26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Muaviye mezhepçiliği Ülkeyi mahvediyor!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

Laiklik karşıtı, siyasal İslam maskeli zihniyetin iktidarı, ülkeyi bombalarla-darbelerle enkaza ve her gün verdiğimiz şehitler ve yitirdiğimiz canlarla büyük bir yas evine dönüştürerek, mahvediyor maalesef.

Kendi sapkın-yobaz, inanç ve ideolojilerini tekfirci bir anlayışla ve hınçla hayata geçirmeye çalışırlarken, ülkenin tüm köklü kurum ve kuruluşlarını tahrip ve tarumar etmekten hiç çekinmiyorlar.

Gerçek İslam’la alakası olmayan, Müslümanlık'ta yeri bulunmayan, bir kısmı meczup, bir kısmı ise, kerameti kendinden menkul, sahtekâr-yobaz ve dinbaz sözde şeyhlerin, karanlık cemaat ve tarikatların, Ortaçağ’a bile rahmet okutan gerici zihniyetin cirit attığı kaotik bir karanlığa sürüklemek istiyorlar koca ülkeyi.

Bunların içeride de, dışarıda da tek bir “menzilleri” var. O da, Emevi-Arapçı ve tekfirci, Ehlibeyt düşmanı, yobaz Muaviye mezhepçiliğini dayatmak. Başka hiçbir inanç ve kültüre yaşam hakkı tanımamak ve bu uğurda her türlü haksız-hukuksuz yöntemi mubah görmek!

Ülkenin yüz akı kurumlarına, okullarına, köklü kuruluşlarına, kurucu değerlerine böyle gözü kara biçimde hücuma kalkışmalarının temelinde işte bu zihniyet ve kafa yetiyor.

IŞİD ve benzerlerinin silahla-kanla-terörle yaptığını, bunlar güya “sivil” bir biçimde, bazen Allah ile aldatarak, bazen de anayasayı alenen ihlal ederek yapıyor ve uyguluyorlar.

Ülkeyi mezhep-din ve etnik temelde bugüne değin eşi benzeri görülmemiş bu şekilde kutuplaştırıp, geriyorlar. Barışı ve huzuru dinamitliyorlar.

Dışarıda da, içeride de yaşananlardan ders alıp, kendilerine kısmen çeki düzen vermelerini umanları da daima hayal kırıklığına uğratıyorlar.

Ülkenin kurucu Ata’larına, üzerinde yükseldiği kurucu değerlerine her gün bitmez-tükenmez kin ve nefretlerini kusuyorlar.

Artık karşılarında, kendilerine engel olabilecek hiçbir gücün kalmadığına, kimsenin önlerine çıkamayacağına inanmanın gafleti ve coşkusu içinde azdıkça azıyorlar.

“Milli iradeyi” gericilikten-mezhepçilikten ve ümmetçilikten yana zannediyorlar.

Ne anayasa, ne demokrasi, ne cumhuriyet ne de laiklik onlar için yok hükmünde.

İşlerine geldiği sürece o “gömlekleri” giyip-giyip çıkarıyorlar.

Yani tam anlamıyla “köpeksiz köyde, değneksiz gezdiklerini” düşünüyorlar.

Hâlbuki bu gidişattan son derecede rahatsız olan, yaşam biçimlerinin-ülkenin ve milletin birlik ve bütünlüğünün ağır tehdit altında olduğunu düşünen çok geniş bir sessiz çoğunluk büyük bir endişe-tepki ve itiraz duygusu içinde bugün.

Muhalefetten-medyaya oradan anayasal kurumlara kadar “güvenilen dağlara karlar yağmış” olsa da, bu gidişata rıza göstermeyecek, boyun eğmeyecek, Muaviye mezhepçilerine asla teslim olmayacak, çağdaş-laik-nitelikli-onurlu ve yürekli milyonlar büyük bir arayış içerisinde.

Çaresizliğin, örgütsüzlüğün ve pasifliğin yalnızca yenilgi ve felaket getireceğinin bilinciyle, laik-demokratik bir Kuvayı Milliye anlayışı içinde, Atatürk’te birleşmek istiyor, bunun arzusu ve arayışını sürdürüyorlar.

Elbette ki, umutsuzluğa yer yok. Bu topraklarda, kendi vatanımızda, bağımsız-özgür-milli ve üniter yapımızı koruyarak köken-mezhep ayırmaksızın huzur ve barış içinde bir arada yaşama arzumuzu ve kararlığımızı tez elden laik-demokratik geniş bir milli cephede bir araya gelerek ortaya koymalıyız. Daha da geç olmadan!