle ekonomik sömürüyü bilmek lazım. Kapitalist toplum düzeninde, sermayedar yarattığı değerin bir bölümünü işçilere ücret olarak öder. Geri kalan bölümüne (artı değere) ise üretim araçları üzerindeki mülkiyet hakkına dayanarak el koyar. 

İşçilerin ne kadar sömürüldüklerini ortaya koyan sömürü oranı, yarattıkları artı değerin aldıkları ücrete bölünmesi yoluyla bulunur. Ayda 1.500 TL ücret alan işçi eğer 8 saatlik çalışmada ücretini 2 saatte çıkarıyorsa sömürü oranı (6/2=3) olarak bulunur. İşçiler bu sömürü oranını azaltmak için sendikalar vasıtasıyla ekonomik mücadele yürütürler. 

SÖMÜRÜ ORANINI AZALTMAK İSTİYORLAR 

İşçiler bu eylemleriyle örneğin 3 olan sömürü oranının azalması için sendikaların yaptığı mücadeleye artık güvenmeyerek direk aracısız bu haklarını talep ediyorlar. Burada baz aldıkları ölçü Bosch işçilerine verilen zam ve toplu iş sözleşmesinin iki yıldan üç yıla çıkartılmasıdır. Bosch işçilerine yapılan ücret zammı nedeniyle aylık yaklaşık 500-600 TL tutarında bir farkın kendilerine de verilmesini istiyorlar. 

Türkiye’de emekçiler yüzde 10’lardaki enflasyon karşısında zaten sömürü oranlarının yükseldiğinin bilincinde. Sömürü oranını artırmak için işçi ücretlerini düşürmek mümkün olmadığına göre enflasyonla bunun sağlanmış olmasını kabullenemiyorlar. Çünkü enflasyon onların satın alma gücünü azaltarak sömürü oranını yükseltiyor. Bu açıdan ücret artış talepleri bir anlamda buna da yönelik haklı bir talep. 

İŞVEREN İŞÇİYİ HAKLI GÖRMÜYOR 

Oyak Renault’ta 5 bin 704 işçi çalışıyor. Aylık 500 lira bir ücret artışı ayda 2,8 milyon TL, yılda 32,2 milyon TL ek maliyet demek. Renault yılda 318 bin 246 adet otomobil ürettiği için yılda parça başına 108 TL, yaklaşık 30 avro maliyet artışı söz konusu olacak. Tofaş’da ise çalışan 6 bin 500 kişinin yıllık 39 milyon TL’lik bir ek ücret maliyeti doğacak. Bu da araç başına 123 TL (41 avro) bir ek maliyet demek. İşveren işçilerin üretimi durdurması nedeniyle dakikada 1 araç zarar edilmekte olduğunu söyleyerek artı değer sıfırlanınca dağıtılacak bir değer kalmayacağını vurgulamış oluyor. Bir anlamda mevcut sömürü oranına razı olun ki artı değer devam etsin, yaratılacak artı değerden sektör ve ekonomi kazansın,diyorlar. Renault toplam araç üretimin 258 binini, Tofaş ise 142 binini ihraç ediyor. Otomotiv bilindiği gibi ihracatta birinci sektör. 

SENDİKALAR İŞÇİYİ HAKSIZ GÖRÜYOR 

Sendikalar işçilerin bu eylemini haksız görüyorlar. Bosch firmasına yapılan zammın geçmiş yılların bir düzeltmesi olarak yapıldığını, buna rağmen saat başı ücret ortalamasında Tofaş ve Renault’tan geri olduğunu söylüyorlar. 

Tofaş’ta saat başı ücret 10,04 TL, Renault’ta 9,83 TL, Bosch’da ise 9,43 TL. 

MESS Bu eylemlerin Türk otomotiv sektörünün uluslararası itibarına ve rekabet gücüne zarar verdiğini, pazar kaybına neden olacağını ve bunun çalışanlara zarar vereceğini iddia ediyor. 

SORUNUN ESASI TEMEL BÖLÜŞÜM SORUNU 

Bu emekçiler zaten yoksulluk sınırında çalışıyor. Yani kıt kanaat geçiniyorlar. İşletmelerin yatırım ve istihdama devam etmeleri için de kâr etmeleri gerekiyor. Bu çelişki bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde temel bölüşüm sorununun ne kadar ağır olduğunu gösteriyor. Yapmamız gereken öncelikli iş üretim ekonomisi ile kalkınmayı planlamak ve temel amacımız da emekçilerimizin yaşam standartlarını yükseltmek olmalı.