24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Başkanlık sisteminin Türk ordusuna etkileri

18 yaşında ilkokul mezunu, askerlik dahi yapmamış bir kişi başkomutanlık yetkilerini kullanabilecektir. 20 yaşına giren bir genç askerlik mükellefiyetine girmektedir. Bu kişi milletvekili seçildiği takdirde askerliği tecil mi edilecektir?

Başkanlık sisteminin Türk ordusuna etkileri
A+ A-

Dr. Cihangir Dumanlı / E. Tuğgeneral
cdumanli@hotmail.com

Yapay şekilde ülke gündemine getirilen anayasa değişiklik teklifi, pek çok bakımdan Türk Silahlı Kuvvetlerini (TSK), dolayısı ile milli güvenliğimizi doğrudan ilgilendirmektedir. Bu yazıda değişiklik tekliflerini TSK’ya etkileri incelenecektir.

BAŞKOMUTANLIK

Gündemdeki anayasa değişiklik teklifinde başkomutanlık ve genelkurmay başkanlığını düzenleyen anayasanın 117. Maddesinde önemli bir değişiklik öngörülmemektedir. Buna göre başkomutanlık TBMM’nin manevi varlığında kalmaya ve Cumhurbaşkanı başkomutanlığı temsil etmeye devam edecektir. Aynı teklifte yürütmenin başı olan cumhurbaşkanı, yasama denetiminden muaf tutulmakta yani siyasi sorumluluğu bulunmamaktadır. Oysa başkomutanlık sorumluluk gerektiren bir görevdir. Mustafa Kemal Paşa bile 5 Ağustos 1921’de başkomutanlık görevini üstlenirken, üç ay süre ile sınırlı olmasını kendisi istemiş, başka bir ifade ile, her üç ayda bir TBMM’ne hesap vermeyi Meclise saygısının gereği görmüştür. Mevcut Anayasanın 117. Maddesine göre Genelkurmay Başkanı görev ve yetkilerinden dolayı başbakana, (eğişiklikle cumhurbaşkanına) karşı sorumludur. Sorumsuz bir cumhurbaşkanının kendisine karşı sorumlu olan Genelkurmay Başkanına verdiği emirden dolayı devlet bir zarar görürse bunun hesabını kim verecektir?

ATAMALAR

Değişiklik tekliflerinde Anayasanın 104. Maddesine cumhurbaşkanına “üst düzey kamu görevlilerini atamak ve görevlerine son vermek” görevi eklenmektedir.

Üst düzey kamu görevlileri kimlerdir? Genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanları bu kapsamda mıdır? Bir siyasi partinin başkanına üst düzey komutanları atamak ve görevine son vermek yetkisi verilirse bu durum siyasetin orduya (dolayısı ile ordunun siyasete) girmesi sonucunu verir ki son derece sakıncalıdır.

MİLLİ GÜVENLİK POLİTİKALARI

Yine 104. Maddede yapılması teklif edilen değişikliğe göre, cumhurbaşkanına “milli güvenlik politikalarını belirlemek ve gerekli önlemleri almak” görevi verilmektedir. Mevcut Anayasanın 118. Maddesine göre “devletin milli güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulaması ile ilgili tavsiye kararlarını bakanlar kuruluna bildirmek” Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) görevidir. Değişikliğe göre MGK tavsiye kararlarını bakanlar kuruluna değil, cumhurbaşkanına sunacaktır. Bu suretle milli güvenlik gibi hayati bir konuda karar verme sürecinde TBMM’ne karşı sorumlu olan bakanlar kurulu devre dışı kalmakta karar verici siyaseten sorumsuz tek kişi olmaktadır.

Cumhurbaşkanının eğitimi, bilgi ve deneyim birikimi milli güvenlik konularında tek başına karar vermeye yeterli olmayabilir. Bu durum milli güvenliğimizi tehlikeye sokar. Cumhurbaşkanı olmadığı zaman yardımcısı (aynı yetkilerle) vekalet edecektir. Seçilmemiş (cumhurbaşkanınca atanmış) ve siyasi sorumluluğu olmayan bir kişiye başkomutanlığı temsil etmek dahil milli güvenlikle ilgili önemli kararlar alma yetkisinin verilmesi uygulamada sakıncalar doğurur. Yardımcıda aranan koşullar milletvekili seçilme yeterliliğidir. Bu durumda 18 yaşında, ilkokul mezunu, askerlik dahi yapmamış bir kişi başkomutanlık yetkilerini kullanabilecektir.

Teklife göre MGK’ndan, başbakan ve yardımcıları ile Jandarma Genel Komutanı çıkartılmakta, yerine cumhurbaşkanı yardımcıları alınmaktadır. Bu durumda kurulun asker üyeleri 4 kişi (Genelkurmay Başkanı, kara, deniz ve hava kuvvetleri komutanları) olacak; sivil üyeleri ise en az 5 kişi (cumhurbaşkanı, adalet, iç işleri, dış işleri ve milli savunma bakanları ile cumhurbaşkanı yardımcıları) olacaktır. Cumhurbaşkanı yardımcılarının sayısı sınırlandırılmamaktadır. Bu sayıya bağlı olarak kurul, cumhurbaşkanına zaten her zaman tavsiyelerde bulunmak imkânına sahip olan sivil şahıslar ağırlıklı olacak, bu durumda Milli Güvenlik Kurulu eski etkinliğini ve önemini yitirmiş olacak, askerlerin uzmanlık ve tecrübelerinden yararlanamayacaktır.

MİLLETVEKİLİ SEÇİLME YAŞI

Teklifle milletvekili seçilme yaşı 25’ten 18’e indirilmekte, seçilmek için “askerlikle ilişiği olmamak” şartı getirilmektedir. 20 yaşına giren bir genç askerlik mükellefiyetine girmektedir. Bu kişi milletvekili seçildiği takdirde askerliği tecil mi edilecektir? Bir kişi birden fazla kez milletvekili seçilebildiğine göre milletvekilliği devam eden kişinin hiç askerlik yapmama olasılığı doğacaktır. Bu hususların askerlik kanununda düzenlenmesi gerekir.

Öğretim hayatını 15 yıllık “dindar ve kindar nesiller yetiştirme” ilkesine bağlı bir sistemde (üniversiteye kadar) geçirmiş, askerlik yapmamış, iş deneyimi olmayan ve üniversite öğrenimi görmemiş bir genç, milletvekilliğinde ne derece etkili olabilecek, parti başkanının denetiminden ne derece bağımsız hareket edebilecektir?

SIKIYÖNETİM

Teklifte sıkıyönetim kaldırılmaktadır. Anayasanın 119. Maddesinde belirtilen koşullar oluşunca cumhurbaşkanı (MGK’nun görüşünü almaksızın) olağanüstü hal (OHAL) ilan edebilecek ve OHAL kararnameleri ile yönetecektir. Sıkıyönetimin varlık nedeni, sivil kolluk kuvvetlerinin yetersiz kaldığı durumlarda silahlı kuvvetleri devreye sokmaktır. Teklife göre sıkıyönetimi gerektiren koşullarda dahi silahlı kuvvetler kullanılamayacak, sivil kolluk kuvvetleri cumhurbaşkanının OHAL kararnamelerine göre güvenliği sağlayacaklardır. Cumhurbaşkanı zaten normal hallerde, sivil kolluk kuvvetlerini kullanarak kararnamelerle ülkeyi yönetme imkânına sahiptir. Bu durumda normal halle OHAL arasında fark kalmayacak, devletin en önemli ve güçlü güvenlik kuvveti (TSK) atıl kalacaktır.

Seferberlik ve savaş hallerinde veya savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi durumunda mevcut anayasaya göre sıkıyönetim ilan edilebilmektedir (md. 122). Bu durumda -örneğin bir ordu komutanı aynı zamanda sıkıyönetim komutanı olacağından- ordu geri bölgesinin emniyeti için sıkıyönetim komutanı olarak doğrudan tedbir alma yetkisine sahiptir. Teklifle bu imkân ortadan kaldırılmaktadır. Bu durumda, ordu komutanı ordusunun geri bölge emniyeti için muhtemelen sivil bir OHAL valisinin alacağı tedbirlerle yetinmek durumunda kalabilecektir. Bu durum harekâtın devamlılığını ve güvenliğini tehlikeye sokar. OHAL ilan edilirken, MGK’nın görüşünün alınmaması da bu kurulu işlevsiz hale getirme planının bir parçasıdır.

ASKERİ YARGI

Anayasa değişiklik teklifine göre disiplin mahkemeleri hariç askeri mahkemeler kaldırılmaktadır. Bu durum (TSK sağlık sisteminin kaldırılması gibi) askeri adalet sistemi, teşkilatı, geleneği ve deneyim birikimini ortadan kaldıracaktır. Barış döneminde işlenecek askeri suçlara ihtisas sahibi olmayan, kıtaların durumunu bilmeyen savcılar ve adliye mahkemeleri bakacak, bu durum adliye mahkemelerinin zaten fazla olan yükünü artıracağı gibi, askeri suçların yargılanmasını geciktirecek ve orduda disiplini zayıflatacaktır. Davaların temyiz aşaması dikkate alınarak Yargıtay’da askeri davalara bakacak ihtisas sahibi hakimlerden oluşacak özel bir daire kurulması da gerekecektir.

Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM), kıta tecrübesi olan hâkim sınıfından olmayan subay üye bulunmaktadır. Yeni durumda kıtanın durumunu bilmeyen tamamen sivil yargıçlardan oluşan idare mahkemeleri askeri idari davaları göreceklerdir.

BÜTÇE

Teklife göre bütçe kanun teklifini cumhurbaşkanı TBMM’ne sunacaktır. Buna milli savunma bütçesi de dahildir. Oysa halen geçerli usullere göre milli savunma bütçesi Genelkurmay Başkanlığınca, MSB ile koordineli olarak, sistemli, oturmuş, uzun vadeli modernizasyon planlarına dayalı çalışmalar sonucunda hazırlanmaktadır. Yeni durumda cumhurbaşkanlığı karargâhı askeri ihtiyaçlara dayalı bütçe planlamasını yapmakta mevcut sistem kadar etkili ve verimli olmayacaktır.

Son Dakika Haberleri