25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Muaviye’ye rahmet okutan kardeş ve evlat katili

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Muaviye Bin Abu Sufyan 78 sene yaşadı. Milattan sonra 602’de doğdu 680’de vefat etti. Babası Kureyş kabilesinden Abu Sufyan Bin Harp’tır. Arabistan yarım adasının en zengin tüccarlarından idi. 90 sene yaşayan Abu Sufyan özellikle Hijaz (Mekke ve Medine şehirlerini ihtiva eden coğrafya), Şam, Irak ve Yemen arasında tekelci bir ticaret ağı inşa etmişti. Toplumsal yozlaşma ve yoksulluğu ortadan kaldırmayı hedefleyen, kölelik nizamının lağva edilmesini talep eden ve tekelci ekonomik hegemonya sistemini yıkmak isteyen Muhammedi İslam hareketine karşı savaştı. Ekonomik, siyasal ve toplumsal sultasının daim olması için bütün batıl söylem ve eylemleri kullandı. Boş ve dolu bardak misali, birileri için büyük hatalarına ve İslam düşmanlığına karşın son yıllarında İslam’a hizmet eden önemli bir şahsiyet olarak telakki edildi. Büyük bir kesim için, Sabetayist veya dönme Müslüman mefhumunu İslam’a sokan kişidir. Yani, demokrasiyi bir araç olarak görenler misali, dalga dalga yükselen halkçı İslam hareketine karşı tükenmiş ve biçare kaldığında İslam’a sarılarak hatta İslam’ın en hamasi taraftarı görünerek İslam’ı içten fethetme, ardından içini boşaltan ve tamahlarına uygun yeniden düzenleyen siyasi oportünizmin en bariz temsilcisi olarak kabul edilir. Muaviye’nin annesi Hint Bint Utba, Allah’ın Resulü Muhammed’in çok sevdiği amcası Hamza’nın ciğerini veya kalbini yiyen kadın olarak bilindi. Muaviye bu asabilik ve öfkenin hâkim olduğu evde yetişti.
İkinci Halife Ömer bin Hattab, 640 senesinde Muaviye’yi Şam’a vali olarak atadı. Üçüncü Halife Osman bin Affan zamanında Şam coğrafyasının (Büyük Suriye) tamamını yönetimi altına aldı. Şam merkezli kurduğu yeni Emevi hanedanlığı devletine 40 sene hükümdar oldu. 680 senesinde öldüğünde Emevi devleti, İspanya’dan İstanbul’a Suriye’den Horasan’a Kıbrıs’tan tüm Doğu Akdeniz’e hükmeden bir otorite inşa etti. Emevi Hanedanlığı Devleti, 744 senesinde tahta oturan ve 750 senesinde Abbasi devleti kurucuları tarafından Mısır’da öldürülen Son Emevi sultanı İkinci Mervan dönemine kadar 104 sene hüküm sürdü. Bu devletin yarattığı İşbilya (İspanya) Endülüs Devleti 1492 senesine kadar sürdü.
Muaviye ve soyundan gelen Emevi Sultanları için önemli olan temel ilke, saltanata mutlak biat etmek idi. Bu sebeple Muhammed ve ocağını söndürme dâhil saltanatına itiraz eden herkes ve her şeyi yok etmekten kaçınmamıştır. Ancak, Muaviye ne devletin bekası ne de Nizam-Âlem için, bir başkaldırı ve açık isyan içinde değilse, kardeş veya evlat katlini vacip görmemiştir. Muaviye ve oğlu Yezit’in temelini attığı Muhammed ve Ehlibeytine düşmanlıkta hudut tanımamak geleneğine rağmen Emevi hükümdarı Ömer Bin Abdul Aziz, “atalarım bugüne kadar bu politikalarla hayır işledilerse yeter artık olsun, yok eğer şer işledilerse yine yeter artık olsun” diyerek üstün zeka kullanmış ve Emevi devletinin Ehlibeyt düşmanlığına son vermek istemiştir.
Malumunuz Erdoğan-Davutoğlu iktidarı ile birlikte bir Osmanlıcılık ölçüsüzlüğü piyasayı sardı. Ülkü Ocakları furyası yerini Osmanlı Ocaklarına bıraktı. Hem siyasi hem de ticari iyi bir getirimi var. Muhteşem Yüzyıl Hürrem ve Kösem dizilerini kimi zaman seyretme imkânı buldum. Ne hikmetse, seyrettiğim her bölümde ya evlat veya kardeş katline fetva veya ferman verildi veya urgan ile bir kardeş veya evladın canı yok edildi. Üçüncü Köprümüzün adını şenlendiren yavuz ismi ile ödüllendirilen Selim, adına Kanuni dediğimiz Süleyman Nizam-ı Alem için önce sülaleyi halletmiş. Sultan Birinci Ahmet’in babası Üçüncü Mehmet çoğu henüz bebek olan 19 kardeşini boğdurmuş. Hayırlı evlatlar devletin bekası ve ‘amaca ulaşmak için her türlü araca başvurmanın uygun olduğunu’ söyleyen Makyavelli’nin sözüne uygun davranmış. Tahta oturuncaya kadar duygu, rahmet, sevgi, aşk, aile muhabbeti vs gibi duygulara sahip olanlar cihan hükümdarı olunca manyaklara, zırdelilere ve zombilere dönüşüyor.
Sultan Birinci Ahmet kardeş ve evlat katlini yasaklıyor. Dizide kurgulanan kardeşi Şahzade Mustafa’yı tam öldürüleceklerken koşarak idama müdahale etmesi ve kardeşini bağrına basarak ağlaması beni de ağlattı. Osmanlı hülyaları içinde yüzenler bugüne kadar bir hayır işledilerse yeter olsun, yok eğer şer işledilerse yine yeter olsun.