29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Savunma sanayi milli olmalı

Atatürk zamanında Türkiye kendi milli savaş uçağını üretip hatta yabancı ülkelere dahi satıyordu. Ancak NATO’ya girişimizle birlikte 1950’li yıllardan itibaren birçok askeri silah araç ve gereçleri ABD başta olmak üzere NATO ülkelerinden almaya başladık. Bunun neticesinde yerli harp sanayimiz kayboldu

Savunma sanayi milli olmalı

MİLLİ HÜKÜMET PROGRAMINI DERİNLEŞTİRİYORUZ - 13

Hasan Ataman Yıldırım - Bilgisayar Yüksek Mühendisi

Osmanlı İmparatorluğu teknoloji çağını kaçırdığı için demir çelik ve buhar makineli savaş gemilerini Avrupa ülkelerine siparişle yaptırıyordu. Fakir halkın kampanya ile topladığı bağışlarla bedelleri de ödenerek İngiltere’ye ısmarlanan ve İngiliz tersanelerinde inşa edilen savaş gemileri 1. Dünya Harbi’nin başlamasına az bir zaman kala İngiltere tarafından el konularak Osmanlı’ya verilmedi.

Atatürk zamanında Türkiye o zamanki zor şartlar altında dahi kendi milli savaş uçağını üretip hatta yabancı ülkelere dahi satıyordu. Ancak NATO’ya girişimizle birlikte 1950’li yıllardan itibaren birçok askeri silah araç ve gereçleri ABD başta olmak üzere NATO ülkelerinden almaya başladık. Bunun neticesinde yerli harp sanayimiz kayboldu. 1964 yılında Kıbrıs buhranı sırasında ABD Başkanı Johnson’nun “ABD silahlarını Kıbrıs’ta kullanmazsınız” diye gönderdiği mektuba, Başbakan İsmet İnönü sert cevabında “Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de burada yerini alır” dedi. Türkiye bir kere daha dış ülkelere güvenliğimizi emanet edemeyeceğimizi anlamıştı.

Daha sonra yine “Millet Yapar” kampanyasıyla toplanan bağışlarla TCG BERK ve TCG PEYK savaş gemileri Türk Deniz Kuvvetleri tersanesinde inşa edildi. Diğer taraftan milli gemi dizaynı için çalışmalar başladı. Kısaca MİLGEM olarak adlandırılan ilk Milli Gemi serisinden TCG Heybeliada inşasına 22 Ocak 2007’de başlandı ve 2011’de hizmete girdi. Bu geminin daha evvel Türkiye’de yapılan gemilerden en önemli farkı; Türkiye’de ilk kez bir savaş gemisinin, savaş sistemleri de dahil olmak üzere, tüm tasarım, analiz aşamaları ve entegrasyon (bütünleşme) çalışmalarının tamamı, milli olarak başta Türk Deniz Kuvvetleri olmak üzere çok sayıda milli sanayi kuruluşu, üniversite ve bilimsel kurumun bir araya getirilerek gerçekleştirilmesidir. MİLGEM çalışmaları diğer savaş gemilerinin inşasıyla hızlı devam etti. Artık savaşlarda bilgisayar kontrollü gemi, uçak ve silahlar kullanılmaktadır. Eğer bunları kontrol eden bilgisayar yazılımın kaynak kodları elimizde yoksa bir savaşta bu silahlar çalışmaz devre dışı kalır. İşte bu çalışmalar devam ederken Ergenekon ve Balyoz tertipleriyle bu projelerde görevli olanlar hapislere atıldı.

NE KADAR MİLLİ?

Şimdi bir soru soralım: Milli diye yapılan geminin yüzde kaçı millidir? Diğer bir deyişle yüzde kaçı yerli üretimdir?

Cevap: Bu yüzdenin hiç önemi yoktur.

(...)

Netice olarak, geminin dizayn edilmesi, planlanması, parçaların tedariki ve belirlenen sıraya göre inşa edilmesi ciddi bir know how yani bilgi birikimi gerektirir. İşte bu bilgi birikimi Türk Deniz Kuvvetlerinde yılların çalışması neticesinde oluştu ve hızla emin adımlarla ilerliyoruz. Tamamen kendi dizaynımız olan milli yeni gelişmiş denizaltılar ve çok maksatlı büyük gemi inşaları da başladı. Yerli üretimlerin her zaman yurt dışından satın alınanlardan daha ucuza geldiği saptanmaktadır. Üstelik harcanan paranın büyük bir kısmı da yurt içinde kalmaktadır.

Netice: Harp gemisi inşaası askeri ve sivil tersanelerde teşvik edilerek yurt dışına da satılacaktır.

FÜZE SAVUNMA SİSTEMİ

NATO ülkeleri Türkiye’nin kendi savunma sanayini geliştirmesinden rahatsızlar çünkü Türkiye’yi pazar olarak görmektedirler. Türkiye daha evvel Çin firmasından teknoloji transferi alarak, işbirliğiyle kısa menzilli roket sistemini geliştirdi ve Türkiye’de üretimini yapmaktadır. Türkiye’nin gereksimi olan “Yüksek İrtifa Hava Savunma Sistemi” için 2012 yılında açtığı ihaleye ABD, Rusya, Çin ile Fransa-İtalya ortaklığı firmalar katıldı. En ucuz olmakla beraber diğerlerinden farklı olarak sistemin Türkiye’de üretilmesi ve bilgisayar yazılım kodları da dahil olmak üzere teknoloji transferini de kapsayan teklifi sadece Çin firması verdi. Bu durum başta ABD olmak üzere NATO ülkelerini telaşlandırdı ve sonunda ihale iptal edildi.

Sonuç: Türkiye’nin Çinli firma veya aynı şartları sağlayan bir firma ile işbirliği yaparak bu teknoloji ülkemize kazandırılacaktır.

AZ SAYIDA GİRDİ İLE ÇOK ÇEŞİTLİ ÜRÜNÜN ÜRETİLMESİ

Örneğin cam sanayi buna örnektir. Girdi ana hammaddesi olarak Türkiye’de bol bulunan kum kullanılmaktadır. Genelde düzcam, şişe, zücaciye ana başlıklarında olmak üzere fabrikalarda üretim yapılmakla beraber binlerce çeşit ürün üretilebilir. Ayrıca devamlı ARGE yaparak yeni ürün çeşitleriyle beraber teknolojiyi geliştirmemiz gerekmektedir.

KATMA DEĞER VE ARGE

Bir örnek, donanım olarak bilgisayarı inceleyelim. En gelişmiş bilgisayar lisansları ABD’li firmaların elindedir. Ancak üretim olarak baktığımızda birçoğu Uzakdoğu ülkelerinde yoğun imalat yapılmaktadır. Örneğin her bir telefon satışından elde edilen gelirin ufak bir kısmını üretici Çin’e bırakılırken aslan payını Apple kendisi alır. İşte burada gördüğümüz durum katma değer yaratmaktır.

Hedef: Arge, üretim, pazarlama, satış ve satış sonrası desteğin birlikte yüksek katma değer yaratmasıdır.

Türkiye’de uygulanan Katma Değer Vergisi aslında bizim çalışmalarımızda dikkate alacağımız önemli hususlardan biridir. Bu katma değeri ancak ARGE (Araştırma Geliştirme) yaparak arttırabiliriz.

Tüm sektörler için Arge desteği artırılacaktır.

EMEK YOĞUN SANAYİ

Ülkemizde yüksek işsizlik mevcuttur. Bu bakımdan daha düşük eğitimli işgücünün iş bulması için yoğun emek isteyen inşaat, madencilik gibi sanayi kolları da desteklenecektir. Yine emek yoğun tarım, hayvancılık, balıkçılık ile burada üretilen ürünlerinin işlendiği sanayi kolları da desteklenecektir.

Son Dakika Haberleri