29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Okmeydanı’nda öldürülen o gencin ismini biliyor musunuz?

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

Okmeydanı’nda geçen hafta iki gencimiz katledildi. Uğur Kurt kardeşimizin polis kurşunuyla öldürüldüğü biliniyordu. Kurşunun incelenmesi sonucunda hangi polisin silahından çıktığı da saptandı. Şimdi o polisin ve diğer sorumluların yargılanması bekleniyor. Yargılanacaklardır elbette.

Bir gencimiz daha vardı

Peki bir gencimiz daha vardı, ismini biliyor musunuz?

Öğrenmeniz için özel bir araştırma yapmanız gerekecek.

Kim vurduya getirildi. Vuran meçhul, ama vurulan da meçhul.

O kadar ki, Aydınlık bile onun ölümünü “Bir canımız gitti” gibi bir başlıkla verdi. Bütün basın o canımızı sanki uzaydan gelenler katletmiş gibi haberler yaptı. Faili meçhul kalması gerekiyordu, sistemin merkezleri öyle istiyor, besbelli!

Canımız gitti doğru da, o canımızı götüren yok mu?

Uğur Kurt polis kurşunuyla öldürülünce şehit oldu, peki diğer cana ne oldu? Sol kisveli karanlık örgütün attığı patlayıcı ile hayatını kaybedince “Niyazi” mi oldu?

Uğur Kurt’un ismini hepimiz biliyoruz, peki diğer kardeşimizin ismini niçin hiçbirimiz bilmiyoruz?

Cinayetin kod adı ‘devrimci pratik’ mi

Solcu kisveli karanlık örgütlerin adam öldürmeleri meşru mudur?

Onlar öldürünce, cinayet değil de “devrimci pratik” mi oluyor?

Uğur Kurt’un cenazesiyle ilgilenmek elbette görevimiz. Peki diğer gencin cenazesine ilgisiz kalmak, onun toprağa verilişini görmezden gelmek de görev mi?

Holding basınını anladık, onlar da vicdan yoktur, sisteme bağlılık vardır, siyasal hesaplar vardır. Ama Aydınlık dahil “Solcuyum” diyen yayın organları ve köşe yazarları niçin o gencin katledilmesi üzerine iki satır bile yazmazlar, yazamazlar?

Vicdanları sessize mi aldılar?

Ülkemizde faili meçhullere karşı yıllardır mücadele eden örgütler var, yazarlar var.

Diktatörlere karşı savaşan örgütler var, yazarlar var.

Şiddet ve zorbalığa karşı her gün yazan çizen arkadaşlarımız var. Onlar niçin o gencin katledilmesine bir satırla bile değinmezler, değinemezler?

Sabahtan akşama vicdan edebiyatı yapan arkadaşlarımız hani neredeler, o gence gelince vicdanların pili mi bitti?

Gladyo’nun denetimindeki vicdan

Bireysel şiddete yönelen örgütler, gençlerimizi öğütürler, ezerler ve bilerek ya da bilmeyerek oyuncak haline getirirler. Bunu biliriz, ama çoğumuzun bu bildiğini kamuoyu önünde söylemeye cesareti yoktur. Çünkü vicdanlar ayarlıdır. İdeolojik bozukluklar vicdanların ayarını da bozar, bozmuştur.

40 küsur yıldır benzer deneyimlerden geçerek geldik bugünlere. Bireysel şiddete yönelen Sol kisveli örgütler Gladyo’nun avucuna düşmüşlerdir. O örgütlerin halk düşmanı eylemleri karşısında sessiz kalanların vicdanı da son kertede Gladyo’nun denetimindedir.

Son zamanlarda çok daha ağır bir durumla karşı karşıyayız. Solun bir kesimi, açıkça F Gladyosu’nun müttefiki haline geldi. “F Gladyosu’nun üzerine yürüyün” derseniz, hemen üzerinize çullanan bir kamuoyu oluşturdu Gladyo.

F Örgütünün polis ve yargı içindeki karanlık yuvalanmalarına kalkan olan sözde Solcular var.

Halkla birleşme ve iktidar olma meselesi

Bu konu vicdanlı olmanın ötesinde, halkla birleşme meselesidir.

Aydınların ve yazarların vicdanı satın alınabilir.

Korku, vicdanın düşmanıdır. Korkaklar vicdanlarını kullanma güçlüğü çekerler.

Ama halk için öyle değildir. Halk vicdanı bağırıp çağırmasa da her durumda vardır.

Türkiye halkı, 40 küsur yıldır Sol adına yapılan insanlık düşmanı eylemleri biliyor. Banka soymalar, çocuk kaçırmalar, bakkalın kulağını kesmeler, haraç almalar, cinayetler, halk düşmanı çeşitli eylemler, bunları halk biliyor. Özellikle uyuşturucu işi yapan Sol örgütler Gladyo’nun aleti haline gelmişlerdir.

Halk, Okmeydanı’nda o gün o patlayıcıyı atanlara hiçbir zaman güvenmeyecektir, hiçbir zaman onların arkasından gitmeyecektir. Ama yalnız onların değil, vicdanlarının sesini telefonun sesini kapatır gibi kapatanlara da hiçbir zaman güvenmeyecektir. Halk, bu karanlık faaliyeti mahkûm etmeyen bir Sola hiçbir zaman güvenmeyecektir.

Sistemin efendilerinin vicdanlı olmaya ihtiyaçları yoktur, onlar ancak vicdansız kalarak iktidarlarını sürdürebilirler. Ancak halk yönetimi kurmak isteyenler, halkın vicdanıyla birleşerek iktidara ilerleyebilirler.

O gencin katledilmesi karşısında sessiz kalanlar, kusuru halkta aramadan önce kendilerini sorgulamalıdırlar. Öncelikle de ideolojik ve siyasal duruşlarını.

İsmi belki internette yazılıdır

Okmeydanı’nda ilk öldürülen gencimizin ismini merak etmiyor musunuz?

Araştırsanız belki internette vardır.

Cenazesi soğuk suyla yıkanmış olmalı.

Tabutunu kaç kişi taşıdı, onu da bilen yok.

Ayhan Yılmaz’ın gazetelerde tek bir resmi bile yayınlanmadı.