25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ne eldeki ne daldaki!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

Gündemin yoğunluğu, koşulların istikrarsızlığı ve toplumsal ayrışmanın derinleşmesi nedeniyle temel ekonomik sorunları neredeyse hiç konuşamıyor ve tartışamıyoruz.

Halbuki, tarımda bu yıl yaşanan mevsimsel sorunların (don, kuraklık vb.) da etkisi ile tam bir çöküş yılı yaşanması olasılığı artıyor.

İstihdamın %20'sini karşılayan tarım sektörünün gayrı safi yurtiçi hasıla içerisindeki payı %5'ler civarındadır.

Yapısal sorunları yıllardır çözülmeyen ve ötelenen tarım sektörü, bugün hiç haketmediği üvey evlat muamelesine tabi tutuluyor.

2013 yılında %3.1 olan tarım sektörünün büyümesinin, bugün 2014 yılında "negatife" dönmesinden endişe ediliyor.

Bir yandan bilgi ve iletişim teknolojilerinde, eğitimde, ve Ar-Ge'de irtifa kazanamayan Türk ekonomisi, diğer yandan hayati öneme haiz tarımsal üretimini ise nedense gözardı ediyor, yok sayıyor.

Değerli sektör uzmanlarından Sn. Haluk Gündemir tarımsal vizyonun ne olması gerektiğini şöyle açıklıyor;

"... Toplumun yeterli ve dengeli beslenmesini esas alan, ileri teknolojiye dayalı, altyapı sorunlarını çözmüş, örgütlülüğü ve verimliliği yüksek, etkin ve talebe dayalı üretim yapısıyla uluslararası rekabet gücünü artırmış, doğal kaynakları sürdürülebilir kullanan bir tarım sektörünün oluşturulması ve buna bağlı politik tedbir ve önlemlerin alınması..."

Tarımda, çok sayıda dağınık yapıdaki parsellerden oluşan tarım işletmelerinde bütünlük sağlanması,

Desteklemelerde, ürün ve su potansiyeli uyumunun gözetilmesi,

Tarımsal sanayinin ve ihracatın geliştirilmesi ve yeni pazarlara açılması,

Gıda güvenliği ile bitki, hayvan ve çevre sağlığına yönelik adımlar atılması,

Hayvancılıkta etçi sığır ve koyun yetiştiriciliğinin geliştirilmesine ağırlık verilmesi, gibi tedbirler ve adımlar atılması geciktirilmemelidir.

Dünyada açlık, susuzluk, yoksulluk giderek artıyor ve maalesef artacak.

Biz ise tarım sektörüne, üretime ve istihdama yönelik ciddiye alınacak adımlar atmıyor ve tedbirler almıyoruz. Öte yandan, bilgi ve iletişim teknolojilerini konusunda da oldukça gerideyiz maalesef. 2013 yılında İnternetin milli gelire katkısı %1.7 iken, bu oranın 2016 yılında ancak %2.3'e çıkabileceği tahmin ediliyor.

Dünya Ekonomik Forumunun Küresel Bilgi Teknolojileri raporunda, Türkiye 148 ülke arasında 51'inci sırada yer aldı. Önceki yıla göre 6 sıra birden geriledi. Bu endeksin alt kategorilerindeki durum ise içler acısı.

Matematik-Fizik eğitimi kalitesinde 101'inci, Orta öğretimde öğrenci oranında 77'nci, e-katılım indekslerinde 107'nci, maharetli insan gücünde 80'inci, siyasi ve hukuki ortam sıralamasında ise 55'inci sırada Türkiye.

Ne yıllardır kendi kendine tarımda yetebilen bir ülke olmanın avantajını kullanıyor ve koruyoruz. Ne de ileri teknoloji, bilgi ve iletişim teknolojilerinde atmamız gereken adımları atabiliyoruz. Sıcak parayla, borçlanmaya ve ithalata dayalı, amacı ve hedefi olmayan, üretimden kopuk bir tüketim ekonomisi zihniyeti ile patinaj yapıyor, orta gelir tuzağında debeleniyor, bir adım öne gidemiyoruz. Ne tarımsal üretim, ne bilgi ve iletişim teknolojisi ve ne de dünya kupası, Türkiye hiçbirisinde yok.

Ne eldeki kuşu, ne daldaki kuşu tutamıyor, tutmuyoruz.

Ne tarıma, ne de yarına sahip çıkmıyor, çıkamıyoruz.

Yazık, çok yazık...