19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Meydan okuma, taviz, rest ve hezimet!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Hüseyin Gülerce, Fethullahçılar içinde önemli bir isim... Kendisi Zaman gazetesinin yazarlarından... Önceki gün, cemaatin 30 Mart seçimleriyle ilgili yaptığı hataları sıralarken önemli bir itirafta da bulundu... Dedi ki, “Cemaat kapı kapı dolaşarak CHP’ye oy istedi...”

Gülerce’nin açıklamasından yola çıkarak iki önemli konuyu irdelemekte yarar var... Önce cemaatin oy oranlarıyla ilgili şehir efsanelerine bakalım:

Gülen cemaatinin ağırlığı AKP iktidarıyla birlikte öne çıktı... İktidar, cemaatin iç ve dış örgütlenmelerinin yolunu açtı, bürokrasi ve iş dünyasında yükselmeleri için her türlü olanağı sağladı...

Ancak cemaatin sırtını AKP’ye dayayarak büyümesi, tabanda da yaygınlaştıkları şeklinde yanlış bir algı yarattı...

Cemaat beslemesi kimi yazarlar, sanki Gülenciler bir parti kursalar, en az yüzde 10 barajını aşacaklarmış gibi bir hava yaratmaya çalıştı!..

Kimi çevreler ise daha ihtiyatlıydı... Medyadaki tartışmalarda öne çıkan iddialara göre, cemaatin oylarını yüzde 7 gösteren uçuk isimler de oldu, “yüzde 3-4” bandında tahmin eden de... Oysa gerçek öyle değildi...

6 Aralık 2013’te CNN’e konuşan Zaman yazarı Ahmet Türker Alkan, cemaatin oy potansiyeliyle ilgili en doğru tahmini zaten yapmıştı...

Alkan, “Benim tahminim cemaatin oy oranı yüzde 1’dir. Ve bu yüzde 1’in politik açıdan hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Fakat yüzde 1’in özgül ağırlığı var” demişti...

30 Mart seçimlerinin hemen ardından “Muhalefetle birlikte cemaat de kaybetti” şeklinde öne çıkan tartışmalarla birlikte Gülencilerin etkisi yeniden gündem konusu oldu.

Cemaate yakın olan Fatih Üniversitesi yöneticisi Doç. İhsan Yılmaz da önceki gün bir gazeteye yaptığı açıklamada, “Yüzde 1’ rakamı gerçekçi bir rakam” diyerek cemaatin oy potansiyeliyle ilgili tahmini doğruladı...

YANLIŞ İTTİFAKIN SONU!..

Başbakan Erdoğan’ın son dönemde, Gülen’e taarruz ederken “çete” ve “örgüt” suçlamalarında bulunması, aslında cemaatin Anadolu sermayesi üzerindeki baskısını da dışavuruyordu...

Anadolu’da; cemaatin yayın organları, yurtları, okulları ve diğer etkinlikleri için yardım toplama çalışmalarında “kaset şantajı” yapıldığı iddiaları da medyaya yansıyınca, cemaatin militan yapısının dışındaki örgütlenmesinin biraz da baskıyla oluşturulduğu ve suni olduğu konuşuldu...

Peki, 30 Mart seçimlerinde AKP’ye büyük yenilgi yaşatacakları iddia edilen Fethullahçılar ne kadar başarılı olabildi?..

Bu soruya yanıt olacak iki gerekçe var... İlki AKP’nin bir önceki seçime oranla ciddi bir oy kaybı yaşamadığı, tam aksine CHP’nin etkin olduğu kıyı şeridine bile indiği ortaya çıktı.

İkinci gerekçe ise CHP hattında... Başta Mustafa Sarıgül olmak üzere kimi CHP adaylarıyla yöneticilerin, cemaati militanca savunması, zeytin dalı uzatması, Muhammed Çakmak gibi Fethullah Gülen hayranlarının başkan adayı gösterilmesi “CHP-cemaat ittifakı”na gerekçe gösterildi...

Erdoğan’ın miting meydanlarında cemaati CHP’ye çalışmakla suçlamasının ardından, Zaman yazarı Gülerce’nin bu konudaki çabalarını itiraf etmesi de “ittifak” iddialarına açıklık getirdi...

MİLİTAN MÜRİTLİK!..

Peki, cemaatin tamamı gerçekten CHP’ye oy verdi mi?..

Araştırmacı Adil Gür’ün medyaya yansıyan açıklamasına göre de cemaatin oylarının önemli bölümü AKP’ye gitti...

Gür’ün bu açıklaması şu soru açısından da irdelenmeli: Fethullah Gülen ya da müritleri ne kadar çağrı yaparlarsa yapsınlar, cemaat üyeleri gerçekten daha düne kadar düşman bildikleri bir partiye oy verirler mi?..

Bu soru yalnızca CHP’yi “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan” etmedi, cemaatle ilgili önemli bir yanılgıyı da ortaya çıkardı...

Yani, militan-mürit yapılarının CHP’ye oy vermesini engelleyecek bir örgütlenme içinde oldukları kesinlikle göz ardı edilmemeli!..

Düşünebiliyor musunuz; 40 yıl boyunca, Atatürk’ü “Deccal”, laikliği “din düşmanlığı” gibi gören, CHP’yi ise Hilafeti yıktığı için hedef gösteren bir söylemle yetiştirilen müritlere, “hadi şimdi Atatürk’ün partisine oy verin” demek ne kadar etkili olabilirdi ki?

“Düşmanımın düşmanı dostumdur” söylemi dinci yapıların nihai hedeflerine ulaşmasında etkili olabilir, hatta bizzat Gülen’in, nihai hedefe ulaşabilmek için her yere sızmayı mübah sayması da bilinir; ancak müritlerin topyekûn CHP’ye yönlendirilmesi inandırıcılık ve dinci ideolojinin gereği açısından da pek olanaklı değil...

Çünkü böyle bir istek, cemaat yönetiminin inandırıcılığını zedeleyeceği gibi, müritlerin hocalarına yönelik saygısını da sarsar...

CHP’NİN ÇIKARTACAĞI DERS!..

Oy oranları da gösteriyor ki; Adil Gür’ün saptaması ve Hüseyin Gülerce’nin itirafı, 30 Mart seçimlerinin sonucu açısından aslında hiçbir önem arz etmedi...

Çünkü sonuçta, yolsuzluk ve rüşvet sarmalında yıpranması gereken AKP yüzde 46’ya varan oranla seçimi yeniden kazandı... Hem de bir sürü rezalete ve cemaatin tüm taarruzuna rağmen...

Peki, ya CHP ne kazandı, ne kaybetti acaba?.. Sarıgül’ün bütün gül uzatmalarına rağmen, İstanbul’da cemaatten aldığı belki yüzde bir-iki oranındaki geçici takiye oyun ne anlamı oldu ki?..

Ya da Hatay gibi bölgelerde AKP’den transfer edilen bir adayın seçimi kıl payı kazanması CHP açısından bir kazanç mı?..

Kılıçdaroğlu’nun; her birinin nüfusu milyonu aşmış Mersin, Antalya ve Ordu’nun kaybedilmesi dururken, İstanbul’un bir mahallesi kadar olan CHP’nin kalesi Artvin’de seçimin yitirilmesine üzülmesinde cemaat tartışmalarının etkisi olmadı mı sanıyorsunuz?..

İşin asıl vahim tarafı ne biliyor musunuz; cemaatin gücünün hiç de şişirildiği gibi olmadığı iyice ortaya çıktı... Artık cemaatin bir parti kurmasından söz bile edilemez...

İkincisi; AKP cemaati yerden yere vurmasına rağmen rahatlıkla seçimin galibi olduysa, feodal yapıdan sonra tarikat yapısının da artık etkisizleştiği anlaşıldı..

Tüm bu beklenti-yanılgı, çıkmaz-hezimet hattında en çok kaybeden, ne yazık ki halkın AKP karşısında en azından son seçimde büyük umut beslediği CHP oldu...

30 Mart’tan ders çıkarması gerekenler ya çıkarır ya çıkarırlar!.. Aksine yineleyelim ki, bu rota şaşkınlığı, bu ideolojik erozyon, Atatürkçü, ulusalcı, cumhuriyetçi çevrelerle, “Atatürk’te birleşelim” diyen CHP’nin gerçek tabanının sabrını da artık iyice tüketiyor...

CHP’ye de, laik cumhuriyete de, dışlanan parti örgütüne de, halka da yazık oluyor..