O anketler doğru mu?

Daha önce bu sütunlarda, “AKP’de işler kötü. Yakında AKP’yi yüzde 50 gösteren anketler piyasaya sürülecektir” demiştim. Aynen öyle oldu. Şu aralar ortalık anketten geçilmiyor. Neredeyse her iki güne bir, “Bugün seçim olsa ...” anketleri yayınlanıyor.

AKP oyları da tahmin ettiğimiz gibi. Yüzde 50’lerde..!

AKP parti şu günlerde çok gergin. 4 eski bakan için TBMM’de yapılacak oylamadan tedirgin. Biran önce bu işi kazasız belası atlatma derdindeler. Bu nedenle yüzde 50’lik anketlerle durumu kurtarmaya çalışıyorlar.

SEÇMENİ YÖNLENDİRME

Eskiden bu anket işi yoktu. Batı’da seçmenlerin anketlerle yönlendirilmesi etkili olunca Türkiye’de de uygulamaya sokuldu. Uluslararası operasyonun bir parçası.

İstedikleri partileri yüksek göstererek onları öne çıkarırken, kontrol edemedikleri “tehlikeli” partileri de görmezden geliyorlar.

Bu yolla seçmeni yönlendiriyorlar. Bu yöntem birçok ülkede kendileri açısından başarılı oldu. Buna Türkiye de dahil. AKP’nin iktidara getirilişi de aynı..!

TÜRKİYE ‘İKTİDAR ÇÖPLÜĞÜ’

Bu ve benzer yöntemlerle Türkiye’nin başına oturttukları parti etkisizleşince onu öldürüp yenisini yarattılar. Şöyle geriye dönüp bir bakalım. Türkiye “iktidar (!) partisi” çöplüğü..!

Ama bu yöntemin de sonuna gelindi. Seçmen yanıla yanıla doğruyu bulmaya doğru ilerliyor. AKP’yi yüzde 50 gösteren anketlere de kimse inanmıyor. Israr eden olursa da “Biz başka bir ülkede mi yaşıyoruz?” karşılığı veriliyor.

NASIL BİR SONUÇ  İSTERSİNİZ?

ABD ve Avrupalı emperyalistlerin taktiğini “bizimkiler”(!) de öğrendi. Herkes kendi çapında halkı kandırıyor. “Kamuoyu araştırma” sektörde çalışan bir tanıdığımla bu işlerin nasıl döndüğünü konuştuk. Anlattıkları ilginç. Hem de çok ilginç. İşi veren sonucu da veriyor. Yani anketler iki sonuçlu. Bir gerçek sonuç, ikincisi kamuoyuna açıklanacak sonuç.

Sizin anlayacağınız, internete düşen tapelerdeki, “A partisinin oylarına birkaç puan ekle, B partisinin oylarını birkaç puan düşür” talimatları tamamıyla gerçek.

PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALIYOR

İş o hale gelmiş ki anlaşma yapılırken fiyat pazarlığı buna göre yapılıyor. Sonuçlar ne kadar yalan olacaksa fiyat da ona göre değişiyor. Parası olanlar kamuoyunu istediği gibi yönlendiriyor.

AKP için sorun yok. Örtülü ödenek, belediyelerin kaynakları, ... hepsi onlara çalışılıyor. Sonuç nasıl istenirse araştırmada o oran çıkıyor. Belirlenen oranları piyasaya sürdün mü iş tamam.

Yani parayı veren düdüğü çalıyor.

PROFESYONELLİK(!)

“Yandaş anket” şirketlerinin rakamlarına itibar azalınca taktik değiştirdiler. Piyasada nispeten güvenir şirketlere aynı yalanı söyletmek için harekete geçtiler. Gelen bilgiler bu şirketlerin “paraya dayanamadığı” noktasında.

Yaptıklarını “profesyonellik”le açıklıyorlar. Hatta kendilerini eleştirenlere kızıyorlar. Türkiye batarmış, hırsızlar kazanırmış onların umurunda bile değil. “Peki ya itibar” diyecek olsanız, yanıtı hazır. “İtibar karın doyurmuyor” diyorlar.

İşin içine “para” girdi mi gerisi peş peşe geliyor..! Ne de olsa devir “cilalı” devir!

“Bir kereden bir şey olmaz” anlayışının Türkiye’yi getirdiği yer ortada!.

KPSS SINAV YOLSUZLUĞU

2010 yılında yapılan KPSS sınavlarında yolsuzluk yapıldığı artık netleşti. Sınav sonuçlarında “başarı”(!) kazananların kimler olduğu ortada.  Bize gelen bilgilere göre gerekli ön hazırlıklar tamam.

Peki hâlâ ne bekleniyor? İşte orası meçhul!

Bu arada, 2010 KPSS’sine ait en önemli delil olan soru kitapçıkları imha edilmiş. Adliye ve emniyet koridorlarında anlatılanlar dehşet verici. Nedense herkes olayı anlatırken bol sıfırlı rakamlardan söz ediyor.

Anlayamadık bu ne iş? Artık harekete geçmek için ne bekleniyor? Suçlu ister vatandaş, ister polis, ister savcı, ister hakim, ... ne fark eder!