‘Oh olsun’ demiyoruz ama...

Cemaat görünümlü F tipi örgütün emniyette ve yargıda, hemen her kademede, polis okullarından Yargıtay’a kadar, illegal olarak gerçekleştirdiği fitne-fesat örgütlenmesinin boyutları herkesin dudağını uçuklatıyor.

Son olarak, medyaya yansıyan ve 160 kişilik olduğu iddia edilen yasadışı telefon dinleme listesindeki isimler -doğruysa- tam bir şaşkınlık yarattı. İktidar destekçisi, hatta yalakası bazı çevrelerde ise bu şaşkınlığın boyutları daha da büyük.

Aralarında işadamları, gazeteciler, akademisyenler ve askerlerin de bulunduğu çok sayıda tanınmış ve bilinen isim, İstanbul Emniyeti tarafından “istihbari dinleme” kılıfı ile ve “terör ve suç örgütü üyesi” oldukları gerekçesiyle, 2008-2009 yıllarında dinlenmişler.

F tipi cemaat görünümlü silahlı örgütün emniyet içinde yuvalanmış mürit ve militan polisleri, AKP iktidarını kayıtsız şartsız destekleyen iş ve medya dünyasının isimlerini de, muhalif, millici, demok-rat ve yurtsever diğer isimlerle birlikte dinlemekte bir sakınca görmemişler.

Demek ki; yandaş olmak, televizyon ve gazetelerinde iktidar destekçiliği yapmak, gayrı milli isimleri, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarını her akşam ekranlarına konuk etmek, Kürtçülerle Amerikancıların kankası olmak, iş ve özel yaşamınızın, Cemaat görünümlü F-tipi örgüt tarafından dinlenmesine mani olmuyormuş!

Çünkü onlar (F tipi örgüt) kullandığı insanları ve kuruluşları kendi müridi olarak görmezler ve yeri ve zamanı geldiğinde akrep gibi sokarlar.

İşte 10 yıl boyunca etle tırnak gibi oldukları AKP iktidarı ile bugün geldikleri ibretlik duruma bakın.

Ferit Şahenk ve Cem Aydın isimlerinin de dinlenenler arasında olduğunu görünce bunlar geldi aklıma...

3 yıl önce NTV’nin yayın politikalarını eleştiren ve uyaran bir yazı kaleme almıştım o zaman yazdığım Sözcü gazetesinde... Rahmetli Ayhan Şahenk ile kişisel olarak tanışıklığım ve dostluğum olduğu için, manevi mirasının yanlış ve gayri milli yayın politikalarıyla zarar görmemesi için kaleme alınmış bir ikaz yazısıydı.

Yazıda, ne bir hakaret, ne de iftira niteliğinde tek bir satır olmadığı halde, NTV’nin o dönemdeki (sonra adı Penguen medyasına çıkanlar arasında geçen ve Gezi olaylarında tasını tarağını toplayarak NTV’den ayrılmak zorunda kalan) Genel Yayın Yönetmeni Cem Aydın, aleyhime 50 bin TL talebiyle bir tazminat davası açtırmıştı.

Tabii avucunu yaladı. Dava reddedildi ve lehime sonuçlandı. Yargıtayca da onanarak kesinleşti.

Bugün NTV yine iktidar yanlısı yayın politikalarını ısrarla sürdürüyor ve ekranlarına özellikle çok izlenen saatlerde yandaş, ikinci Cumhuriyetçi, Kürtçü, Amerikancı ya da siyasal İslamcı olarak bilinen ve tanınan isimleri yoğun bir şekilde konuk ediyor.

Ama bunları yapıyor olmaları, yasa dışı olarak iş ve özel yaşamlarının dinlenmesini ve izlenmesini önlemiyor, önleyemiyor.

Bağımsız-tarafsız habercilik ve yayıncılık gerçek bir demokrasinin olmazsa olmazıdır. Siz hem iktidar yandaşı yayınları sürdürün, hem de o iktidar döneminde her şeyinizle izlenin, dinlenin, arşivlenin.

Ne diyelim,

Herkes layığına müstehaktır; tam ibretlik bir durum vesselam.

Biz bu yaşanan hukuksuzluklar, rezillikler ve kanunsuzluklar nedeniyle ismi dinleme listesinde geçen herkese geçmiş olsun diyoruz...

Kimseye, hatta NTV yönetimine bile “Oh olsun” demiyoruz, demek istemiyoruz.

Ama bu da size “Ders olsun” diyoruz elbette...