25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Avrupa PKK’yı hiç yasaklamadı

Avrupa PKK’nın sadece ismini yasakladı faaliyetlerinin ise önünü açtı. Beslenip büyümesini sağladı. Çok sayıda Batılı parti yetkilisi etkinliklerine katıldı. PKK’nın kadro birikiminin yarısı Avrupa’da yetişti

Avrupa PKK’yı hiç yasaklamadı
A+ A-

Murat İnce

PKK, 1982 yılından itibaren Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin kırsal alanında çalışmalarına başladı ve taban yaratma uğraşına girdi. Diyarbakır-Hakkari hattında, jandarmanın görece etkisinin ve denetiminin az olduğu mezralarda, köylerde kentlerin varoşlarında sürdürdüğü propaganda da görev alanların önemli bir bölümü Batı Avrupa ülkelerinden gitmişti. Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika’da değişik eğitimlerden geçirilen teröristler bu dönemde sıkça kullanıldı. PKK’nın kadro birikiminin yarısından fazlası Avrupa’da yetişti. PKK’lıların o dönemi anlatan romanları ve PKK’nın merkezi yayın organı Serxwebun’da yayınlanan “gerilla günlükleri” bu gerçeği ortaya koymaktadır.

PKK esas olarak yurtdışındaki gücünü muhafaza ediyor. 1980 sonrası mülteci akınının parsasını PKK toplamıştı. Avrupa’ya değişik yollardan akın eden Kürt kökenli vatandaşlarımız, iltica hakkını elde etmek için isteyerek ya da istemeyerek PKK’lı olduklarını beyan ederek iltica hakkı kazanmıştı.

PKK, gelen ilticacıların çocuklarını “Kürdistan için askere alıyoruz” propagandasıyla ailelerinden kopararak Beka vadisindeki kamplara götürmüş ve onları silahlandırarak Türkiye’ye göndermiştir.

Tüm bunları şu gerçeğin altını çizmek için aktarıyoruz: Avrupa PKK’yı yasaklamadı, ev sahipliği yaparak büyüyüp serpilmesine destek oldu. Bu süreçte PKK’nın Avrupa’daki derneklerinin düzenlediği etkinliklere Avrupa’nın farklı partilerinin temsilcileri birçok kez katıldı ve dayanışmalarını sundu. Alman Yeşiller Partisi’nden Cem Özdemir ise PKK’nın etkinliklerinin müdavimlerindendi.

TÜRKİYE DÜŞMANLIĞINDA BİRLEŞTİLER

PKK’nın Batı Avrupa’da sıçrama yaptığı yıllar 15/16 Ağustos 1984 yılında Eruh ve Şemdinli baskınından sonrasına rastlar. Bu eylemden sonra PKK’nın dernek faaliyetleri hızlandı ve farklı Kürtçü/bölücü örgütleri de eriterek güçlendi. 1981 yılında 5 örgütün Avrupa’da oluşturdukları “Faşizme Karşı Birleşik Direniş Cephesi” içinde PKK’da yer alıyordu. PKK düşman bellediği “Türk solu” ile ilk defa yan yana geliyordu. PKK’ya elini verip bir daha kurtaramayan solun büyük bölümü böylece bölücülüğün kuyruğu haline getirilmişti. PKK ile sahte solcu grupları Avrupa merkezlerinde Türkiye düşmanlığı bir araya getirmişti.

Antiemperyalizm, halkın birliği, ilericilik gibi solu sol yapan değerlerin yerini bölücülük, Türk toplumunun ayrışması, emperyalizme yamanma, onu görmezden gelme, devrimciliği AB normlarına ayarlama almıştı. Ayarı bozulan sol evrimleşerek sahte sol olmuştu. PKK’nın en büyük zararlarından biri de solu tanınmaz hale sokmasıydı. PKK büyüdükçe sahte sol küçülüyor, güçsüzleşiyor ve gereksiz hale geliyordu.

HİÇBİR ENGELLE KARŞILAŞMADILAR

Avrupa’da hiçbir zaman PKK yasaklanmadı. Yasaklanan PKK’nın ismiydi. PKK’nın Batı Avrupa çapında sürdürdüğü faaliyetlerine yönelik dişe dokunur bir engelleme olmaması dikkatlerden kaçmıyordu.

Almanya başta olmak üzere diğer devletler PKK ile görüşüyordu. Bu görüşmeler 1991 yılından sonra artarak sürdü. İşin içine istihbarat örgütleri ta başından beri girmişti. Bunlar sır değildi ve “herkes” biliyordu.

AB’nin PKK’yı sözde terör örgütleri listesine almasında samimiyet aramak safdillik olur! Bu türden kararların fiiliyatta hiçbir anlamı yoktur. Siz yasakladığınız bir örgütün dernek adı altında rahatça hareket etmesine nasıl izin verirsiniz? Düzenleyicilerin şu ya da bu tertip komitesi olması işin özünü değiştirmiyor. Tertip komiteleri adı altında yapılan eylemlerde PKK her türlü çağrıyı hiçbir engelle karşılaşmadan yapıyordu ve yapmaya devam ediyor.

YEKPARE DEĞİL BÖLÜNECEK

PKK’yı yekpare görmek ve sadece Amerikancı PKK ile sınırlandırmak doğru değildir. PKK’lar var! Avrupalı devletlerin çıkarlarına zarar vermeden ve onların çıkarlarını gözeterek eylem çizgisini belirleyen PKK! Alman PKK’sı, Fransa PKK’sı gibi. Çünkü o devletlerin izni olmadan yaprağın dahi kımıldamadığını tecrübelerimizden biliyoruz.

Avrupa’da “yasaklar listesi” içinde yer alan PKK bu yasak sayesinde pek çok engelden de kurtuluyor. Bu yasak Türkiye’nin, AB üzerinde baskı kurmasını hafifleten, engelleyen bir fonksiyona sahip! Bölücülerin serbestçe dolaşmalarında, PKK önderlerinin rahatça Avrupa’ya “seyahat” etmelerinde “yasak” olumlu rol oynuyor. PKK yasaklardan şikayetçi değil! Ara sıra yasak kalksın propagandaları ise görüntüyü kurtarmaya yönelik salvolardır.

Türkiye coğrafyasında hayat alanı daraldıkça bu örgütün krizi de derinleşecek ve iç çatışmalara varan durumlar yaşanacaktır. PKK’nın bölünmesini engelleyebilecek bir kuvvet yoktur ve bu örgüt er ya da geç bölünecektir. Bu bölünmeyi hızlandıracak esas etken başta TSK olmak üzere güvenlik kuvvetlerinin ısrarlı tavırlarıdır. Esas caydırıcı ve bölücülüğü engelleyici güç ise tartışmasız silahlardır.

ABD’nin kara gücü PKK’nın Suriye’nin kuzeyinde frenlenmesi çok önemlidir. PYD’nin kıskaca alınması ve geri püskürtülmesi bölünmeyi hızlandırır ve PYD ile PKK arasındaki ilişkilerde bozulma başlar. PYD’nin de yenilgiyi tatması hem PKK ve hem de ABD’nin yenilgiyi kardeşçe paylaşmaları demektir!

PKK’nın bölünmesi ortamının olgunlaştırılması için, yurtiçinin yanı sıra yurtdışında da etkin eylemliliklere ve bilgilendirmelere girişilmelidir.

24 TEMMUZ’UN GÜCÜ

24 Temmuz 2015’te başlayan ve devam etmekte olan kararlı mücadele süreci ve operasyonlarla PKK ilk defa anlamlı bir yenilgiyi tattı. Hendeklere gömüldükçe, legal ayakları kırıldıkça çıkmazı da derinleşmektedir ve bu durum onların eylem çizgilerine de yansımaktadır. PKK kontra bir örgüttür ve son derece pragmatisttir.

PKK’nın nefes almasını olabildiğince kısıtlamak son derece önemlidir. Legal alanı kullanmasına müsamaha gösterilmemelidir.

Türkiye’nin bir numaralı meselesi Amerikancı PKK bölücülüğüdür. PKK’nın Avrupa’daki faaliyetlerinin engellenmesi veya en azından kısıtlanması bile bu örgütün çıkmazının derinleşmesine neden olacaktır. Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızın Türkiye açısından büyük avantajlar sağladığını şimdi daha iyi görebiliyoruz. Bu büyük potansiyelin Türkiye tarafından değerlendirilmesi gerekiyor. Oradaki “kurumlar” Türk dernekleri ve farklı kuruluşları bir araya getirerek PKK’nın engellenmesine yönelik çalışmalar içine girebilirler. Kurumlar bilgilerini Türk dernekleri ile paylaşmalıdır.

PKK’nın Avrupa’daki kuruluşlarının çatı örgütü NAV-DEM’in Türkiye karşıtı faaliyetlerinin önlenmesi ve başta Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu olmak üzere farklı Türkiyeli dernekleri etkilemelerinin önüne geçilmelidir. Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımıza PKK’nın yenilgisini düzenli olarak anlatmak gerekiyor. Çok yönlü aydınlanma faaliyetine girişilmesinin tam zamanı. Çünkü Türkiye’de yaşananlar oralara rötarlı ve eksik yansıyor.

Son Dakika Haberleri