25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Nâzım ve Memed’e yazılan şiir

Nazım Hikmet’in oğlu Mehmet Hikmet’i kaybettik. Usta şair oğluna olan özlemini çoğu kez dizelerinde anlattı. SSCB’de ustanın evlat hasretini bilmeyen yoktu. Nazım’ın bir okuru, ustanın oğluna olan özlemi için ‘Uyuyamadım Bu Gece’ şiirini yazdı...

Nâzım ve Memed’e yazılan şiir
A+ A-
DR. MEHMET PERİNÇEK

Nâzım Hikmet’in oğlu Mehmet Hikmet, geçtiğimiz gün hayata gözlerini yumdu. Baba ve oğulun birlikte geçirdikleri günler sayılıydı. Nâzım, Mehmet’e hasretini birçok şiiriyle dile getirmişti. Nâzım’ın şiirleri, yazılmasının hemen ertesinde SSCB’de Rusçaya çevrilerek daha kitap olmayı beklemeden yayımlanıyordu. Kitapları yüzbinler basılıyordu. Dolayısıyla Nâzım’ın Mehmet’e özlemini o coğrafyada bilmeyen yoktu.
Nâzım’a gelen mektuplarda, ona dair yazılarda bir şekilde şairin Mehmet’e hasretinden de söz açılıyor, Nâzım, bu konuda avutulmaya çalışılıyordu.
Örneğin Ukrayna’dan Komsomol üyesi, öğrenci Leonid Koreneviç, 20 Mayıs 1954 tarihli mektubunda şu satırları da yazmayı ihmal etmiyordu: “Küçük Memed’e üzülüyorum. Onu kardeşim gibi seviyorum ve inanıyorum ki, Memed mutluluğu görecek!” (RGALİ fond 2250, liste 1, dosya 284, yaprak 44 arkası)
Nâzım’ın A. Bonderenko isimli okuru ise “Pionerskaya Pravda” gazetesinde şairin “Postacı” başlıklı şiirini okuduktan sonra baba-oğulun ayrı kamasından duygulanmış, 21 Eylül 1954 tarihinde Rusça bir şiir yazmıştı. Sonradan Türk şaire gönderdiği şiirde Nâzım’ın Mehmet’e özlemi ele alınıyordu. (RGALİ fond 2250, liste 1, dosya 452, yaprak 25)
Nâzım, 1955 yılında Moskova’da “Memed’e Son Mektubumdur” şiirini yazdı. Mehmet’e özleminin en yoğun işlendiği şiirlerden biriydi. Gazete sayfaları için oldukça uzun olan bu şiir, SSCB’de ilk kez 1956’da “Literaturnaya Moskva” (Edebiyat Moskova’sı) isimli derleme kitapta yayımlandı. Arkasından peşi sıra Nâzım’ın Rusça seçme eserlerinde çıkacaktı.
Nâzım’ın yakını mıydı da şiirin Türkçe özgün metnini okudu, yoksa basılmış olan Rusçalarından mı şiirle tanıştı bilmiyoruz. Ama o kişi, Nâzım’ın bu şiirinden çok etkilendi ve şairin içinde bulunduğu karamsarlığı dağıtmak istedi. O gece uyuyamamıştı ve Nâzım’ın bu şiirinden hareketle başka bir şiir yazdı. Şiir de belki postayla, belki de elden Nâzım’a ulaştırıldı.
Şiir, kurşun kalemle, çizgili defter kâğıdına Türkçe yazılmıştı. Ne bir tarih ne de bir imza bulunuyor. Başka bir mektubun parçası da değil. Nâzım’ın kişisel arşivinde sakladığı bu şiir, artık Rusya Edebiyat Sanat Devlet Arşivi’nde fond 2250, liste 1, dosya 293, yaprak 11-12 kayıt numarasıyla saklı
bulunuyor ve ilk kez yayımlanıyor.
Mehmet Hikmet’in ardından bu iki şiiri sizlere sunuyoruz:

UYUMADIM BU GECE

Okudum Nazımcığımın
son mektup şiirini
hasret çekerek yazmış
Sevgili Memetciğine
vatan aşkı duygusu
milletinin sevgisiyle

okudum tekrar tekrar
sevimli şiirini
gözlerime yaş doldu
kalbime ateş doldu

Nazımcığım kesme sen
imidini Allahdan
görüşürsün inşallah
vatanında Memetlen
Bakma sen doktorlara
kalbini sen ferah tut
beş yıl yaşayacaksın
diyorlar onlar sana
inanma sen onlara
sen çok yaşayacaksın.

Korkuyorum yazayım
şu iki satırcığı
içme! gülüm
bu kadar o acı ilâçları
dersin, bana be yahu
sen doktor musun
doktor deyilim ama
çok tecrübeler geçirdi
benim şu ağ başım.

MEMED’E SON MEKTUBUMDUR

Bir yandan cellâtlar girdi araya,
bir yandan oyun etti bana
bu mendebur yürek,
nâsip olmayacak Memed’im, yavrum,
seni bir daha görmek.
Biliyorum,
buğday başağı gibi delikanlı olacaksın,
- ben de öyleydim gençliğimde,
kumral, ince, uzun -
gözlerin ananınkiler gibi kocaman
bazan da bir parça bir tuhaf mahzun;
alnın alabildiğine aydınlık:
herhalde sesin de olacak
- berbattı benimkisi -
türküler döktüreceksin yanık mı yanık...
Konuşmasını da bileceksin
- ben de becerirdim o işi
sinirlenmediğim zamanlar -
bal damlayacak dilinden.
Vay, Memet, kızların çekeceği var
senin elinden...
Müşküldür
babasız büyütmek erkek evlâdı.
Ananı üzme oğlum,
ben güldürmedim yüzünü,
sen güldür.
Anan,
ipek gibi kuvvetli, ipek gibi yumuşak;
anan,
nineliğinde bile güzel olacak
onu ilk gördüğüm günkü gibi,
Boğaziçi’nde,
on yedisinde,
ayışığı, günışığı, can eriği,
dünya güzeli.
Anan,
ayrıldık bir sabah,
buluşmak üzre,
buluşamadık.
Anan,
anaların en iyisi, en akıllısı,
yüz yıl yaşar inşallah...
Ölmekten, oğlum korkmuyorum,
ama ne de olsa
iş arasında bazan,
irkilip ansızın,
yahut yalnızlığında uyku öncesinin
günleri saymak biraz zor.
Dünyaya doymak olmuyor, Memet,
doymak olmuyor...
Dünyada kiracı gibi değil,
yazlığına gelmiş gibi de değil,
yaşa dünyada babanın eviymiş gibi...
Tohuma, toprağa, denize inan.
İnsana hepsinden önce.
Bulutu, makinayı, kitabi sev,
insanı hepsinden önce.
Kuruyan dalın
sönen yıldızın
sakat hayvanın
duy kederini,
ama hepsinden önce de insanın.
Sevindirsin seni cümlesi nimetlerin
sevindirsin seni karanlık ve aydınlık,
sevindirsin seni dört mevsim,
ama hepsinden önce insan sevindirsin seni.
Memet,
memleketler içinde bir şirin memlekettir
Türkiye,
bizim memleket.
İnsanı da,
su katılmamışı,
çalışkandır, ağırbaşlı, yiğittir,
ama dehşetli fakir.
Çekmiş çekiyor millet.
Lâkin güzel gelecek sonu.
Sen bizim orda halkınla beraber
komünizmi kuracaksın,
gözle görecek, elle tutacaksın onu.
Memet,
ben dilimden, türkülerimden,
tuzumdan, ekmeğimden uzakta,
anana hasret, sana hasret,
yoldaşlarıma, halkıma hasret öleceğim,
ama sürgünde değil,
gurbet ellerde değil,
öleceğim rüyalarımın memleketinde,
beyaz şehrinde en güzel günlerimin.
Memet,
yavrum,
seni Türkiye Komünist Partisi’ne
emanet ediyorum.
Gidiyorum
İçim rahat.
Sende daha bir hayli zaman
halkımda ölümsüz devâm edecek
bende tükenen hayat.
Moskova, 1955

Mehmet%E2%80%99in%20babas%C4%B1na%20g%C3%B6nderdi%C4%9Fi%20foto%C4%9Fraf%C4%B1%2C%20Nisan%201955.%20(RGAL%C4%B0fond%202250%2C%20liste%201%2C%20dosya%20538%2C%20yaprak%2010%20ve%2010%20arkas%C4%B1)
Mehmet’in babasına gönderdiği fotoğrafı, Nisan 1955. (RGALİfond 2250, liste 1, dosya 538, yaprak 10 ve 10 arkası)
Mehmet%2C%20%C4%B0stanbul%20Kad%C4%B1k%C3%B6y%E2%80%99de.%20(RGAL%C4%B0fond%202250%2C%20liste%201%2C%20dosya%20538%2C%20yaprak%2014)
Mehmet, İstanbul Kadıköy’de. (RGALİfond 2250, liste 1, dosya 538, yaprak 14)
Mehmet%E2%80%99in%20arkas%C4%B1na%20%E2%80%9CSevgili%20babama%E2%80%9D%20yaz%C4%B1p%20g%C3%B6nderdi%C4%9Fi%20foto%C4%9Fraf%C4%B1%2C%20A%C4%9Fustos%201956%2C%20Caddebostan.%20(RGAL%C4%B0fond%202250%2C%20liste%201%2C%20dosya%20538%2C%20yaprak%2015)
Mehmet’in arkasına “Sevgili babama” yazıp gönderdiği fotoğrafı, Ağustos 1956, Caddebostan. (RGALİfond 2250, liste 1, dosya 538, yaprak 15)
Son Dakika Haberleri