18 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Moskova sürecinde Suriye

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Rusya ve Mısır’ın aktif bir rol oynaması sonucunda, Suriye hükümeti yetkilileri farklı Suriye muhalif temsilcileri ile Moskova’da istişarelere başladı. Rusya Dışişleri Bakanlığı konuk evinde başlayan diyalog görüşmelerine Suriye dâhil farklı ülkelerden gelen muhalif şahsiyetler katıldı. Ancak özellikle AKP iktidarının kontrolünde olan Halit Hoca başkanlığındaki Suriye Ulusal Konseyi’nin katılmaması süreci zora sokacak bir durum arz etmektedir. Bir önemli hususun altını çizelim. Sayın Erdoğan iktidarda kaldığı ve Suriye “muhalefetine” gizli veya açık desteğini kesmediği takdirde, Suriye’de arzulanan barış sürecinin başarılı olması gayet zordur. Sayın Erdoğan’ın dün “Kuzey Irak gibi Kuzey Suriye’de bir Kürt oluşumunu kabullenemeyiz. Bunların hedefi oraya bir devlet kurmaktır” ifadesi sorunludur. Suriye’nin bölünmesi ve bunun Türkiye’ye yapacağı etkiler açısından ortaya konulan kaygı anlaşılabilir. Sayın Erdoğan’ın kaygılarında ne kadar samimi olduğu önümüzdeki dönemlerde daha net görülecektir. Lakin Suriye’nin genelinde ama özellikle Kuzey Suriye’de ulaştığımız bugünkü durum unutulmamalıdır ki Sayın Erdoğan’ın eseridir.

MOSKOVA SÜRECİ BARIŞ GETİRİR Mİ?

İlk iki gün Suriyeli muhalif temsilciler kendi aralarında bir ortak talep için anlaşmaya çalıştı. Bugün Suriye muhalefeti Suriye hükümet yetkilileri ile bir araya gelecek. İstişare görüşmelerinde mutabakat sağlanırsa Suriye muhalefeti ve hükümet Şam’da bir araya gelecek ve mutabakat sonrası yeni Suriye’nin inşası için söylemden eylem aşamasına geçilecek. Moskova sonrasında Şam’da yapılacak esas görüşmelerde mutabakat sağlandığı takdirde yeni bir anayasa, siyasi partiler kanunu, seçim yasası, Parlamento seçimi ve en nihayet devlet başkanlığı seçimi karara bağlanacak. Sayın Esad’ın iktidarı terk etmesi veya seçimlerde aday olmaması hususu söz konusu olmayacak. BM Güvenlik Konseyi’nin terör listesinde yer alan başta IŞİD, El-Kaide ve El-Nusra örgütleri ile özellikle yabancı teröristlerin silahsızlandırılması, ülkeyi terk etmeleri ve bunlara karşı ülke çapında etkili mücadele edilmesi hususları temel prensip olarak kabul edilecek. Bunun sağlanabilmesi için Suriye muhalefetinin ortaya koyacağı irade hiç şüphesiz önemlidir. Ancak, Sayın Esad’ın haklı olarak işaret ettiği gibi bu örgütleri destekleyen ve teşvik eden devletler var oldukça bu görüşmelerin gerçekçi bir netice ortaya çıkarması zordur.

MOSKOVA SÜRECİNDE DİNİ-DAR YAPILANMALAR

Pazartesi günü Moskova’da başlayan, Suriye için barış görüşmeleri öncesinde Suriye sahasında önemli bir gelişme hâsıl oldu. Uzun bir zamandır başkent Dımaşk’ta (Şam) şahit olmadığımız sistematik patlayıcı yüklü araç, intihar saldırıları ve havan topları ile saldırı eylemleri aniden tekrar zuhur etti. Şam haftanın ilk iş günü olan Pazar sabahı onlarca havan topu saldırısına maruz kaldı. Şam üniversitesi ve öğrenci yurdu dâhil birçok semt ve sivil yerleşim mekânları hedef alındı. En az 9 ölü ve onlarca yaralı bu planlı terör eyleminin hasılatı oldu. “Ilımlı” olarak pazarlanan ÖSO’nun da içinde yer aldığı ‘İslami Cephe’ adlı terör hareketi bu eylemi üstlendi. Bu vahşetin Moskova toplantıları öncesinde olması tesadüfi değildir. Şam’ı çevreleyen Doğu Ğuta bölgesinde çok zor durumda olan İslami Cephe komutanı Zahran Alluş’un organize ettiği bu terör saldırısında iki ana sebep görmek mümkün. Birincisi, Moskova toplantılarına katılan muhalefete, “Suriye devleti ile yapacağınız ve bizim taleplerimizi es geçen görüşmeleri sekteye uğratacak güçteyiz”  mesajı vardır. İkincisi, Uzun bir zaman bu örgütlerin rahmeti altında yaşamak zorunda kalan bölge insanları bunların gerçek yüzünü zamanla keşfetti. Bölgeden kaçışlar, Suriye ordusunun geniş çaplı operasyonlarıyla birleşince bölgedeki terör örgütleri daha vahşi eylemlere yöneldiler. Kendilerine destek vermeyen sivilleri cezalandırma amacı sistematik bir hal aldı. Bu tür oluşumlar ya silah teslim etmeye ikna edilecek ya da askeri olarak tasfiye edilecek. Dini-dar yapılanmaların Suriye’nin geleceğinde herhangi bir olumlu rol oynamaları beklenmiyor. Ancak Moskova süreci sonrasında gündemi belirleyecek ana husus Kürt silahlı yapılanmaların siyaseten ortaya koyacağı talepler ve tavırlar ile ilgili olacaktır. Yarınki yazımızda Moskova süreci sonrasında Kürt meselesini detaylı olarak ele alacağız.