20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Özdil Nami Oldu mu yani!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

Geçen gün “sahibinin sesi” yayınlarından bir TV kanalında, KKTC Dışişleri Bakanı Özdil Nami’nin ettiği lafları duyunca, hem şaşırdım hem de üzüldüm. Sanki bağımsız bir Türk Devletinin Dışişleri Bakanı değil de, ABD Dışişleri Bakanlığı- Kıbrıs Dairesinin bir memuru gibi konuşuyordu Özdil Nami...

ABD’nin -yine yeniden- kendisini görevli ve haklı sayarak, adada çözüm adı altında yaptığı dayatma ve tezgahın adeta gönüllü bir sözcüsü gibi konuşuyordu, 1967 doğumlu bakan.. Hâlbuki onun doğduğu yıl milli kahramanımız Rauf Denktaş; girişinin yasaklandığı Kıbrıs’a, küçük bir tekneyle çıkmış ve Rumlar tarafından esir alınmıştı. Ancak rahmetli Dr. Fazıl Küçük’le birlikte Kıbrıs’lı soydaşlarımızla omuz omuza verdikleri Kıbrıs Türk’ünün var olma mücadelesi sonucunda, 1983 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilmişti.

Türkiye’de, milli muhalefetin yükseldiği, siyasal iktidarın ise köşeye sıkıştığı, giderek çaresiz hale geldiği ve gayri milli tavizler vermeye en müsait olduğu bir döneme denk getirilen bir zamanlama ile, Güneydoğu’da böl-kurtul, Kıbrıs’ta ise ver-kurtul senarist ve heveslileri yine faaliyete geçmiş görünüyorlar.

“AB’ye gireceyik, zengin olacayık” yalanları ile referandum sürecinde Kıbrıs’ı bir Rum ve AB toprağı yapmak ve Kıbrıs Türkünü Türkiye’nin garantörlüğünden koparmak isteyenler, yani “yes be annemci” gayri milli güruh şükür ki, amaçlarına ulaşamadı. AB’ye girip el parası zengin olmak bir yana, Rumlar bugün ekonomik olarak iflas bayrağını çekmiş vaziyetteler. Memur maaşlarını bile ödeyemez hale geldiler.. Şimdi de hayali ve afaki rakamlarla Kıbrıs açıklarında doğal gaz rezervleri bulunduğunu bu rezervleri çıkarıp, depolayıp boru hatları kurarak pazarlayıp, zengin olacaklarına dair yeni söylemler geliştirmeye başladılar. Söylenen uçuk rakamlar doğru bile olsa, bunun Türkiye’nin 2-3 yıllık doğalgaz tüketimini bile karşılayacak düzeyde olmadığı anlaşılıyor.

Kıbrıs Türkünü bağımsızlığından, milli devletinden, Anavatanından, hak ve özgürlüklerinden vazgeçme pahasına “hayali” doğalgaz parası ile satın alacaklarını zannediyorlar. Diğer bir deyişle “AB’ye girip zengin olacağız” masalı fos çıkınca, şimdi de “doğalgaz havucunu” uzatıyorlar akılları sıra... Çözüm adı altında, yıllardır “içeriksiz” garip bir popüler bir söylem pompalanıyor. Benim için tek ve kalıcı çözüm, KKTC halkının özgür iradesiyle, Anavatan Türkiye’ye ilhak ve iltihak kararı almasıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti - benim de bakanlık yaptığım dönemde üzerinde çalıştığımız- Manavgat suyunu adaya boru hatlarıyla taşıma projesini yakın zamanda tamamlayacaktır. Yani Kıbrıs Anadolu’ya hayatın özü olan suyla bağlanacaktır. Gerisi laf ü güzaftır.

Kıbrıs, Türk milletinin tarihi - siyasi- ekonomik ve askeri vazgeçilemez ve devredilemez hak ve çıkarlarının olduğu Akdeniz’de hiçbir zaman batmayacak bir uçak gemisidir. Nami Özdil gibi düşünen kişiler akıllarını başlarına almalıdır. Tarihlerine milletlerine bağımsızlıklarına ve şehit kanıyla sulanmış kutsal vatan topraklarına sadık ve saygılı olmalıdırlar. Şımarık miras yedi çocuklar gibi ABD ve Rum ağzıyla “çözüm de çözüm” diye tepinip durmaktan vazgeçmelidirler. Olmuyor böyle...

Ne dersiniz Sn. Özdil Nami, oluyor mu yani....

***

Ankara’da yerel seçimlerde güçbirliği

Bugün (22.Mart. Cumartesi) Ankara’da Yerel Seçimlerde Güç Birliği konulu önemli bir toplantıya katılacağım. “Atatürk’te birleşenlerin sandıkta da birleşmelerine” yönelik olarak Milli Merkez Çayyolu Teşkilatının TEB-DORA Otelinde saat 15.00’de düzenlediği “Yerel Seçimlerde Güç Birliği” konulu panelde bir konuşma yapacağım. Benimle birlikte, İP Genel Bşk. Yrd. Sn E. Tümg. Naci Beştepe; değerli gazeteci yazar Sn. Sabahattin Önkibar ve Çankaya İP Belediye Başkan adayı S. Prof. Dr. H. Zafer Kars da birer konuşma yapacaklar.

***

Türkiye için adalet,

FB için adalet!

23. Mart Pazar günü saat 13.30’da Ankara’da Anıtkabir’e yapılacak olan “Ataya Saygı” yürüyüşüne katılacağız. Türkiye için Adalet ve Fenerbahçe için Adalet yürüyüşünün ardından Anıtkabir’e yapılacak bu büyük saygı ziyaretine, takım, forma, renk, şehir, bölge vb ayırmadan tüm vatanseverleri, tüm sporseverleri ve Atatürkçüleri bekliyoruz.