18 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Öteki baykuş

Seyyit Nezir

Seyyit Nezir

Eski Yazar

A+ A-

Hegel, “Minerva’nın baykuşu karanlık basınca uçar” sözüyle felsefenin yaşamdaki konumunu belirlemekle kalmamış, insanın karanlıkla savaşımında felsefecinin işlevini de vurgulamıştı. Ülkemizin bu vurguyu anımsatırca yola çıkan genç düşünürlerinin daha önce 6 sayı yayımlayıp ara verdiği Baykuş dergisi, şimdi yeni ve daha güçlü bir gereksinmenin kattığı ivmeyle yeniden çıkıyor. Derginin genel yayın yönetmeni Güçlü Ateşoğlu, çıkış gerekçesini şöyle duyuruyor: “Büyük lafların unutulduğu bir çağda, büyük laflara imkân tanıyan neyse, onun ardındayız. Gelgelelim sadece laf değil, hakikate sirayet eden kavramın peşindeyiz. Kavramsa bütünlük, somutsa hisse teşne olan... Bir büyük dünya kavramını kuran felsefenin, ‘tören zamanlarında üst üste giyilen, tören bitince üstten çıkarılan’ bir şey olmadığını bilenlerdeniz.”
Ateşoğlu; derginin tam da Hegel’in belirlemesini açığa vuran amacını şu çarpıcı anlatımla dile getiriyor: “Hakikat olma arzusundan hiçbir zaman geri düşmeyen felsefe”nin, “kavram ile gerçeklik arasında kat edilmesi güç olan süreç”te, “ökseye yakalanmış bir kuş olmaktan çıkması gerekir.”

MARX'IN KAZILARI VE ZAMANIN ÇİVİSİ

Kurtul Gülenç ve Güçlü Ateşoğlu, Öteki Yayınevi’nin ürünü olarak derginin yeniden çıkışının manifestosunda şu saptamalarla işe koyuluyor: “Düşünce tarihini hep bir ‘süreklilikler ve kopuşlar olarak düşündüğümüzde, Marx’ın öğretisinin kendisinden çıktığı düşünce geleneğinin hemen her alanda hem izlerini taşıdığını hem de ondan koptuğunu söylemek mümkün. Felsefesinde gerçek bir tarihselliğin olduğunu söylemenin yeri burası olsa gerek. Ona kadar filozoflar, ideal sonsuz bir tarih içinde düşüncelerinin ana hatlarını örerken, Marx bu ideal - sonsuz tarihin ilahi olanla ilişkisini kesmiştir.”
Bu arada, bir mesele çok önemli: “Marx’ın doğru alımlanması, onu salt bir ideoloji ortaya koyuyor olarak görme kolaycılığının ötesine düşer. Ondaki Spinoza’nın, Vico’nun, Fichte’nin, Alman romantizminin ve Hegel’in bir kazı çalışması sonrasında bulunması, zamanın çivisini yeniden yerine oturtmaya eştir.”
Marx’la gelen milat
Çıkış bildirisinde varlık ve emek ilişkisinin felsefi anlamı derin bir kavrayışla vurgulanıyor: “Varlığın birliği, bütünlüğü ya da hakikati neden önemlidir? Varlık alanının tamamının bilinemeyeceği yönündeki kuşkucu, agnostik eğilimlere karşı düşüncenin, felsefenin, bilimin yerini göstermek için önemlidir. ... Gizemli ya da mistik gibi görünen her şeyin ancak ve sadece insan eliyle ve insan sayesinde oluşturulduğunu söylemek için önemlidir. ... Marx’tan sonra bilim, sanat, tarih, hukuk, etik, dilbilim, edebiyat ve pek çok alan kendine onunla milat bulduysa, bu alanlar arasındaki karşılıklı ilişkiyi ortaya koyacak olan da felsefedir.

MARX'IN MUTLULUK TASAVVURU

Arif Çağlar, “Marx’ın Umduğu Devrim”de, tarihi, “insanın özü” ve “özne oluşu” üzerinden anlama yönünde etkili bir girişim örnekliyor.
Sercan Şalcı, “Marx ve Emeğin Zamansallığı” yazısında, “bir gerçeklik olarak canı emek ve zamanı” çevresinde ilginç ara başlıklarla, “Arzunun ve emeğin bölündüğü ekseni” tartışırken, günümüzün “çalışmasız yaşam” kavramına ilişkin düşünsel girişimler için ipuçları olabilecek saptamalar getiriyor.
Saffet Murat Tura, “postmodern eleştirinin ciddiyet düzeyini” ele alarak, “kapitalizmi yeterince rasyonel olmadığı için” eleştiren “Karl Marx’ın kapitalizm eleştirisi (bilimsel sosyalizm) aşılamamıştır” sonucuna geliyor.
Ersin Vedat Elgür; “rüyaların gerçekleşmesi” ile felsefenin gerçekleşmesi arasındaki örtüşme alanları üzerinde Spinoza, Kant, Hegel’in felsefi zincirini irdeliyor.
Okunmazsa her biri Marksizm üstüne çağdaş düşünce ve yaklaşımları anlama ve ona katılma çabanızda büyüklük eksikliğe düşeceğiniz kaygısı duyumsatan öteki yazılarsa şöyle: Kağan Kahveci, “Marx’ın Transendental Şiiri”; Eyüp Ali Kılıçaslan,”Feuerbach Üzerine Tezler”; Sezer Karagöz, “Marksizm’de İnsan Doğası Kavrayışı”; Siyaveş Azeri, “Erekler Krallığı”; Iraz Yaşar, “Marksizm’de Ahlak Sorunu”; Sevinç Türkmen, “Marx’ın Eko-Ontolojisi ve Özgürlük Sorunu”; Çağatay Özyürek, “Ahlaksız Devrimin Sınırlarında Bir Filozof”; Nefise Barak, “Marx ve Eleştiri”; Önder Kulak, “Marx’ta Mülkiyet Kavramının Çözümlenmesi”; Ferda Yıldırım, “Marx’ın Post-Kapitalist Toplum Tasavvurunda Mutluluk”...

FELSEFE VE HAKEMLİK SÜRECİ

Derginin sonunda, dergiye katkıda bulunmaları yönünde tüm felsefecilere “Yazılar için çağrı” gönderiliyor; “Gönderilen yazılar, hakemlik süreci işletilerek değerlendirilecektir” deniyor. “Yazarlara” başlıklı açıklamada (s. 305), “yazı kuralları, kaynak gösterme biçimi, dipnotlar” konusunda derginin aradığı teknik özellikler, yöntem birliği ilkeleri yer alıyor.
“Öteki Baykuş”, dijital teknolojiyle tasarımlanan Yapay Zekâ’lar karşısında yaratıcı felsefi düşüncenin yenilgiye uğradığı, felsefenin tükendiği yaygarasına karşı, 1840’larda bütün felsefeyi bir atılıma kışkırtan Marx’ın 200. yaşındaki güçlü çıkışla, insanda kendine güven duygusunu tazeliyor.