25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Olimpiyata hayır!

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

Toplumun belli bir kesimi tarafından bilindiği sanılan olimpiyatın ne olduğunun altını çizmek gerekmektedir. Yapılan bir araştırmaya göre Türk toplumunun yüzde 83’ü İstanbul’da olimpiyat yapılmasını istiyor. Ancak İstanbul’da olimpiyat yapılmasına olumlu yaklaşanların kaçı olimpiyatların gerçek anlamının ne olduğunu, kökenini, ülkemize ne getirip ne götüreceğini biliyor?

Spor, yaşamın ta kendisidir

İşe, sporun sosyal, kültürel bir gelenek olmasından başlanmalı. Belirli bir zamanda sanayi devriminin başı, belirli bir yerde Britanya ortaya çıkmıştır. Bu noktada ortaya çıkan temel sorun sporun bu karmaşık, değişken köklerini anlayabilmektir. Spor, günümüzde ayırt edici özellikleri olan, karşılığı alınabilen, tarihsel etkileri kanıtlanmış, mantık içeren bir etkinliktir. Kısaca spor yaşamın ta kendisidir. Tıpkı Max Weber’in, Calvinizm ve Protestanizm rastlantısal birleşimi olan savında söz ettiği gibi. Bu sav önce kontrol altına alınmış, daha sonra kafesten kurtarılmış kapitalizmin canlanışıdır. Yani kapitalist üretim ilişkilerinin gelişmediği ülkelerde olimpiyat fikrinin gelişmesi olanaklı değil, olimpiyat yapmanın koşulları da yeterli değil...

İngiltere’de sanayi devriminin başlamasıyla oluşan endüstriyel kapitalist üretim ilişkileri futbolu geliştirmesine karşılık içerdiği şiddet nedeniyle futbol Ashbourne ve Derbysahire mahkemelerinin kararı ile yasaklandı. Bu yasaklama İngiliz vatandaşları arasında futbolsuz yaşamın sağlıksız bir ortam yaratacağı fikrini canlandırdı, spor yapma hakkından söz edilmeye başlandı. Bu hareketlenme 1850 yılında İngiltere’de Wenlock’un küçük bir kasabası olan Shopshire da Olimpiyat Oyunları’nın başlamasına öncülük etti. Bizde olimpiyatların kurucusunun Fransız aristokratı Baron Pierre de Coubertin olduğu benimsenmesine karşın olimpiyatların fikir babası İngiliz Dr. William Penny Brokes’dir. Ancak bu iki insan karşılıklı yazışmakta, fikir alışverişinde bulunmaktadırlar.

İlk kez Olimpos’ta yapıldı

Eski bir Roma sözü olan “sağlıklı beden, sağlıklı zihin” sözünü Coubertin sporun bir yüzü olarak o günlerde dile getirmiş. Buradaki yüce düşünce, sporda kusursuzluğa ulaşılırken vatandaşları savaşta daha iyi mücadele edebilir hale getirmektir. Yani başlangıçta barış öne sürülerek yapılan olimpiyatların kökeninde aslında savaşlara hazırlanmak, savaşlarda başarılı olabilmek fikri vardır. Bu nedenle, olimpiyat düşüncesini ortaya atanlar gerek sanayi gerekse tarım işçilerine açık havalarda fiziksel antrenmanlar yaptırılması gerektiğine inanıyorlardı. Çağdaş olimpiyatlar ilk kez 1896’da tanrıların evine hiç de uzak olmayan Olimpos’ta yapılmıştır. Yani savaşların, iç savaşların yoğun olarak yapıldığı yüzyılda. Olimpiyat düzenlemesi , İngilizlerin etkisi altında Fransızlardan uyarlanmış bir mücadeleler ürünüdür.

Belli bir zamanda, belli bir yerde kapitalist üretim ilişkilerinin ortaya çıkmasıyla düzenlenen olimpiyatlar Türkiye’de yapılabilir mi? Türkiye’nin üretim ilişkileri olimpiyat yapmak için uygun mudur? Bu noktada olimpiyat yapmanın temel ölçütlerini oluşturan temiz bir çevre, güvenli ülke, trafiği düzgün bir şehir, sporcu sayısı, izleyici sayısı, olimpiyat düzenlemede sonuncu ölçüt olan tesis gibi unsurlara değinmeye gerek yok. Çünkü hangisini tutarsanız elinizde kalır.

İstanbul’da olimpiyat yapılamaz

15 milyon vatandaşı açlık sınırında yaşayan, vatandaşlarını İstanbul kışında yaşamaları için kömür dilencisi durumuna düşüren bir anlayışın başta olduğu şehirde olimpiyat yapılamaz. ABD’nin güdümünde bu ülkeden bir milyar dolar almak için meclisinden tezkere çıkartmaya kalkıp komşusu Irak’a saldırmayı göze alan bir ülkenin 19 milyar dolarlık olimpiyat giderini karşılayamayacağı için İstanbul’da olimpiyat yapılamaz. İstanbul talan edileceği, bu talandan belli bir kesimin pay alacağı için İstanbul’da olimpiyat yapılmamalı. Olağanüstü güvenlik önlemleri alınıp, olimpiyat boyunca İstanbullulara yaşam zehir edileceği için, bugünkü iktidar anlayışının o günlere de yansıyacağından, karşıt yaşam biçimi olanlar “yaşam acısı” çekeceklerinden İstanbul’da olimpiyat yapılamaz. Futbol alanlarından tutunda güreş salonlarına değgin ırkçılığın başını alıp gittiği, bundan konuk sporcuların büyük sıkıntı yaşayacağı için İstanbul’da olimpiyat yapılamaz. Ülkenin başbakanı tarafından din, mezhep, inanç ayrımcılığı yapılan bir ülkede olimpiyat yapılamaz. Büyük olasılıkla olimpiyat köyünün etrafında yaşayan gecekondu sakinleri zor kullanılarak şehrin dışına çıkartılacakları, Tarlabaşı ile Sulukule örneğinde olduğu gibi sorunlarla karşılaşılacağından İstanbul’da olimpiyat yapılamaz. Olimpiyat tarihimizde en çok madalya aldığımız spor dalı olan güreş 2020 olimpiyatlarından çıkartıldığı için, sporu sadece ödül almak için, onu da dopingle başaran sporculara sahip olduğumuz için Türkiye olimpiyat yapamaz.

Yunanistan’dan beter oluruz

En önemlisi, dünyanın en büyük turizm gelirine sahip olan, olimpizm ruhunun canlandığı Yunanistan olimpiyat nedeniyle battı. Ekonomik, düşünsel, tinsel, çevresel, kültürel toplamda her türlü karmaşanın yaşandığı, komşularımızla savaş durumuna gelmiş, askerlerini, aydınlarını, yazarlarını, gazetecilerini nedeni belli olmayan düzmece tutanaklarla tutuklamış bir ülkede olimpiyat yapılamaz. Yapılırsa batarız, Yunanistan’dan da beter oluruz. Onun için OLİMPİYATA HAYIR! İnancı güçlü olan vatandaşlarımız olimpiyatın İstanbul’a verilmemesi için dua etsin. Bilgisunar(internet) ile Uluslararası Olimpiyat Komitesi’ni “olimpiyat istemiyoruz” diye ileti yağmuruna tutun. Olimpiyatı vermezler ya, bir de verirlerse işte o zaman dualarınız da kurtaramaz yalnız ve güzel ülkemi.