29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Asgari ücret düşerken, asgari ücretlilerin artması neyin alameti?

Serkan Senem yazdı...

Asgari ücret düşerken, asgari ücretlilerin artması neyin alameti?

Asgari Ücret ve Olağan Sonuçları Kuşkusuz asgari ücretin patronlar ve iktidar marifetiyle belirlenip açıklanması ve geniş bir emekçi kesimde tekrarlanan hayal kırıklıklarına eklenmesi yeni bir şey değil fakat bu tekrarda yenilenen bir şey var o da şu:

Asgari ücret azalırken (reel ücret esasına göre gerçek ücretler ve enflasyon bazında) asgari ücretli sayısı artıyor.

Resmi rakamlar yanıltıcı sonuçlarını bir kenara bırakarak şunu rahatlıkla söylemek Türkiye de yaşayan her emekçi için mümkün olacaktır. Türkiye’de asgari ücret karşılığında emeğini satan işçi sayısından daha çoğu asgari ücretin altında bir ücrete çalışmaktadır. Yine açıklanan resmi rakamın yarıya yakını aslında patronların vergiler ve primler üzerinden yaptıkları usulsüzlük nedeniyle asgari ücretin üzerinde bir ücrete tabidirler. Bütün bunlarla birlikte belirlenen bu "asgari ücret" geniş emekçi kitleler için nasıl bir gerçek anlam taşıyor?

Patronlar ve işçiler açısından farklı ve birbirine karşıt iki anlamı olduğuna kuşku yok, iktidar açısından ise işçi temsilcilerini atlayıp patronlarla imzalamayı yeterli gördükleri için resim oldukça basit. İktidar dün olduğu gibi bugünde emekçinin değil patronların safında. Yazımızın esas anlaşılması gereken yanında bu rakamların arkasına saklanılmaya çalışılan çıplak gerçek. İşci daha çoğunu almak, patron doğal olarak daha azını vermek için mücadele ederken her ikisine de eşit mesafede durmak iddiasında olan dahası insanca yaşanabilir bir ücret için milyonlarcasının oyunu aldığı işçiden, hak ve adaletten yana olması gereken iktidar gene aynı milyonların gözlerinin içine bakarak patronlardan yana olduğunu ilan edebiliyor.

Rakamlar yanıltıcı olduğu için üzerinde durmaya gerek yok gerçek şu ki "asgari ücret" bütün çalışan ücretli kitleleri esas alır. Bugün Türkiye de yaşayan bütün çalışanlar bu ücrete karşı belli bir duyarlılık gösterirler. İşgüvenligi ortadan kaldırılan milyonlarca emekçi gelecek hesabını biraz da bu asgari ücrete göre yaparlar dahası iş arayandan ve asgari ücretle çalışandan daha çok hali hazırda bir işi olan ve asgari ücretten çok daha fazlasını alan için de bir tür “Demokles' in Kılıcı" işlevi görür. Geniş emekçi kitleleri TV'lerden banka ve şirketlerin astronomik seviyelere ulaşan karlılık rakamlarını izlerken kendisinin gerçek ücretleri baz aldığında geçen seneye göre biraz daha yoksullaştığını çaresizlik içerisinde izlemektedir. Bir taraftan da iktidarın ülke ekonomisini ne kadar geliştirdiğini, ülkemizin nasıl hızla kalkınıp toplumumuzun refah toplumu olduğu söylevlerine sabırsızlıkla alkış tufanı koparan bir iktidar yanlısı kitle ve iktidar anlayışı görmekte.

Emekçiler bu çelişkileri kendi yaşam deneyimleri ile anlamlandırıyor ve giderek artan bir öfke birikimi yaşıyorlar; fakat bununla birlikte bu yazının sınırlarına sığmayacak etkenlerden dolayı da bir çözüm geliştiremiyorlar. Sendikal bilinç ve örgütlülük düzeyi bilinçli işçinin elini kolunu bağlıyorken sermaye ve iktidara gelecek güvencesi vermektedir.

Sonuç olarak patron işçiyi yasal yollarla açlık ve yoksulluğa mahkum ederken işçinin önünde tekbir seçenek kalmakta:

Kendi sınıf sendikalarını kurup bağımsız sınıf çıkarlarını savunabilmek için daha çok örgütlenmek ve hakları için mücadeleyi yükseltmek.

Son Dakika Haberleri