28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Arap NATO’su Türkiye için de tehdit

Trump’un çantasından İsrail’in desteği ile kurulacak olan ‘Arap NATO’su Planı’ çıktı. Planın amacı İran’ı kuşatmak ve bölgedeki etkinliğini zayıflatmaktır

Arap NATO’su Türkiye için de tehdit

Cemil CAN

Donald Trump başkanlığa seçildikten sonra, ABD’yi teslim alıp yönetebileceğini sanıyordu.

Beklediği gibi olmadı, derin devlet birkaç aylık hazırlık aşamasından sonra Trump’ı teslim aldı.

Seçimler sırasında revaçta olan popülist söylemlerini arşivledi, süratle küresel sermayenin gündemine geçtiler.

İlk iş olarak, mevcut Genelkurmay Başkanı Org. Joseph Dunford’la yola devam edileceğini açıkladılar. Demek ki Dunford’un önceden belirlenmiş görevleri yerine getirmesi için, bir dönem daha ordunun başında kalması uygun görülmüş. “USA Arm”nin görevlerinden biri, Suudi Arabistan-Katar öncülüğünde kurdurulan, ABD, İngiltere, İsrail ve Türkiye’nin de desteklediği “Sünni-İslam Ordusu”na komuta etmektir. Bu ordunun meşruiyetini sağlayacak olan kurumun adı Atlantik ötesinden “Arap NATO’su” olarak konmuştur! Mevcut NATO’ya bakarak, “Arap NATO’su”nun ne işle meşgul olacağını anlamak mümkündür.

İRAN’I KUŞATMA PLANI

ABD’nin yeni Başkanı Trump, bu kapsamdaki ilk ziyaretini Suudi Arabistan’a yaptı. Bayan Trump, uçaktan başı açık indi! Kral hazretleri, büyük patron gelene kadar tavizsiz uyguladığı şeriat kurallarını yumuşattı haliyle! Bir zamanlar fotoğraf asmanın yasak olduğu Riyad sokaklarını, ABD bayrakları ve Trump’un posterleri ile süslediler. Yakışır tabii. Trump’un çantasından İsrail’in desteği ile kurulacak olan “Arap NATO’su Planı” çıktı. Planın amacının İran’ı kuşatmak ve bölgedeki etkinliğini zayıflatmak olduğu çok bellidir. İşe gerginlik çıkartılarak başlanacak. Düşman ise bellidir: Şii İran ve bölgedeki Şiiler.

Türkiye’nin çıkarları, aralarında İran’ın da bulunduğu bölge ülkeleri ile aynıdır. Dolayısıyla İran’a karşı kurulan bu paktta yer almak, ayağımıza kurşun sıkmak olacak. Yöneticilerimiz ise Sünni ve “mezhep siyaseti” yapmaya pek hevesliler. Mursi taraftarlarının benimsediği “rabia işareti”ni (1) kullanmaktan vazgeçmemek için içeriğini bile “tek vatan, tek devlet, tek bayrak, tek millet” olarak değiştirdiler. Erdoğan’ın yakın geçmişte “İran’ın Pers yayılmacılığı” vurgusunu, (2) bugünlere hazırlık gibi değerlendirmek yanlış değil! ABD’nin Suriye’de müttefik olarak PKK / PYD’yi seçmesi, “Arap NATO’su”nda Türkiye’nin yeri olacak mı sorusunu önemli hale getiriryor! “Arap NATO”su Türkiye için de bir tehdit gibi.

ANGAJMAN KURALLARI’ GAFI

Erdoğan’ın danışmanları Atlantik ötesinde çam devirdiler! Erdoğan için hazırladıkları konuşma metnine “angajman” sözcüğünü saatli bomba gibi yerleştirdiler. Washington Büyükelçiliği’nde gazetecilere yapılan açıklamanın temel cümlesi: “YPG’den Türkiye’ye saldırı olursa hiç kimseye sormadan angajman kurallarını uygularız” (3)

Erdoğan’ın bu sözlerin anlamını bilerek tekrarladığını sanmıyorum. Zira “angajman kuralları” Askeri unsurların kuvvet kullanımı sırasında “karşıt/düşman kuvvetler” ile karşılaşınca uyması gereken direktifler olarak bilinir. Terör örgütlerine karşı güç kullanılırken, angajman kuralları göz önünde tutulmaz. İşin can alıcı noktası burasıdır.

YPG KARŞIT DÜŞMAN’ OLUR

“Angajman kuralları kavramının tanımı, ilk defa 1958 yılında Askeri ve Ortak Terimler Sözlüğü’nde yer almıştır. Sözlük angajman kurallarını ‘Yetkin askeri makamlar tarafından yayımlanan ve Birleşik Devletler silahlı kuvvetlerinin (deniz, kara ve hava) karşılaşılan karşıt/düşman kuvvetler ile ne şekilde çatışmaya gireceğinin ve çatışmayı sürdüreceğinin şartları ile sınırlamalarını belirleyen direktifler’ şeklinde tanımlamaktadır.”(4)

Bu açıklama ile YPG’yi terör örgütü değil, “karşıt/düşman kuvvet” mevkisine getirmiş bulunmaktadır. Bu duruma, YPG’yi “örtülü tanıma” da diyebiliriz. Anımsatıyorum: ABD’nin sözünden çıkmayan Y-CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da 2014 yılında, PYD’nin silahlı gücü YPG’yi “terör örgütü olarak değil, vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum” olarak gördüğünü açıklamıştı. (5)

KASITLI YANLIŞ TERCÜME

Erdoğan, bu görüşe katılmasa da elçiliğimizde yaptığı açıklama ile fiilen ABD’nin istediği ve Dersimli Kemal’in savunduğu çizgide gösterilmiştir.

Farklı anlama gelecek kasıtlı yanlış tercümeden sonra, bu şekilde ABD gezisinin ikinci skandalı elçiliğimizde yaşanmıştır. Bu beyan, Cumhurbaşkanı’nın “Terörle mücadeleye ülkemize yöneltilmiş tüm silahlar susturulana kadar, son terörist ortadan kaldırılıncaya kadar devam edeceğiz” şeklindeki önceki sözleri (6) karşısında, PKK/PYD ile mücadeleye “ara verme” veya mücadeleyi “angajman kurallarına” bağlama anlamına gelmiyor mu?

“Hendek savaşları” sırasında PKK’ya “orantılı güç kullanılması” için çabalayan Y-CHP’nin savunduğu çizginin az ötesi, işte bu “angajman kuralları”dır. Aksini düşünen Monşerler varsa, açıklasınlar da doğrusunu öğrenelim.

ABD MÜSLÜMAN ÜLKE Mİ?

Trump, Suudi Arabistan ve İsrail’den sonra Filistin, Brüksel, Vatikan ve Sicilya’da temaslarda bulunacak. Yol haritası, yakın gelecekte kimlerle iş tutacağını gösteriyor.

Emperyalistlerin Ortadoğu halklarına vaadi ateş, barut kokusu, kan ve gözyaşıdır. Bunu toplanan zirvelerin adlarından da görmek mümkün oluyor:

ABD-Suudi Arabistan Zirvesi, ABD-Körfez Ülkeleri Zirvesi, ABD-İslam Ülkeleri Zirvesi...

Biri söylesin bana, ABD bir İslâm ülkesi midir, yoksa İslam ülkeleri Müslüman değil mi? İslam ülkelerinin toplantılarında Allah’ın kitabı Kur’an rehberlik etmeye yeterli olmuyor mu?

KAFA KİRADA OLUNCA

Uranyumu zenginleştiren İran’a konan ambargonun istenilen sonucu vermediği görülüyor. Anlaşılan Trump, Sünni Arap ülkeleri İsrail’in emrine vererek, İran’a “demokrasi” getirmeyi kafasına koymuş. “Demokrasi”yi Suudi Arabistan-Katar öncülüğündeki “Sünni-İslam Ordusu” getirecekmiş. “Asker millettir” bu Araplar vesselam! Yeni ordunun, dünya halklarına gösterilecek bir üst örgütü de var elbette: Adı: “Arap NATO’sudur!” “Allah’u ekber” diyerek İsrail’in vereceği emirle tetiğe basacak olan kahraman erler, bir süre daha, aynı şekilde tekbir getirecek olan kahramanları vuracaklar. İki taraf da şehit olacak! Kafa kirada, el tetikte durunca, bu dünyada sonuç kolay kolay değişmiyor. Asker emirleri yerine getirir, tartışmaz. Pek tabii ki, emirler uluslararası meşruiyeti olan bir örgütten gelecektir! Şehitlerin cenaze namazları, geleneğe uygun olarak yine “er kişi niyetine” kılınacak. Yaralılar gazidir, ömür boyu maaşa bağlanacaklar! Toplu taşıma araçlarında her zaman yerleri hazırdır.

Son Dakika Haberleri