28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Muhafazakâr kitleler ABD denetiminden çıkıyor

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

AMERİKANCI FETÖ DARBESİNİN SEYİR DEFTERİ - 4

Amerikancı darbenin ezilmesinin iki önemli sonucu var.
Devlet ve Ordu katında: Gladyo temizlendi. ABD emperyalizmi Türk Ordusu içindeki silahlı gücünü kaybetti.
Halk katında: 1945 yılından bu yana ABD’nin denetiminde olan ve “Muhafazakâr” veya “Milliyetçi” diye adlandırılan kitleler, ABD karşıtı mevzilere girmektedirler.

“SAĞ” DENEN SEÇMENDE BİLİNÇ SIÇRAMASI
Bugün yurdun her köşesinde ellerinde Türk bayraklarıyla meydanlara çıkan halk, çoğunlukla AKP’ye ve MHP’ye oy veren insanlarımızdır. Daha önce de DYP’ye, ANAP’a, RP’ye, MHP’ye, MSP’ye, AP’ye, DP’ye oy veriyorlardı. Onlara genellikle “Sağ seçmen” deniyor. Bu kitle, 1960’lardan yakın tarihe kadar sistemin partilerine bağlıydı. Bir anlamda ABD’nin toplum içindeki sigortası idiler. Küçük bir kesimi, ABD’nin vurucu gücü dahi oldu. Sol, ABD emperyalizmine karşı harekete geçtiği zaman, üzerlerine sağcı diye anılan şiddet örgütleri sevk ediliyordu.
Amerikancı FETÖ Darbesinden sonra durum değişmiştir. ABD hegemonyası altındaki halk kitleleri kendi eylemleri içinde ABD emperyalizmine isyan etmekte ve sistemin dışına çıkmaktadırlar. Bu olay, milyonların bilincinde büyük bir sıçramadır.
Kitleler, kendi tecrübelerinde gerçeklerle buluşuyorlar. Ancak bu buluşmada bilinçlenme dediğimiz olayın mimarı, Vatan Partisi’dir. Parti, yıllardır önüne koyduğu sağ-sol demeden bütün halkı birleştirme görevini başarıyla yerine getirmiştir.
Bir kısım eski Solcu, daha doğrusu Sahte Solcu ise, PKK ile işbirliği sürecinde ABD emperyalizminin denetimi altına girmiştir ve kendi milletine yabancılaşmıştır. Onlar, ABD emperyalizmine karşı mücadele mevzilerine giren on milyonlarca insana öcü gibi bakıyorlar. ABD propaganda aygıtı da, bütün olanaklarıyla “halk öcüsü” imal etme faaliyetinin merkezindedir. ABD’nin denetimi dışına çıkan halk, onlar için en büyük tehlikedir.

BÜYÜK KARARIN ALÂMETLERİ
Ama işte o tehlike artık tarih sahnesindedir ve geçmişte sağ veya sol diye adlandırılan vatansever güçler, şimdi Türkiye cephesinde birleşmektedir. Halk ile devletin güçleri de vatan bütünlüğü ve bağımsızlık için birleşmektedir. Gündemde olan kavramlar, “Vatan Savaşı”dır, “İkinci İstiklâl Savaşı”dır. Önümüzdeki süreci belirleyen etken budur.
“Türkiye Büyük Karara gidiyor” diyorduk. Evet gidiyor.
Büyük Karar, Atlantik sisteminin zincirlerinden kurtulmaktır.
Türkiye, 1945’te başlayan Küçük Amerika sürecinden çıkmanın sancılarını yaşamaktadır. Artık halk sistemin bilinçlerde ördüğü duvarları zorlamaktadır.
Düne kadar ABD’ye bağlanmış olan kitlelerin bugün ABD emperyalizmine karşı cephe tutması, bir devrim alâmetidir.
Alâmetler bir iki değil, birbiri ardı sıra geliyor.
PKK hendeklere gömüldü.
Fethullah Terör Örgütünün beli kırıldı.
Devlet içindeki Gladyo temizleniyor.
Türkiye ile Rusya ilişkilerinde stratejik ufuklar açılıyor.
Türkiye, “Kürt Koridoru”nda ABD ile cephe cepheye gelirken, Batı Asya ülkelerine yaklaşıyor.
Şule Perinçek’in belirttiği gibi, düne kadar iddianameleri CIA yazardı, şimdi iddianameler CIA’nın suçunu kanıtlamak için yazılıyor. Düne kadar savcı ve yargıç olan CIA, sanık sandalyesine oturtuluyor.
Amerikancı darbenin komutanları hapse atılıyor, Amerika’ya boyun eğmediği için hapse atılanlar komutan oluyor.
Emekçi sınıflardan büyük sermayeye, solcusundan sağcısına kadar milletin en geniş kesimleri, artık çözümleri ABD’ye bağlılıkta değil, bağımsızlıkta arıyorlar.
Bunların hepsi, devrimci bir döneme girdiğimizi gösteriyor.

MİLLİ HÜKÜMETİN HALKI
ABD, Gladyosunu kaybettiği gibi, dayandığı halk kitlesini de kaybetmiştir. Artık Millî Hükümetin halkı oluşmaktadır. Mesele bu gerçeği görebilmektir. Eskiden “Bizim Mahalle”de olmayan geniş kitlelerin ABD emperyalizmine karşı bayrak açtıklarını görmezsek, Millî Hükümetin halkını nereden bulacağız, Mars’tan mı getirteceğiz?
Eskiden kendilerine Sol veya Sağ diyenlerin bağımsızlık mevzisinde buluşmaları, Millî Hükümetin kurulmasıyla taçlanacaktır.
Vatan Partisi, işte bu sürecin bilincindedir ve eylemindedir.
“Vatan Savaşından Millî Hükümete” sloganı, hayattan kaynaklanıyor ve hayata yön veriyor.