26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Oktay Ekşi için "Bunu dövdürmek lazım" diyen Cumhurbaşkanı?

Sabahattin Önkibar

Sabahattin Önkibar

Eski Yazar

A+ A-

30 yıla yakındır medya'dayım ve bugünkü gibi bir istibdada hiç tanık olmadım.

Yakın geçmişe hafıza turu yaptığımda Tayyip Erdoğan'ı çağrıştıran iki isim Turgut Özal ile Tansu Çiller'di.

Özal tıpkı Erdoğan gibi medya'yı fetih adına kolları sıvayıp Asil Nadir'i piyasaya sokmuş; ancak Nadir İngiltere'de yediği vurgun sebebi ile kalıcı olamamıştı.

Özal'ın bir başka handikapı, döneminde Hürriyet ve Sabah gibi grupların medya dışı ticari işlerinin olmaması ve denetime alınamamasıydı.

Özal buna rağmen siyasal liberalizm ambalajı ile soldan Mehmet Barlas, Cengiz Çandar, Ertuğrul Özkök, Yavuz Gökmen ve Çetin Altan ile oğulları gibilerini devşirip kendi medya tarikatını kurabilmişti.

Turgut Özal'ın arasına mesafe koyduğu kesim Atatürk milliyetçileriydi ki onları hasım gibi görürdü.

Hiç unutmam Cumhurbaşkanı iken bir gün Enver Ören ile ziyaretine gittiğimizde okuduğu Oktay Ekşi için, "Bu ne yazıyor böyle. Şunu iyi bir dövdürmek lazım" diye kendi kendine mırıldandığına şahit olmuştum.

Tansu Çiller'in medya ilişkilerini ise eşi Özer Çiller düzenlerdi ve o da Tayyip Erdoğan ile Turgut Özal'ı çağrıştırırdı.

Öyle ki Özer Çiller sırf Tansu Çiller'i eleştirenlere gözdağı adına BTV diye bir kanal kurdurup oradan Çiller'e muhalif olan Özkök-Çölaşan-Uğur Dündar ve bizim gibi gazetecilere altyazılarla belden aşağı hücumlar yaptırırdı.

Ve Erbakan parantezi:

Medya'yı klasik bakışı olan batıl ve hak diye tasnif eden Erbakan Hoca'ya göre hak olmak için kendine yüzde yüz biat yani teslimiyet esastı ki yine Başbakan olduğu gün Enver Ören ile ziyaret ettiğimizde kendine "Emrinizdeyim" diyen Ören'e aynen şu sözü ettiğini hatırlıyorum: "Lafla teslimiyet olmaz. Gazete ve Televizyonun anahtarlarını bırak öyle git. Bundan sonra oralara bütün isimleri biz atayalım."

Fethullah Gülen'in Alevi operasyonu!

Bayram değil seyran değil Fethullah Gülen Alevileri öptü!

Trilyonlar harcayıp camii ile beraber büyük bir cemevi kompleksi inşa ettireceğini söylemiş!

Aracı isim Prof. İzzettin Doğan!

Tanıdığım ve saygı duyduğum İzzettin Bey ne yalan söyleyeyim kafa karıştırıyor.

Önce Tayyip'in çağrısına uyarak Akil Adam oldu ve şimdi Gülen ile Cemevi inşaatına soyunuyor.

İyi de İzzettin Bey gibi aydın biri Tayyip Erdoğan ile Fethullah Gülen'i bilmez ve tanımaz mı?

Yoksa İzzettin Hoca bazı dostların iddia ettiği gibi gerçekten devşirilmiş midir?

Gülen'in Alevilere cici görünmeye çalışmasının siyasi bir proje olduğunu nasıl göremez ve böyle bir şeye nasıl alet olur?

Tablo Cem Vakfı ile İzzettin Hoca'nın düşünülen Abdullah Gül-Fethullah Gülen-Kemal Kılıçdaroğlu koalisyon modeline monte olmasını çağrıştırıyor.

Usta'nın hikâyesi Melih'i aday yapar mı?

Milyonlarca dolar harcandığı ifade edilen Tayyip Erdoğan'ı gazlayan "Usta'nın Hikayesi" Belgeseli için söylenen Melih Gökçek'in yeniden adaylık dilekçesi olduğudur.

Peki Erdoğan'ın bu dilekçeye tepkisi ne mi olur?

Tayyip Bey duygusaldır ve böyle şeylerden etkilenir ki bunu en iyi Melih Gökçek biliyor. Dolayısı ile Erdoğan Gökçek'in attığı oltaya gelmiştir. Şu gün için Gökçek ağırlıklı adaydır.

Ancak Erdoğan'ın bir özelliği var ve o hiç değişmiyor!

Başarı onun gözünde bütün mazeretleri örtüyor.

Önümüzdeki süreçte yaptıracağı anketlerde Melih Gökçek'in eski gücünü yitirdiğine tanık olur ve AKP'nin parti oyu Gökçek'in üstünde çıkarsa işte o zaman duygularını bir tarafa atar ve başka bir aday arayışına girer ki 2004 ve 2009'da Erdoğan Gökçek'i istememesine rağmen seçmendeki gücünden ötürü onu tercih etmişti. Bugün de aynı şey olabilir.

Siz hâlâ ne bekliyorsunuz?

Bizim meslektaşlar askerler gibi!

Kovulunca kahramanlaşıyorlar. Hatırlayın Can Dündar işine son verilince "Yanlış yaptık topluca istifa etmeliydik" demişti.

Son haberi biliyorsunuz; Demirören, Can Ataklı'dan sonra Mustafa Mutlu'yu Vatan'dan kovdu ki o gazetede sadece Güngör Mengi Ağbimiz ile eşi kaldı.

Demirören'in kıyımları Milliyet'te de devam ediyor ve son olarak Derya Sazak'ın köşesi kapatılarak yerine Fikret Bila atandı.

Şaşkınım zira Fikret bu görevi kabul etti !

Aha buraya yazıyorum çok sürmez Fikret'e de yol verirler zira Sevgili Bila Alevi olduğu için AKP'liler ona tahammül etmez!

Göreceksiniz kovulduğu gün Fikret de Can gibi, "Tuh keşke topluca istifa etseydik" diyecektir.

Dedik ya bizim matbuat muhakemeyi askerler misali yılan ısırdıktan sonra yapıyor!

Bana sorarsanız Çin işkencesini çekmeden AKP'ye karşı olan gazetecilerin toplu olarak meydan okuyup gazetelerinden ayrılmaları ve yeni gazeteler çıkarmaları gerekiyor.

Para yani sermaye yok demesinler Vatan Gazetesini Zafer Mutlu sermayesiz kurmuştu!