29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Okuduklarınıza inanamayacaksınız

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

Neden inanmayalım? Bugün 44 yaşında olan Oxford Üniversitesi mezunu İngiliz araştırmacı-yazar Sheridan Simove 2011’de bir varsayımı ispatlamak amacıyla “Her erkek seksten başka ne düşünür?” başlığıyla bir kitap yayınlar. 200 sayfalık kitabın içi boştur. İnsanlar elektronik ortamda satılan kitaba büyük ilgi duymuş ve satın almıştır. Kitap satış rekoru kırdı. İspanyolca, Hırvatça, Hollandaca, Moğol, Çince ve Japonca dillerine tercüme edildi. Yazar 2015’te Guinness rekorlar kitabına “neşredilen kitaplar arasında en çok boş sahifesi olan kitap” sıfatıyla girme hakkını kazandı. Türkiye’de günlük neşriyatı yapılan cerideler, görüntülü medya, elektronik haber siteleri ve sosyal elektronik iletişim ağları iki ucu keskin bıçak misali. Hangisini beslersen orası daha derin keser. Dördüncü kuvvet olarak tanımlanan medya artık tüm kuvvetlerin omurgasıdır. Bir projeyi kabul ettirmek, maddi getirim sağlamak veya ilgi odağı olmak uğruna, muhtevası boş şatafatlı başlıklarla kitleyi manipüle etmek revaçta olmuş. TV kanallarının, “Şok haber”, “Gördüklerinize inanamayacaksınız”, “Az sonra” diyerek ekrana bağladığı kitleye dakikalarca reklam morfini salgılayan medya yerine maruf ve sevilen liderlerin fotoğraflarını yapıştırıp altına debdebeli başlıklar kullanmak âdeti egemen olmuş. Eskiden gündem sabit, gazete azdı. Bugün gündem yoğun, gazete çok. Zaman az, pazar sınırlı. Uzun, yorucu ve derin analizler içeren yazı türü bıkkınlık yaratıyor. Kısa ve etkili cümlelerle muhtevayı beyne ve kalbe şırınga etme sanatı tercih ediliyor. İlginç ve daha ilginç haberlerle okuyucuyu tutmak gerekir. Bu sanatı icra eden ve çok beğenilen kıymetli yazarlarımız var. Ancak, çoğu zaman gündemin sıcak haberleri ile ilgili bilgi edinme ve bilgilendirme sorumluğu, basın etik değerler nazari dikkate alınarak yapılmıyor. Maalesef muhasebe, sorgulama, denetleme yok. Ahlak, vicdan zor buluna... Yandaş medyayı anlıyoruz. Üstlendiği görev gereği, iktidarın söylem ve eylemlerini pazarlamakla mükellef. İktidarı eleştiren kesimleri itibarsızlaştırmak, hedef göstermek ve infaz etmek asli sorumlulukları arasındadır. Bununla övünür, bunun için makam, maddi çıkar ve takdir bekler. Lakin muhalif medya olarak öne çıkanlar benzer sorumsuzlukları fazlasıyla icra ediyorlar. İktidarı eleştiriyorum hücceti altında kamuoyunu muhtevası boş puntolarla yanlış yönlendirmektedir. Bu yanlış, kaynağı tetkik edilmeyen, somut veriler ve sıhhatten yoksun haberler daha çok okur kazanma adına mı yapılıyor yoksa bir manipülasyonun parçası mı sorgulanmalı. Benim görüşüm, özellikle efendiler ve stratejik piyonlar yerine taktiksel piyonlara odaklanan anlayışta her iki unsurun hâkim olduğu yönündedir. Efendi, stratejik piyon ve onun hedefe koyduğu “düşmana” odaklanan “muhalif” medya Ankara-Şam arasında bir olası yakınlaşmanın ihtimalinden çok rahatsız oluyor. Üst-aklın Ankara-Şam arasında dokunan mekikten haberdar olduğu aşikâr. Dost-düşman herkesi rahatsız eden Türkiye-Suriye muhabbetinin temeline konulan dinamitin yarattığı tahribat en az pervaneye çarpıp etrafı pisleten pok kadardır. Bu tahribatın yaratılmasında düşük Başbakan Davutoğlu’nun derin rolü esastır. Etrafa saçılan kanlı pisliği temizleyecek Ankara-Şam muhabbetini tesis etmeyen, halen Suriye hatalarında ısrarlı davranan iktidar kadar, iktidara muhalefet ettiğini iddia eden “muhalif” medya da sorumludur. Toplumsal sorumluluk ve başarılı gazetecilik, Esad ve Nasrullah sevgisi üzerinden algı operasyonu yapmak değildir. İran’ın, PYD-YPG’ye silah vermeye hazır olduğunu yazarak, infaz edilen iki polisin, “PKK tarafından öldürülmediği, PKK’dan bağımsız hareket eden özellikle İran’a yakın kesimlerce yapılmış olabileceği” muhtevası boş tantanalı İran düşmanlığı başlıklarla kamuoyunu manipüle etmek değildir. Ankara-Şam arasında hâsıl olan ateşe benzin dökmek hiç değildir. Bu ateşi söndürmek ve bölgesel sorunlarımızın anahtar çözümü olan Ankara-Şam işbirliğini tekrar tesis edecek unsurları harekete geçirmektir. Gerisi, okuyucuya anlık zihinsel mastürbasyon sağlamak, son merhalede ise efendi ve piyonların projelerine enerji ve su taşımaktır.