20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Milli bayramlarımız ve Serhat Özyar

Semih Koray

Semih Koray

Gazete Yazarı

A+ A-

Ulusal egemenlik, bir “devrim programı”dır. 23 Nisan 1920’de kurulan Büyük Millet Meclisi, Türk Devrimi’nin bu programı gerçekleştirmek için kurduğu öncü örgüttür. Milli hakimiyet, yalnızca devrimin hedefi değil, aynı zamanda devrimi başarıya ulaştırmanın örgütsel aracıdır. Tek başına program, dünyayı değiştirmeye yetmez. Değişimi gerçekleştirecek toplumsal gücün yaratılması gerekir. Milli devlet, gerçekten milletin örgütlenmiş haline dönüştürüldüğü ölçüde bu işlevi yerine getirir. Ülkemiz bugün de ancak milletin bütününün seferber edilmesiyle üstesinden gelinebilecek sorunlarla karşı karşıyadır. Yeniden 23 Nisan’a şiddetle ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde, günümüze ışık tutması dileğiyle, Ulusal Egemenlik Bayramımız kutlu olsun.

MİLLİ BAYRAMLARIMIZA YANSIYAN DEVRİM TARİHÇESİ
Bizim milli bayramlarımız, aynı zamanda Atatürk Devrimi’nin tarihçesini yansıtır. 19 Mayıs, kurtuluş ve devrim iradesinin simgesidir. 23 Nisan, milli devletimizin miladıdır. 30 Ağustos, milli devlet ve ordumuzun kurtuluşu zaferle taçlandırmasıdır. 29 Ekim, Cumhuriyet Devrimimizin mührüdür.
Her devrim süreci, iniş ve çıkışlarla ilerler. “Ölürsem görmeden millette ümit ettiğim feyzi - Yazılsın sengi kabrime vatan mahzun, ben mahzun” diyen Namık Kemal, mahzun ölmüş ve bu dizeleri mezar taşındaki yerini almıştır. Gençliğe yönelik ümitlerini oğlu Halûk’ta simgeleştiren Tevfik Fikret, uğradığı hayal kırıklıklarına karşın, aramızdan “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir şair” olarak ayrılmıştır. Fikret’in çocuk şiirlerini hayatının son dönemlerinde yazmış olması, umudunun tükenmezliğinin bir işaretidir.
Atatürk Devrimi, kaynağında yatan Genç Türk Devrimi’nin hayal kırıklıklarından da gerekli dersleri çıkarmıştır. Gençliğe yaşam veren geleceği kurma irade ve arzusudur. Geçmişi geleceği kurmanın bir kaynağı olarak değerlendiren, “genç”; geleceği geçmişe gömen ise, “yaşlı”dır. “Her yaştan on milyon genç yaratan” Atatürk Devrimi’nin gençliğe bakış açısı, budur. Dünyada devriminin ilk iki önemli halkasından birini gençliğe, diğerini de çocuklarına adayan ve devrimin geleceğini gençliğine emanet eden başka hiçbir ülke yoktur.

DEVRİMCİLİK İLKESİ
Atatürk Devrimi, karşılaştığı sorunları adım adım çözüme kavuşturarak ilerlemiştir. Devrimin özünü yansıtan “Altı Ok”tan her biri, bu sürece koşut olarak farklı tarihlerde programa dahil edilmiştir. Devrimcilik İlkesi’nin program ve anayasaya en son katılan ilke olması ve 19 Mayıs’ın daha öncesinde de kutlanıyor olmakla birlikte 1938’de resmi bayram haline getirilmesi, özel bir anlam taşımaktadır. Çünkü bu ilke, devrimin belli alan ve kesimlerde kireçlenmeye yüz tuttuğu bir dönemde, devrimin arasız olarak sürdürülmesi gereksinimini vurgulamaktadır. Amaç, devrim iradesinin yeniden güçlendirilmesidir.
Bugün ülkemizin 19 Mayıs’ın devrim iradesine ve 23 Nisan’ın temsil ettiği milletin topyekûn birliğine her zamankinden daha çok ihtiyacı vardır.

SERHAT ÖZYAR ÖDÜLÜ
2019 Serhat Özyar Yılın Genç Bilim İnsanı Ödülü, bu yılki sahiplerini buldu. Bilim ve Ütopya Dergisi’nin kurucuları ve İşçi Partisi’nin bilim alanındaki en seçkin üyeleri arasında yer alan Dr. Serhat Özyar’ı 2002 yılında genç yaşta yitirdik. Serhat’ın anısını “bilimi ülkemizin geleceğinin kurulmasında en gerçek yol gösterici” haline getirerek yaşatmak amacıyla 2003 yılından bu yana ülkemizdeki üniversitelerde yapılmış doktora çalışmaları arasında her yıl düzenlenen ödül, bu yıl da Bilim ve Ütopya Kooperatifi ile ODTÜ Öğretim Elemanları Derneği tarafından birlikte gerçekleştirildi.
Dr. Cihan ATEŞ (ODTÜ) “Gri-Olmayan Gaz ve Gri-Olmayan Parçacık Etkilerinin Akışkan Yataklı Yakıcılarda Modellenmesi”; Dr. Serdar AY (Bilkent Üniversitesi) “Sıralı *-Uzayı Değerli Çift Değişmez Çekirdeklerin Genleşmesi”; Dr. Şahin COŞKUN (ODTÜ) “Gümüş Nanotel İnce Filmlerin Opto-Elektronik Cihazlardaki Uygulamaları” başlıklı çalışmalarıyla ödülü paylaştılar. Dr. Emre DURNA (ODTÜ), “Histeresiz-Bant Kontrollü Melez Etkin Güç Süzgeci: Orta-Frekans Endüksiyon Ergitme Ocağı Uygulaması”; Dr. Muhammed Miraç SERİM (ODTÜ), “GX 1+4, SWIFT J0513.4-6547, X Persei ve SXP 1062 X-ışını Çiftlerinin Atım Zamanlaması Analizleri” ve Dr. Beste TURANLI (Marmara Üniversitesi), “Aday kanser karşıtı ilaçların bulunması için sistem biyotıp ve farmakolojisi yaklaşımı ile ilaç repozisyonu” başlıklı çalışmalarıyla onur ödülünü kazandılar. Genç bilim insanlarımızı kutluyoruz.