23 Nisan 2024 Salı
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

NTV nereye koşuyor?

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

1998 yılından bugüne kadar, her birinde en az bir yıl veya daha uzun süreyle olmak üzere sırasıyla Ekonomik Barometre, Akşam, Milliyet, Gözcü, Tercüman (Çukurova), Sözcü gazetelerinde yüzlerce köşe yazısı yazdım.

Köşe yazılarımda, makale ve yorumlarımda, kişisel meselelerimi hiçbir şekilde gündeme getirmedim. Kişilerle değil fikir ve politikalarla uğraşmaya, eleştirinin yanında alternatif de üretmeye gayret ettim.

Ancak nadiren yapmış olsam bile, bu kez taraf olduğum bir davayı sizlerle paylaşmayı arzu ediyorum.

Bunu yine de yapmayacaktım. Ama NTV isimli "tarafsız haber kanalı" olduğunu iddia eden televizyonda, geçen akşam gerici ve bölücü Kürtçülerin, etki ajanı olduğundan şüphe ettiğim sözde akil adamların BDP - PKK - ABD taleplerini alenen ve aşikâr biçimde dillendirerek yaptıkları programı görünce yazmaya karar verdim.

Çünkü o akşam başta Ankara, İstanbul, İzmir, Hatay gibi büyük kentlerde olmak üzere, yurdun birçok yerleşiminde, Ahmet Atakan'ın yaşamını yitirmesini protesto eden, polis şiddeti ve anti-demokratik baskılara karşı demokratik gösteri yapan binlerce yurttaşın sokaklarda maruz kaldıkları muamele Ulusal Kanal ve Halk TV'de dramatik görüntülerle yayınlanıyordu.

NTV'ye baktığımda ise gördüğüm manzara ise, T. Erdoğan AKP il başkanları toplantısında bile konuşsa, saatlerce "canlı yayın" yapan bu "tarafsız haber" kanalının, Türk Milletinin birliğine düşman olan bölücü zihniyete ekranlarını yine tahsis ettiği, demokratik halk hareketine ise gözünü kulağını kapattığıydı.

İşte NTV'nin taraflı, milli devletimiz ve Cumhuriyetimiz aleyhindeki bu tür yayın politikalarını 04.09.2010 tarihinde Sözcü gazetesindeki köşe yazımda eleştirmiştim.

Benim Bakan olduğum, Milletvekilliği yaptığım dönemlerde, görüş alabilmek için kapımda kamera bekleten NTV yönetimi ve başındaki Cem Aydın isimli kişi, bu yazım üzerine herhalde beni sindirmek veya gözdağı vermek için olsa gerek aleyhime 50 bin liralık tazminat davası açtı.

(Bugüne kadar yazılarım, kitaplarım veya TV programlarım nedeniyle hiçbir ceza ya da tazminata mahkûm olmadığımı da belirtmek isterim.)

NTV hukuk dersi aldı

Neyse, dava 2011 yılında sonuçlandı. Yerel Mahkeme NTV'nin iddialarını yersiz ve mesnetsiz buldu ve reddetti.

Yargıtay da 2012 yılında bu kararı oybirliği ile onayarak kesinleştirdi.

NTV yönetimi ve Cem Aydın da avucunu yaladı ve esaslı bir hukuk dersi almış oldu.

Yargıtayın onadığı yerel Mahkemenin kararı son derece dikkat çekiciydi. Mahkeme kararında özetle; "... dava konusu yazıda; davacının (NTV'nin) ulusal çıkarları yakından ilgilendiren konularda tarafsız davranmadığı, kamuoyunda, Kürtçü ve bölücü görüşleriyle tanınan kişilere, programlarında ağırlık verdiği, Cumhuriyetin değerlerine karşı gerekli hassasiyeti göstermediği, ulus devletin üniter yapısına yönelik olarak sürdürülen saldırılarda Cumhuriyetten yana açık bir duruş sergilemediği öne sürülmüş, NTV'nin yayın politikası bu yönlerden eleştirilmiştir. Yazıda, davacının yayın politikasından duyulan kişisel rahatsızlık dile getirilmiş, davacı televizyon kanalında, haber-program yayınlarına çıkarılan konuşmacıların genelde kamuoyunda Kürtçü, dönek Marksist ve Sorosçu olarak bilinen kişiler olması, bölücü ve yıkıcı propagandaya zemin ve imkân hazırlama olarak değerlendirilmiştir. Bu bakımdan yazı bütünü ile ele alındığında davalının asıl amacının, yayın politikasını eleştirmek olduğu açıkça anlaşılmıştır. Yazıda kullanılan sözcüklerde amaç ve araç yönünden bir aşırılık görülmemiştir. Yazıda eleştiri konusu yapılan hususlar, son yıllarda birçok aydının ve yurtseverin rahatsızlık duyduğu konulardır. Basının bir görevi de, toplumu ilgilendiren konuların kamuoyu önünde tartışılmasına zemin hazırlamaktır. Dava konusu yazıda bir şekilde bu görev de yerine getirilerek kamuoyunun dikkati çekilmiştir. Açıklanan nedenlerle, yazının hukuka aykırılık içermediği sonucuna varıldığından dava yerinde görülmemiş, davanın reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilerek yargılama sonuçlanmıştır..." deniliyordu.

NTV'nin başındaki Cem Aydın, Gezi Parkı'ndaki demokratik intifada sırasında şapkasını alarak, NTV'yi terk etmek zorunda kaldı, yönetimi ve çalışanlarını zor durumda bırakmış oldu. Türkiye'de dürüst, bağımsız ve tarafsız mahkemeler ve yargıçlar olduğu, bütün mahkemelerin özel yetkili mahkemelere benzemediği de görüldü.

Yazımın başlığı bu Mahkeme konusu edilen yazımın başlığı idi, iyi ki yazmışım...