19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

'Öyle' değil 'böyle!'

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

Ekonomide de, siyasette de birçok gelişme ve konuyla ilgili olarak, doğru-gerçekçi bilgiye ve bilime dayalı olmayan, çarpıtılmış-hamasi laflar ediliyor ve açıklamalar yapılıyor.

Halkın doğru ve güvenilir bilgiye erişmesi ve değerlendirme yapması da, yandaş ve/veya çıkarcı medya tarafından engelleniyor.

Bugün kısa-kısa da olsa birkaç “ekonomi-politik” çelişki ve hamaset içeren söyleme cevap niteliğinde, işin doğrusunu ve gerçekleri açıklamaya çalışacağım.

1. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek IMF Dünya Bankası toplantısı için gittiği ABD’de “… elimde sihirli değnek olsaydı önceliğim tasarrufların artışı olurdu. İkinci önceliğim ise, Endüstri 4.0’e hazırlık için eğitimi, hayat boyu öğrenme ve endüstriyel devrimin gerektirdiği yeteneklerin kazandırılması hususunda bir seferberlik imkanı olurdu…” anlamına gelen bir konuşma yapmış.

Cevap:Mehmet Şimşek, sıcak para, dış borç ve ithalat yoluyla, halkı ağır bir biçimde borçlandırarak “tüketime” teşvik eden politikaların yıllardır uygulayıcısı olan sorumlu bir Bakan olarak, bugün bile hala kredi kartı ve tüketici kredileriyle tüketimi teşvik eden uygulamaların önünü açan kararlara imza atıyor. Endüstri 4.0 devrimi ile bir yandan bilimsel “eğitimden” bahsederken, fen liselerini dahi ”imam hatip” yapan politikaları uygulayan hükümetin en kıdemli ve aktif üyelerinden birisi. M. Şimşek, doğruları söylüyor ama gerçekte ise yanlışları yapıyor maalesef.

2. “Moody’s de kim oluyor, umurumuzda değil, biz yolumuza devam ederiz” söylemi, giderek hamaset ve kredi derecelendirme kuruluşlarına “kafa tutmaya” kadar vardırılıyor.

Cevap: Hem neo-liberal kumarhane kapitalizmine gırtlağına kadar batıp, hem de o sistemin “aktörlerini” yok sayıp, reddetmek nafile bir çelişkiden öteye gitmez, gidemez.

Kaldı ki sizin Moody’s’i “takmamanız- umursamamanız” pek de bir şey ifade etmez.

Çünkü, Moody’s, S/P, Fitch ve JCR gibi dünya çapındaki kredi derecelendirme kuruluşlarının raporları ve ülke yatırım notları, ABD-AB ve diğer ülkelerdeki yatırım ve tasarruf fonlarının yöneticileri ve sahipleri tarafından son derecede ciddiye alınır ve önemsenir.

Milyarlarla dolarlık fonların yönetimleri, en az 2 kredi derecelendirme kuruluşundan ‘yatırım yapılabilir’ notu alamayan ekonomilere, para aktarmaktan kaçınır ve/veya bu ülkelere yatırımlarını azaltır ve/veya çok daha yüksek getiri talep ederler.

3. “Moody’s kararından sonra millet döviz bozdurarak, TL’ye sahip çıktı” söylemi.

Cevap: Gerçek hiç de böyle değil. Millet 2.75 – 2.80 TL’den aldığı dolarları 3.05-3.06’ye fırlayınca bozdurarak, paradan para kazanmaya ve karlarını realize etmeye koştu.

Çünkü ekonomide rasyonel beklentiler hamasetten her zaman daha önce gelir.

4. “Merkez Bankasını faizleri düşürmeye zorlayalım, ekonomi böylece büyüsün ve canlansın” söylemi.

Cevap:Faizler sebep değil, sonuçtur. İşsizlik yüzde 10-11, enflasyon yüzde 10’a doğru koşarken, faizleri -yüzde 4-5’e indirmeye çalışmanın, mantığı yoktur.

Büyük tasarruf ihtiyacı olan, dış kaynağa bağımlı bir ekonomide tüketimi teşvik ederseniz ve reel faiz de negatif olursa, dışarıdan fon ve kaynak girişlerini caydırır ve/veya daha da maliyetli hale getirirsiniz.

Onun için her zaman söylediğimiz gibi faizleri “emir komuta” ile indirmeye çalışmanın, kalıcı ve sürdürülebilir bir yönü yoktur.

Yerimiz müsait olsa yukarıdakilere benzeyen bir sürü “doğru zannedilen” ama gerçekçi ve uygulanabilir olmayan, hamasi ve içi boş söylem ve ezberlerin örneklerini arttırabiliriz.

Kıssadan hisse, “hamasetle” ekonomi gemisi yürümez!