25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Nâzım Hikmet niçin millet kavramını yeğledi?

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Nâzım Hikmet, “23 Sentlik Askere Dair” şiirini şu üç dizeyle bitirir:

Çalışkan milletim,

her millet gibi büyük

Türk milleti.

Mustafa Mutlu 14 Ekim günü şiirin tamamını yayınladı. 60 yılın tecrübesi, o şiire ne ağır anlamlar yükledi!

Türk milleti cephesindeki savaş, bugün çok daha sıcak!

Türk milleti, Türk milleti!

Nâzım, o şiirden bir yıl sonra 1954’te Budapeşte radyosundan Türk milletinin Atlantik sistemi içinde yüz yüze geldiği tehdidi şöyle anlatır:

“Teşekkül eden bir millet, yaşayan bir millet ölmez. Türk milleti denilen bir millet, Türkiye halkı denilen bir halk! Bu halkın yok olması imkânsızdır. (...) Bugün yapılan terör, Türk milletine karşıdır. Ve Türk milletini imha etmek için, yok etmek için yapılan terördür. Türk milleti yok olmaz. Binaenaleyh her şeye rağmen Türk milleti yaşayacaktır. Ve her şeye rağmen biz, İkinci Milli Bağımsızlık Savaşı’ndan muzaffer çıkacağız.” (Tam metni için bkz. Doğu Perinçek, Türkiye Solu ve PKK, s.153 vd.)

Nâzım Hikmet, şiirlerinde ve mücadelesinde hep ulus değil, millet sözcüğünü yeğledi. Nâzım’ın Rusçadan Türkçeye yapılan çevirilerinde ulus veya ulusal kavramlarına da rastlarız. Ataol Behramoğlu arkadaşımın çevirilerinde bunu görüyoruz. Ancak bu, Nâzım Hikmet’in Türkçesi değildir.

Nâzım’ın denek taşı

Peki Nâzım, niçin millet diyordu? Bunu Bursa mahpusundan 9 Şubat 1942 günü Kemal Tahir’e yazdığı mektupta şöyle açıklıyor:

“Millet yerine ulus, memur yerine bilmem ne, devlet yerine, hükümet yerine falan filan kelimeleri uydurmakta ve aramakta mâna yoktur. Neden? Çünkü bunlar Türk köylüsünün ve işçisinin de gayet rahat, yadırgamadan ve Türkçe olmadıklarını bile düşünmeden anlayıp kullandıkları kelimelerdir.” (Kemal Tahir’e Mapusaneden Mektuplar, Bilgi Yayınevi, Ankara, Ağustos 1968, s.130)

Nâzım, devamında “Mihenk taşı” budur diyor: Halkın kullandığı dil!

“Mihenk taşı”, çok doğru; çünkü devrimi milletle yapacaksınız. Halk, ben “Türk milletiyim” diyor, “Türk ulusuyum” demiyor. Millet ile ulus arasındaki seçim, iktidara yürümekle ilgilidir.

Devrimcilerin milletle birleşme meselesi

Yalnız Nâzım Hikmet değil.

Hikmet Kıvılcımlı’nın Vatan Partisi Programı’nı açınız, “Altı Ok”u temel alır. İkinci ok, Ulusalcılık değil, Milliyetçiliktir.

Mehmet Ali Aybar, “İkinci Milli Kurtuluş Savaşındayız” diye vurgulamıştır.

Mihri Belli, Millet Gerçeği’ni yazdı.

Attilâ İlhan, milletten hiç şaşmadı.

Reşat Fuat Baraner’in 1968 yılındaki Milli Demokratik Devrim, Millet ve Milliyetçilik vurgularına bu köşede değinmiştik.

Milletle devrim yaptık

Tarih içinde milletin bilincinde büyük anlamlar yüklenmiş kavramlarla oynamak, büyük yanlıştır.

Türkiye halkı 1876 ve 1908 Devrimleriyle millet sürecine girdi. İstiklal Savaşı, Kuvvayi Milliye ile başladı.

Halk, kasabasında, köyünde öncüleri gördü mü, “milliciler geldi” diyordu.

Ankara’da Büyük Millet Meclisi kuruldu, Büyük Ulus Meclisi değil. Biz devrimle millet olduk.

Atatürk önderliği, bütün bu nedenlerle, 1937 Şubat ayının beşinci günü Anayasa’nın 2. maddesine Milliyetçilik yazdırdı. Hem de CHP Programı’nda Ulusçuk kavramı olduğu halde.

Yine Atatürk, milleti tanımlarken, “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir” diye kendi eliyle yazdı Medenî Bilgiler kitabına! Türk Ulusu değil, Türk Milleti!

Atatürk Devrimciliğin Anayasada ve yurttaşlık eğitiminde seçtiği kavram, Millet’tir ve Milliyetçilik’tir.

Kavramların devrimciliği

Kimi düşünür ve siyasetçilerimiz, bu arada okuyucumuz Mazhar Üzümcü, Millet kavramını devrimci bulmuyorlar (4 Şubat 2013 günkü mektup).

Ama devrimi o kavramla yapmışız! Halkın tecrübesinde ve bilincinde olan budur! Devrimci olan kavram, ulus değil millettir.

Çünkü biz 1908 Devrimi’ni milletle yaptık.

İstiklal Savaşımızı milletle yaptık. Cumhuriyet Devrimini milletle sürdürdük.

Kavramların devrimciliğini belirleyen, halkın devrim pratiğidir; yoksa zihnimizdeki usavurmalar değil!

Devrimi milletle tamamlayacağız

Türkiye, bugün karşılaştığı tehdidi milletle göğüsleyecek ve devrimini milletle tamamlayacaktır.

Kavramları dövüştürmüyoruz, halkımızı hangi dille seferber edebiliriz, devrimi hangi dille yapabiliriz, bunu konuşuyoruz.